Dünyanın kırsal bölgelerinde, gelişmekte olan bölgelerde her gün daha fazla kişi, fazla kilo ve obeziteyle mücadele ediyor.

Hazır yemek firmaları, çokuluslu şirketler, gazlı içecek üreticileri, gelişmekte olan bu ülkelerin pazarlarına giriyor. Fazla kilo ve obezite salgınına hizmet ediyorlar, çünkü normal tüketicinin hayatına daha fazla kalori, tuz, şeker ve işlenmiş gıda sokuyorlar.

Gelişmekte olan ülkelerde halkın yaşam biçimi de değişiyor. Kentleşme arttıkça ve bireyler daha fazla para kazanıp hareketsizleştikçe kilo alıyor ve ABD’de yaşandığı gibi bir süreç izliyorlar.

Psikoterapist Deena Solomon’a göre küresel çapta kilo artışının bir başka nedeni de insanlar ailelerinden uzaklaşması. Stresle başa çıkmak için bir destek mekanizmaları ya da ilişkileri olmayan bu insanlar yemeğe sarılıyor.

Moda olan diyetler hızlı kilo verdirse de, inilen kiloda kalmak daha büyük bir zorluk.

Araştırmalar, belirli bir kiloda kalmak için uzun vadede yeşillik ağırlıklı diyetlerin daha etkili olduğunu gösteriyor.

Psikoterapist Solomon, hastalarının ne yediğine değil, yeme alışkanlıklarını değiştirecek zihin çalışmalarına ağırlık veriyor. Müşterilerinden, yemeden önce tüketecekleri gıdaların hepsini yazmalarını istiyor. Böylece hastalarının farkındalıkları artıyor.

Sağlıklı bir kiloyu korumak sadece pozitif bir öz farkındalık yaratmıyor. Kalp hastalıkları, şeker hatta bazı kanser türlerinden de koruma sağlıyor.