Dolmabahçe ve Ankara Üniversitesi'ndeki olaylar, kampüslerdeki öğrenci örgütlerini yeniden gündeme getirdi.
1980 öncesinde üniversite gençliğini sokaklara çeken benzer örgütler, darbeye zemin hazırlamıştı.
4 Aralık Cumartesi günü Başbakan Erdoğan ile rektörlerin buluşmasını protesto etmek üzere farklı illerden yola çıkan grupların birleşme noktası, İstanbul Dolmabahçe idi. Bu gruplardan kimileri İstanbul girişinde durduruldu, kimileri ise olaysız şekilde eylemlerini gerçekleştirdi. Gruplardan sadece biri olay çıkardı. Genç-Sen olarak ismini duyuran grup, sadece 50 kişiydi. Hamile eylemcilerden birinin çocuğunu düşürdüğü iddiasıyla epey gündemde kalan Genç-Sen, nasıl bir örgüt ve diğer örgütlerle bağı ne?
‘Örgütler arası ittifak merkezi' diye tanımlanan bu yeni yapılanmayı tanıtmadan önce, Türkiye'deki öğrenci hareketlerine ve uzantılarına bakmakta fayda var. 1980 öncesinde üniversite gençliğini sokaklara çeken sol ve sağdaki örgütler, ülkeyi yangın yerine çevirip darbeye zemin hazırladı. 68 gençliği nostaljisinde yaşayanlar hâlâ mevcut. Bugün de benzer örgütlenmelerle sokaklarda hâkimiyet kurmaya çalışanlar var. Birkaç yıl önce ortaya çıkartılan darbe planlarının araçları olarak kullanılmak istenen küçük bir üniversite gençliği dışında büyük kitleler bu tip provokatif olaylar için sokaklara çekilemiyor. Sol terör örgütlerinden beslenen dernek, sendika ve öğrenci inisiyatifleri, bu sebeple geniş kitlelere ulaşamıyor.
1995'te kurulan Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) adlı terör örgütü, DHKP/C ve PKK'nın aksine şehri ve üniversiteleri erken fark eden örgütler arasında yer alıyor. Türkiye'deki başlıca terör örgütlerinden biri olan MLKP'nin legal uzantıları arasında Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Sosyalist Gençlik Derneği (SGD) ve Atılım Dergisi bulunuyor. Üniversiteler ve gençlik arasında SGD ile örgütleniyorlar. Terör örgütü PKK ve uzantıları ile birlikte hareket edip teröristbaşı Abdullah Öcalan'a işkence yapıldığını iddia ediyorlar. Gençlik örgütlenmesi, PKK ile benzer sloganları dillendiriyor: “İşgalci ordu Kürdistan'dan defol! Biji Pratiya Gelan.” MLKP'nin eylemleri arasında, İstanbul Sultanbeyli Kaymakamlığı'nın ve MHP ilçe binasının, İzmir'de hâkimevinin, yabancılara satılan Oyakbank şubelerinin ve AK Parti Çiğli ilçe binasının bombalanması yer alıyor.
Gençleri kitleselleştirerek sokaklara çekmek isteyen terör örgütlerinin içinde DHKP/C öne çıkıyor. Gençlik Dernekleri Federasyonu ve Ankara Gençlik Dernekli Öğrenciler adlı yapılarla meşru zeminde örgütleniyorlar. 2005'te kurulan Gençlik Federasyonu, gençleri yanına çekebilmek için bilimsel ve demokratik eğitim hakkını, sosyalizm temelinde savunuyor.
Eski adı TKP(ML) olan ve 2003'te kurulan yasa dışı Maoist Komünist Parti (MKP) ise Yeni Demokratik Gençlik oluşumu ile gençleri etrafında toplamaya çalışıyor. Akdeniz Üniversitesi'ni karıştıran sol grubun içerisinde PKK ve MKP'lilerin ağırlığı dikkat çekiyor. Ülkücü kanatta ise kışkırtıcı Ömer Ulusoy vardı. Polis bu olayların arkasında Ergenekoncuların olduğunu tespit etti. Olayların hemen sonrasında Ömer Ulusoy'u üniversite dışına kaçırmakla suçlanan emniyet amiri, Ergenekon'un 11. dalgasında Antalya'da gözaltına alındı. Olayın başaktörlerinden PKK sempatizanı Çağrı Biber'in üzerinde ele geçirilen dokümanda “TKP, SGD, Öğrenci Kolektifleri, ÖDP, PSAKD (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği), Genç-Sen, DTP” gibi örgütlere bilgilendirme yapıldığı yazıyordu.
