O krediler yatırıma değil borca gitti

Bankaların kârı yüzde 34 arttı. 6 ayda 2016’nın tamamına denk 25 milyar lira kazandılar. Ne de olsa Hazine kefil oldu, onlar kredi dağıttı. Taş atıp kolları mı yoruldu?
Şu ana kadar 201 milyar lira kredi tahsis edildiğine göre Toplu Açılış Merasimleri’ni sıraya koysalar en sonuncusuna iki sene sonra ancak sıra gelir herhalde. 

60 milyar dolardan fazla para piyasaya girdiğine göre ekonominin sırtı yere gelmez değil mi? 

YANDAŞA HAZİNE GARANTİLİ KREDİ
 
Bu paralarla duvara toslayan ekonomi toparlanacak, daha doğrusu karaya oturmuş gemi yüzdürülecekti. Bankalar risk almadığı ve batık ihtimalinde bütün yük Hazine’ye bırakıldığı için ‘garantili tahsilat’ın ötesinde mevzunun bankalara bakan tarafı yok. 

Kredileri alanların içinde fiilen batmış şirket sayısı hiç de az değil. Şimdiden 15 milyar liranın battığını cümle âlem biliyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) ölü taklidi yapması, hatta bankaları emlakçıya dönüştürecek değişikliklerle batıkları örtbas etmeye çalışması bu hakikati değiştirmiyor. 

İSTİHDAM VE İMALATA KATKISI OLMADI

O kadar para geldiği gibi gitti. İstihdama, imalata şifa olacak bir mahiyeti olmadı. Aksi halde işsizlik yüzde 8’e inerdi. İmalat sanayi yüzde 1 değil, yedi sekiz sene evvvelki gibi çift haneli büyürdü. 

Pekâlâ o paralar ne oldu? 

Bize hacet kalmadı. Suâlin cevabını Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomi müşavirlerinden Doç. Dr. Hatice Karahan verdi. 

Karahan’ın Kredi Garanti Fonu (KGF) hakkındaki mütalaası şöyle: “Mesela kredilerin eğilim anketine baktığımızda, özellikle borç yapılandırması yönünde bir talep geldiğini görüyoruz. Bu hem anlaşılır hem de beklediğimiz bir şey. Bu da aslında şuna geliyor: Yatırım için ne kadar kullanıldı? Ben tüm göstergelere baktığımda bunun daha az yatırıma gittiği kanaatindeyim.”

BUNDAN SONRASINA TAKAT KALMADI Kİ

Saray’daki bir isim bile bu paraların yatırıma gitmediğini böyle ifade ediyor. Borç ödemesinde kullanıldığına göre bu alınan borçların ödemesi nasıl olacak. Sermaye bitmiş, stok artışı tahammül hududunu aşmış. 

Karahan, “O yüzden bundan sonraki dönemde daha seçilmiş sektörlere ve ihtiyaçlara binaen bir sistemin devamı olacaksa bu şekilde olması gerekiyor.” diyerek denizin bittiğini itiraf ediyor. 

İyi de Hazine’de takat kalmadı ki bu düzen böyle devam etsin. Böyle devam ederseniz ne olur? Yüksek faizi paşa paşa ödeyeceksiniz demektir. 

OHAL’DE BU FONLAR NİYE GELSİN!

Karahan da kaynak ihtiyacının had safhada olduğunu, ancak kaynak bulanamadığının farkında: “Bu noktadan sonra farklı bir hikâyeye giriyoruz. O yüzden, içerideki tasarrufların kısıtlı olduğunu, dışarıda da koşulların sıkılaşmaya gideceğini düşündüğümüzde, Türkiye'nin farklı bir şeyler söylemesi gerekiyor. İkna edici bir ortama kavuşması gerekiyor ki bu fonu çekebilelim.” 

Kâğıt üzerinde ağır duruyor, kulağa da hoş geliyor bu sözler… Mamafih OHAL şartlarında muhalif herkesin hapse atıldığı, şirketlere el konulduğu ve AB ile kavgalı bir Türkiye ile bu yeni hikâye ne kadar mümkün! Karahan’ın konuşmasında tabii buna cevap verilmiyor…

FATURAYI YİNE VATANDAŞ ÖDEYECEK

Hazine’nin 117 milyar yerine 140 milyar borçlanmasına sebep olan bu garantili kredilerin faturası vatandaşa ‘vergi artışı, akaryakıt başta olmak üzere iğneden ipliğe temel kalemlere yapılacak zamlar’ şeklinde dönecek… 

Karahan’ın şu sözleri de manidar: “Kredi Garanti Fonu ile ilgili tartışmalar giderek artıyor. Tabii limite de yaklaşıldı. Bankalar yorucu bir süreç geçirdi ama herkesin sonuçta mutlu olduğu bir dönem oldu. Gerek firmalar, gerekse bankacılık sektörü için olumlu oldu.” 

BANKACILAR AKP’YE MİNNETTAR

Bankalar mutlu, zira yüksek faizle kâr rekoru kırdılar. Tahsilat derdi yok. Firma ödemese de garantör Hazine. ‘Hamilî kart yakînimdir’ kartviziti ile bol kepçe krediden nasiplenebilen firmalar da mutlu. Zira krediyi ödemeseler bile hesap sorulmayacak. 

17/25 Aralık 2013’te patlak veren skandala binaen “Yolsuzlukla hırsızlık aynı şey değildir.” fetvası veren Parti Müftüsü Hayrettin Karaman’ın açtığı yolda başka ruhsatlar da verildiği için kredileri batıranlarda fıkhî endişeden eser yok. 

“Faiz haram olduğuna göre devlet bankalardan kredi alıp ödememenin mahsuru yok.” fetvasını almış insanlar için vatandaşın hakkı vs. tali mevzular artık.

Bakalım şu 201 milyar liralık faturanın ne kadarı hepimizin sofrasına gelecek!   

TARIK ZİYA
14 Ağustos 2017 12:01
DİĞER HABERLER