Hem ‘süper güç’ olma iddiasını taşıyacaksınız, hem de iç politikada azınlık lobilerine verdiğiniz sözün esiri olacaksınız.
Hiç sıkılmadan kelime oyunlarıyla kıvırtarak Ermeni lobisinin yalanlarına âleti hâline geleceksiniz...
Şu komediye bakınız, koskoca ABD Başkanı ‘jenosid ’ dememek için Ermenice aynı anlama gelen ‘Meds Yeghern’ diyor, kendince böylece zevahiri kurtarıyor. Üstelik bu şekilde büyük bir politik manevra yaptığını sanıyor. Zavallı Obama !...
Lâkin, Obama’nın zavallılığı, hiçbir şekilde iftiralarını ve yalanlarını hoşgörmemizi gerektirmez. Barack Obama, yaptığı açıklamada, ‘94 yıl önce, 20. yüzyılın en büyük katliamlarından biri başladı. Her yıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde 1,5 milyon Ermeni’nin katledilmesi veya ölüme yürümesini anıyoruz’ diyor.
Bu kadar alçakça atılmış bir iftirayı hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Obama’nın bu iftiraları, tarihî olayları saptırarak iç politikaya âlet etmenin çok çirkin bir örneğinden ibarettir.
***
Daha önce de yazmıştık; sözde Ermeni Soykırımı tarihi olarak gösterilen 1915 ile son Kızılderili Soykırımı’nın yapıldığı 1890 arasında sadece 25 yıl fark vardır. Yani, 94 yıl öncesine gidilebiliyorsa niçin 119 yıl öncesine de gidilmesin?...
Ermeni Soykırımı iftiraları ile Kızılderili Soykırımı arasında dağlar kadar fark vardır. Selçuklu ve Osmanlı döneminde Ermeniler 1000 yıl her türlü hakkı sahip olarak rahatça yaşamışlar; 1. Dünya Savaşı’nda ihanet edip devleti sırtından hançerleyince, dönemin elverdiği en uygun şartlarda tehcire tâbi tutulmuşlardır. Halbuki, ABD ’de Kızılderili Soykırımı açıkça bir devlet politikası olarak uygulanmış ve ABD’nin kuruluşundan itibaren Kızılderili ırkı sistemli bir şekilde yok edilmiştir.
Kızılderililer, kendilerini acımasızca katleden Amerikan çapulcularından çok daha medenî ve insancıldırlar. Kızılderililere atfen ‘kafa derisi yüzme ’ iddiası, bilâkis Amerikalılar tarafından Kızılderililere uygulanmış bir işkencedir. ABD başkanlarından Andrew Jackson , At Nalı Dirseği Savaşı sonrasında öldürülen Kızılderililerin derilerinin yüzülmesine bizzat nezaret etmiştir. Sonradan adı nükleer başlıklı füzelere verilen John J. Pershing’in, ‘En iyi Kızılderili, ölü Kızılderilidir’ lâfı ünlüdür. Bu söz, 1869’da General Sheridon tarafından da tekrarlanmış ve bir Amerikan vecizesi(!) haline gelmiştir.
Kızılderili soykırımı, Nazi Almanyası’nda Yahudilere karşı uygulanan soykırımdan çok daha korkunçtu. Bu soykırım neticesinde bir ırk tamamen ortadan kaldırılmış ve 20 milyon civarında Kızılderili , çeşitli işkencelere, tecavüzlere, hastalığa, açlığa ve sürgüne maruz bırakılarak hunharca katledilmiştir. Sadece Creekler, Seminoller ve Çeroki’lerden öldürülenlerin sayısı, 2. Dünya Savaşı’nda öldürülen Yahudiler’den fazladır.
Kızılderili Soykırımı, ABD’nin resmî devlet politikası olmuştur. ABD arşivlerini inceleyenler, bunun çok sayıda belgesine kolaylıkla ulaşabilirler. Amerikan resmî makamları Kızılderili kellesi başına 5 dolar öde miştir. Devlete ait binaların bodrumları, Kızılderili kafataslarıyla dolup taşmıştır.
İlk biyolojik silâh, Amerikalılar tarafından Kızılderililer üzerinde uygulanmıştır. Amerikalı Lord Amherst, gönderdiği bir direktifle, ‘Kızılderililer aşağılık bir ırktır. Bunları topyekûn imha etmek için bütün metotlar gibi battaniye ile mikrop bulaştırmak iyi bir denemedir’ demiştir. Böylece, sürgüne gönderilen Kızılderililere güya yardım olarak dağıtılan battaniyelere çiçek mikrobu bulaştırılarak çok sayıda Kızılderili’nin kalleşçe öldürülmesi sağlanmıştır.
19. yüzyıl boyunca devam eden bu insan avı, 1886’da son özgür Kızılderili Apaçi reisi Geronimo’nun esir düşmesi ve 1890’daki Yaralı Diz Katliamı ile tamamlanmıştır.
ABD’de, hâlen 600 bin civarında Kızılderili, son derece kötü şartlar altında yaşamaktadır.
***
Başkan Obama ve Amerikalılar şunu bilsinler ki, biz insanlığı iki asırlık nevzuhur bir milletten öğrenecek değiliz. Bizim tarihimizde, sadece asalet, şefkat ve merhamet vardır. Biz aslâ onlar gibi zâlim olmadık; zulme de metanetle karşı koyduk.
ABD, ‘süper güç’ olabilir ancak Obama’nın son açıklaması da göstermiştir ki, hiçbir zaman ‘büyük devlet’ olmamıştır.