O saldırılarda durum tahmin edilenden daha vahim

O saldırılarda durum tahmin edilenden daha vahim
Kırşehir’de 8 Eylül’de teröre tepki yürüyüşünün ardından Gül Kitabevi’nde, ‘Madımak katliamı’nı anımsatan dehşet görüntüleri yankı uyandırdı. Ama durum daha da vahim.
5 ARKADAŞ ÖLÜMÜ BEKLEDİK

DİYARBAKIR Tatlı Salonu’nda çalışan Sezai Öztürk, 5 arkadaşıyla saldırı anında işyerindeydi: “Ön kapıdan saldırdılar. Arka kapıdan kaçmak istedik. O sıra arkadan da bir grup saldırdı. Camları kırmaya başladılar, korkup bodruma kaçtık. ‘Bizi kurtarın’ diye eşi dostu aradık. Sonra valiye ulaşmışlar, polis gelip bizi çıkardı. O sıra saldırılar devam ediyordu. İçerde öleceğimizi düşündük, yakınlarımızı arayıp helalik istedik. Polis bizi çıkarttıktan 10 dakika sonra işyeri yakıldı. Yoksa ya canlı canlı yanacaktık ya da dumandan zehirlenecektik. Bizi gelip işyerinden çıkaran polis ne hikmetse işyerinin yakılmasını önleyemiyor.”



EVLERİNE DÖNEMEDİLER

Kırşehir’de yakılan işyerlerinin bulunduğu apartmanlarda yaşayanlar da 8 Eylül gecesi ölüm korkusuyla karşılaştı. Çoğu olaydan sonra evini boşalttı. Yakılan Gül Kitabevi’nin üst katlarında oturan ve alevler binayı sarınca mahsur kalan 28 kişi son anda polis ve itfaiye tarafından tahliye edildi. Çoğu apartman sakini yaşadıkları korku yüzünden halen evlerine dönmedi.  



AKLIMA MADIMAK GELDİ
GÜL Kitabevi’nin sahibi Sait Akıllı, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Canlı canlı yakmak istediler, benimle birlikte 4 kişi daha vardı. Üst katta kaçtık, dumanlar arasından arka tarafa geçtik. 2. kattan atlayıp kurtulduk. Bilinçli olarak ellerinde molotoflarla direk yakmaya gelmişler. Aklıma Madımak geldi. Bunu canlı olarak yaşadık, korktuk. Korkumuz devletin bir şey yapmaması. Olaylar 7 saat sürüyor, önlenemiyor. Organize iş. Liste yapıp tek tek sokakları dolaşarak işyerlerini yakıyorlar. Hedef Kürt kökenlilerdi. Benim Yozgatlı olduğumu herkes bilir. Siyasi görüşüm nedeniyle işyerimi hedef seçtiler.”



POLİS SEYRETTİ
Kırşehir’de teröre tepki yürüyüşü sonrası meydana gelen ve ‘Madımak Katliamı’nı anımsatan görüntüler Türkiye’yi dehşete düşürürken Hürriyet, olayları yaşayanlardan dinledi. Göstericilerin 32 işyerine ellerindeki ‘liste’ye göre saldırdığını ve ‘polisin seyrettiğini’ iddia eden işyeri sahipleri, “Olay 7 saat sürdü, nasıl önlenemedi” diye sordu. 

8 Eylül’deki teröre tepki yürüşünün ardından Kırşehir’de meydana gelen olaylar sırasında Gül Kitabevi ile Diyarbakır Tatlıcısı gibi işyerlerine yapılan saldırının yeni görüntüleriyle birlikte, olayların boyutu da ortaya çıktı. Saat 18.00’de HDP İl Başkanlığı binasına saldırıyla başlayan olaylar, gece 01.00’de son buldu. Saldırganların, 7 saat sokak sokak gezip daha önce belirledikleri işyerlerine tek tek saldırıp yaktıkları iddia edildi. İşyerleri yakılırken içeride ölüm korkusu yaşayan insanların çaresizliği kameralara yansıdı. Saldırgan grup işyerlerini ateşe verirken, birçok yerde polislerin de olduğu görüldü. Ancak polislerin göstericilere müdahale etmek yerine ikna çabaları dikkat çekti. 


İBRET İÇİN BIRAKTIK

Olayların ardından Kırşehir’de dehşetin izleri halen taze. En büyük saldırının yapıldığı Gül Kitabevi harabeye dönmüş durumda. Sahibi Sait Akıllı, yangında kitapların yüzde 80’inden fazlasını kurtaramadıklarını belirterek, “Yeniden hizmet verebilmek için küçük bir şube açtık. Yanan yeri ise bir süre ibreti alem olsun diye böyle bırakacağız, daha sonra tadilat yapacağız” dedi. Diğer işyeri sahipleri ise güçleri yettiğince tadilat yaparak yeniden hizmet vermeye başladı. Bazı işyerleri, yanan kısımları kamufle ederek dükkanlarının bir bölümünde hizmet vermeye çalışıyor. Esnaf ateşe verilen HDP binası ile 32 işyerinin farklı cadde ve sokaklarda olduğunu söyleyip göstericilerin ellerindeki listeye göre saldırdıklarını öne sürerken bu iddia halen yanıt bekliyor. 

KARAKOLA 70 METREYİZ

Hüseyin Beydoğan, üçüncü kuşaktan esnaf. Kentte vali dahil üst düzey bürokratların çoğunun alışveriş yaptığını söylediği Çöl Pazarı adlı giyim mağazası, karakola 70 metre uzaklıkta. O geceyi anlatırken hâlâ korku içinde: “Bize saldırı olmadan önce saat 19.00 gibi bir arkadaş aradı, ‘Listede sizin de işyerinizin ismi var, saldırı olacak’ dedi. Polise haber verdim. Polis ‘Gereken yapılıyor, merak etmeyin’ dedi. Ne olur ne olmaz diyerek işyerini kapattık ve dışarı çıktık. 10 dakika sonra işyerine saldırdılar. O sırada kapıda bir grup polis de var. Sadece seyrediyor. Gereken yapıldı ve işyerimiz yakıldı. Eğer işyerini kapatmasaydık canlı canlı bizi de yakacaklardı.” 

BEKLESEK ÖLMÜŞTÜK

HDP Kırşehir İl Eş Başkanı Demet Resuloğlu da yaşadıklarını şöyle anlattı: “Grup toplandıktan sonra güvenlik şube polislerini aradım. İl başkanımıza yönelik bir saldırı olacağını belirterek, önlem alınmasını istedik ancak alınmadı. Akşamüstü tekrar aradım. Bize, ‘il başkanınızın olduğu yere yürümeyecekler, kontrolümüz altında’ dediler. Yarım saat sonra binamıza saldırdılar. O sırada Gül Kitabevi’ne geçtim. Bizim binaya saldırdıktan sonra kitabevine yöneldiler. İçerde dehşeti yaşadık. Yakmaya başladılar. Her tarafı duman ve alevler sardı. Valiyi, emniyet müdürünü aradık kimse dönmedi. İtfaiye ve 155’i aradık, ‘ekiplerimiz yolda’ dediler. Biz ikinci kattan kendimizi atarak kurtulduk. Onları bekleseydik şu anda ölmüştük. Olaylar organize. Emniyetin, valinin, polisin, hepsinin bilgisi dahilinde oldu.”

Hürriyet
23 Ekim 2015 04:51
DİĞER HABERLER