Öcalan görüşmesi sonrasında Bahçeli'den ilk açıklama!

MHP lideri Bahçeli, DEM Parti heyetinin PKK lideri Abdullah Öcalan ile 28 Aralık'ta İmralı Cezaevi'nde görüşmesi sonrası ilk kez değerlendirmelerde bulundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yayımladığı yeni yıl mesajında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Bahçeli'nin açıklamalarında en dikkat çeken ise DEM Partili Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder'in 28 Aralık'ta PKK lideri Abdullah Öcalan ile İmralı Cezaevi'nde yaptığı görüşmeye ilişkin yorumları oldu.

İşte Bahçeli'nin konuyla ilgili açıklamaları:
Yeni yüzyılın ana çatısı kutuplaşmayı dışlayıp kucaklaşmayı esas amil kabul eden kaynaşma menşeli yeni bir siyasetle örülmelidir. Kronik ve kemikleşmiş ihtilafları üzerinde uzlaşılmış milli ilkeler temelinde ele almak artık bir mecburiyettir.

Yeterince dış düşman varken, yeterince iç huzur ve barış hazinemizi yağmalamak için kuyruğa giren zulüm ve zillet failleri ortadayken, aramızda ve içimizde muhasım odak üretmenin hiçbir sonu olmayacağı gibi sonucu da yoktur.

Bu kapsamda herkesin milli ve manevi değerler muhtevasında birleşmesi ve el ele vermesi yalnızca bugünümüzü değil aynı şekilde geleceğimizi de güvenceye kavuşturacaktır. Tarihi bir film şeridine benzer şekilde geri sarmak söz konusu değildir.

Silahlar ya gömülecek ya da silah tutanlar gömülecektir. Yurt içinde ve yurt dışında elinde silahla gezen hiçbir caniye ve terör örgütüne müsamaha yoktur. Bu çerçevede Suriye’de teessüs eden geçiş hükümetinin açıklamaları umut ve memnuniyet vericidir. Ne yurt içinde ne de yurt dışında teröre kesinlikle ödün verilmeyecektir.

Türkiye Cumhuriyeti terörle mücadelesini dirayet ve cesaretle icra etmektedir, buna da devam edecektir.

Geldiğimiz bu aşamada Kürt kardeşlerimiz oynanan kanlı oyunun içyüzünü okumuş, hıyanetin azılı figüranlarını tanımış, emperyalizmin cinayet kampanyasını görmüştür. Bu nedenle bölücü terör örgütünün Kürt kardeşlerimizin iradesine ve istikbaline ipotek koyma teşebbüsü boşa düşmüştür.

Türk ile Kürt’ün arasına girmek, fitneye koçbaşılık yapmak, bozgunculuk ve bölücülük dayatmasıyla bin yıllık kardeşliği baltalamaya çalışmak boşuna bir hevestir. Türk milleti bu ihanete boyun eğmeyecektir. Komşu coğrafyalar kaynayıp karışmışken; dahası ülkeler deprem geçirirken Türkiye’nin milli birlik ve kardeşlik hissiyatını çok güçlü şekilde sahiplenmesi hayranlık uyandıran bir hususiyettir.

İlkel, iradesiz ve inkarcı anlayışın hastalıklı bir uzvundan ibaret olan bugünkü yamalı ve yaralı muhalefet ne söylerse söylesin, bölücü terörün ülke gündeminden çekip çıkarılmasından korkup çekinen melez ve devşirme sözde milliyetçiler hangi iftiralarla avunursa avunsun, Türkiye iki asırlık ağırlığından kurtuluş için inisiyatif almıştır.

Büyük çapta Türk-Kürt kardeşliğiyle inşa ve ihya edilen Türk milleti kimliği yeni yüzyılın demokratik itibarı, haysiyet ve hürriyet timsali olmayı hak etmektedir. Manasız kuşkulara, maksatlı kurcalamalara ve mesnetsiz kuruntulara yer yoktur. Ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur.

Olan ve olması gereken milli beka ve gelecek adına muhataplarının aktif, önşartsız, hesapsız, hilesiz, güven veren ve hasbi şekilde devreye girmesidir. Oyalanacak ve israf edilecek vakit kalmamıştır. Türkiye için kader ve karar anı gelmiştir. Ya bir ve beraber kardeşçe yaşayacağız ya da dış dayatmalarla, bölgesel fay hatlarının kırılmasıyla tetiklenen şiddetli bir yıkıma maruz kalacağız.

Sabırla, sebatla, anlayışla, hoşgörüyle, milli ilke ve ülkülere sadakatle birlik ve kardeşliğimizi perçinlemenin, pekiştirmenin ve pekleştirmenin tarihi mesuliyeti omuzlarımızdadır. Türk vatanı; üzerinde yaşayan, altında yatan, henüz doğmamış bulunan herkesindir.

İmralı ile DEM Parti temsilcileri arasında 28 Aralık 2024 tarihinde gerçekleştirilen görüşme ve bu görüşmenin genel hatlarıyla medyaya yansıyan bazı bölümleri demokrasiyi, Türk-Kürt kardeşliğine bağlanan umutları nispeten takviye etmekle kalmamış hayırlı bir başlangıcın ivmesi olmuştur.

Sırayı sözden eylem safhasına geçiş almalı, nihayetinde müspet ve müşahhas sonuçların kademe kademe sahnelenmesi gecikmeksizin ifa ve ilan edilmelidir. 2025, Türk ve Türkiye Yüzyılının ikinci yılıdır.

Bu yıl içinde önümüzdeki yüz yılın barış ve huzur temeli ortak iradenin eşgüdümünde kazılacaktır.

Ne müzakere ne de mütarekeden söz açılabilecektir; terörsüz ve huzurlu Türkiye’nin müteyakkız doğruluşuyla yeni yüzyılın müjde ve mükafatını ihtiva eden mütemadi manifestosu çok yakında tekemmül edecektir.


31 Aralık 2024 14:16
DİĞER HABERLER