Birçok yöneticisi yurt dışında bulunan Devrimci Sosyalist İşçi Hareketi (DSİH), üniversitelerde Özgür Eğitim Platformu ile boy gösteriyor. Kaldır-aç pankartları ile eylemlerde yer alıyor. Emeğin Partisi (EMEP) ise Emek Gençliği adlı yapıyla gençlik örgütlenmesine gitmiş. Ergenekon zanlısı Doğu Perinçek'in İşçi Partisi ise Öncü Gençlik adlı yapılanmayla dikkat çekiyor. Türkiye Gençlik Birliği de bir başka örgütlenmesi. 1998'de illegal olarak kurulan Türkiye Komünist İşçi Partisi (TKİP), Ekim Gençliği ile öne çıkıyor. Kökü TİKKO'ya dayanan TKP/ML ise eylemlerde Partizan flamalarını kullanıyor. Çin Komünist Partisi'nin kurucusu Mao'nun yolundan giden bu örgüt, Tunceli kırsalında birçok faaliyette bulundu.
Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) eylemlere Sosyalist Demokrasi Gençliği adlı yapılanmayla katılıyor. Türkiye Komünist Partisi (TKP) ise Yurtsever Cephe adlı gençlik örgütlenmesiyle öne çıkıyor. PKK terör örgütü ise benzer bir adı kullanıyor: Yurtsever Demokratik Gençlik… PKK ile TKP'nin arasında isim yüzünden bir dönem gerilim yaşanmıştı. 1931'de Halk Fırkası'nın talimatıyla kurulan Halkevleri ise bugün sol örgütlere daha yakın bir çizgide boy gösteriyor. Eylemlerde en büyük kitleleri Halkevleri'nin gençlik örgütlenmesi olan Öğrenci Kolektifi topluyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki panelde CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum'u protesto eden, AK Parti Milletvekili ve Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'ya da yumurtalı saldırı düzenleyen bu gruptu.
Polisin tahminine göre, Türkiye'de bu tip örgütlerde boy gösteren öğrenci sayısı 10-15 bin civarında. İşçi Partisi'nin (İP) gençlik yapılanması Öncü Gençlik, Ankara'da 100 kişiyi rahatça bir araya getiriyordu. Ergenekon soruşturmasında birçok ismi şüpheli sıfatıyla cezaevine gönderilen İşçi Partisi'nin uzantıları basın açıklamalarında şu anda en fazla 25 kişiyi topluyor. Diğer sol fraksiyonlarla arasına çizgi çektiği söylenebilir.
Ankara'da TKP'li öğrenciler 300-700 kişi arasındaki grubu bir araya getiriyor. Halkevleri 200-1500 arasında öğrenciyi topluyor. SDP, EMEK, DHKP-C, MLKP'nin uzantılarının ise öğrenci sayıları 100'ü aşmıyor. Ankara'da 4 bin civarında eylemci öğrenci grubu bulunuyor. Terör örgütü PKK, üniversitelerde marjinal sol grupları yanına çekip onları yönlendirmeye çalışıyor.
YENİ BİR YAPILANMA: GENÇ-SEN
Özellikle Ergenekon soruşturmasında birçok terör örgütünün darbe yemesi, bu örgütlerin legal alandaki uzantılarına katılan kişilerin kararlarını gözden geçirmesine neden oldu. Birçok öğrenci, bu tip hareketlerin arka planının deşifre edilmesinden sonra eylemlere gitmemeye başladı. Öğrenciler darbe planlarının vazgeçilmeziydi. Sarıkız darbe planında öğrenciler kullanılacaktı ancak planın deşifre edilmesiyle bu mümkün olmadı. Öğrencilerin üzerinden sokak eylemleriyle kamuoyu oluşturmak isteyen kimi terör örgütleri ve bağlı bulundukları odaklar birliği sağlamak, farklı kesimlerden öğrencileri aynı çatıda buluşturmak için yeni bir güzergâh belirledi. Temelini 1960-1970'lerdeki aşırı sol kökenli terör örgütlerinden alan legal hareketler ya da halkta karşılık bulmayan siyasi partilerin legal uzantıları etrafında değil, herkese eşit mesafedeki yapıların etrafında toplamak hedefleniyor. Gençleri etrafında toplayamayan bu örgütlerin çatısı Öğrenci Gençlik Sendikası (Genç-Sen) olarak belirlendi.
Bu gruplardan kiminin internet sitesinde ‘örgütler arası ittifak merkezi' diye tanımlanan Genç-Sen, 2007'de DİSK bünyesinde kuruldu. Bu örgüt birçok ilde ve üniversitede örgütlenmeye gitti; işsizlik, parasız eğitim, öğrencilere söz hakkı verilmesi gibi her öğrenciyi ilgilendiren konular seçerek grubun üye sayısını artırmayı hedeflediler. Üniversitelerin yanı sıra liselerde de örgütleniyorlar. Kuruluş öncesinde 300'den fazla toplantı yaparak Türkiye'nin dört bir yanındaki gençlik örgütlenmelerinde adını duyurdular. Alexis Grigoropoulos isimli bir öğrencinin öldürülmesi sonrası Yunanistan sokaklarını savaş alanına çeviren olayları kullanıp Türkiye'de de benzer çatışmanın yaşanmasını hedeflediler.
Öğrencilerin talepleri üzerine değil, tepeden inme bir modelle kurulan bu yapının PKK ile bağı olduğu iddia ediliyor. PKK sempatizanlarının “İmralı'ya bin selam” sloganının benzerini, Genç-Sen üyeleri “Atina'ya bin selam” şeklinde kullanıyor. ODTÜ'de kurulan Genç-Sen, öğrenci örgütlerinin üzerinde yer alıp tümünü çatısı altında toplamayı hedefliyor. Kuvayı Milliye benzeri bir kapsayıcı çatı fikriyle, yani ‘sol-Kemalist-Kürtçü' ayrımı yapmadan üniversitelileri bir araya getirmeye çalışıyor. Bir güvenlik görevlisi, terör örgütleri arasında Devrimci Karargâh neden kurulduysa, legal alanda Genç-Sen'in de benzer bir amaçla kurulduğunu söylüyor. Devrimci Karargâh'ın bir geçmişi bulunmuyor, Genç-Sen'in de geçmişi yok. Her ikisi de farklı örgütlerin bileşimi olarak öne çıkıyor, her iki örgüt de ses getiren provokatif eylemlere imza atıyor.
Teröre bulaşmamış isimlerden bağımsız görünen, bir çatı örgütü olmayı hedefleyen Genç-Sen içinde de terör örgütü üyeliğinden tutuklananlar var. MLKP'nin üniversitelerdeki uzantısı SGD mensubu Deniz K. Genç-Sen oluşumunda yer alanlardan biri. Bu isim, Genç-Sen'in Ankara'daki genel kuruluna giderken terör örgütü MLKP'nin propagandasını yapma iddiasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bu terör örgütünün 2003-2006 yılları arasında darbeye zemin hazırlamak için sokaklara bıraktığı bombaların, Ergenekon zanlısı Yarbay Mustafa Dönmez'in cephaneliğinden çıkanlarla aynı seriden olduğu ortaya çıkmıştı. Bu, MLKP gibi terör örgütlerinin Ergenekon'dan beslendiğini gösteriyordu. Ergenekon'a göbekten bağlı MLKP, Genç-Sen'e destek veriyordu. Genç-Sen üyeleri, Devrimci Karargâh'a yapılan bir polis operasyonunu da yaklaşık üç ay önce protesto etmişti. Devrimci Karargâh lideri Orhan Yılmazkaya, hatırlanacağı üzere iki yıl önce polis tarafından Kadıköy'deki hücresinde öldürülmüştü. Yılmazkaya, çatışma sırasında bir vatandaş ile bir emniyet amirini şehit etmişti.
Genç-Sen, farklı kesimlerden terör örgütlerine ve uzantılarına destek vermekten, İstanbul'da olduğu gibi Ankara'da da sokakları karıştırmaktan geri durmamıştı. 17 Ocak 2009'da Meclis'e yürüme bahanesiyle ortalığı karıştıran grupların içinde Genç-Sen de vardı. 2008'deki provokatif 1 Mayıs eylemlerinin kimi illerdeki tertip komitesinde de yer almıştı bu grubun üyeleri.
Eski KESK Genel Başkanı Sami Evren'in şu sözleri, Genç-Sen'den ne beklendiğine işaret ediyor: “Genç-Sen'e baktığım zaman Dev-Genç'i görüyorum. İstanbul Üniversitesi'nde eylem yapan Deniz Gezmiş'i, ABD emperyalizmine karşı direnen Mahir Çayan'ı, Dersim'de mücadele eden İbrahim Kaypakkaya'yı hatırlıyorum.”
Ergenekon tarafından yönlendirilmek istenen sol örgütlerin içinde terör örgütleri mensupları bulunuyor. Derin ilişkilere sahip bu kişiler, üniversiteleri karıştırıp sokaklara taşımayı birçok defa denedi ancak başaramadı. Genç-Sen gibi yapılar ise bünyesindeki terör örgütü sempatizanlarını gizliyor. Hâlâ marjinal bulunduğu için gençleri yanına çekemiyor. Ancak Genç-Sen'in Başbakan Erdoğan etrafında bu kadar sık dolaşması dikkat çekiyor. Her daim suikast tehdidiyle karşı karşıya kalan Erdoğan'ın etrafında güçlü bir koruma hattı bulunuyor. Bu tip eylemlerin sık yaşanması, “Başbakan'ın koruma hattı psikolojik olarak zayıflatılmak mı isteniyor?” sorusunu akla getiriyor.