Hak ve Adalet Platformu’ tarafından geçen yıl yapılan OHAL mağdurları araştırmasının devamı niteliğinde olan “İkinci yılında, OHAL’in Getirdiği Bireysel ve Toplumsal Maliyetler Araştırması”, ‘Mağdurlar için Adalet Topluluğu’ tarafından açıklandı. Basın toplantısında konuşan Bayram Erzurumluoğlu "Avukatların müvekkillerine 'gelin itirafçı olun' dediğini öğrendik, hapishanede kalan kadınlarla ilgili çok acı hikayeler var" şeklinde konuştu.
Gazeteduvar.com'dan Hacı Bişkin'in haberine göre Mağdurlar İçin Adalet Topluluğu 3 bin 776 katılımcı ile görüşerek hazırladığı ‘II. Yılında OHAL’in Toplumsal Maliyetleri Raporu’nu basınla paylaştı. İstanbul Taksim’deki Hill Otel’de açıklanan raporun sunumunu HDP Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve KHK ile ihraç edilen Bayram Erzurumluoğlu yaptı.
Erzurumluoğlu ihraç edilenlerin ‘cadılara’ benzetildiğini söyleyerek, “2016’dan 2018’e kadar cadılar bizim buralarda da hortladılar. Bu işin mantığı damgala, insanı yalnızlaştır, insanın işini bitir. Damga yedik, yalnızlaştırdık. Artık intihar mı eder, kalp krizinden mi gider…” dedi.
52 bin veri 175 sorudan oluşan 993 sayfalık bir rapor hazırladıklarını belirten Erzurumluoğlu, önceki yıllara göre mağdurların sıkıntılarının giderek arttığını söyledi.
‘MAĞDURLARIN YÜZDE 50’Sİ HALA İŞSİZ’
Erzurumluoğlu, KHK ile ihraç edilenlere ‘nasıl ‘nasıl mağdur oldunuz?’ sorusunu sorduklarında şu yanıtı aldıklarını söyledi; “Mağdurlar bize, ‘Ben sazan mıyım, bizi fişliyor musunuz, ‘siz MİT’siniz, olmasaydınız çoktan tutuklanırdınız…”
‘Bu yanıtların mağdurların ruh halini anlatmak için yeterli olduğunu belirten’ Erzurumluoğlu, şöyle devam etti; “Ciddi bir paranoya var. Mağdurların çoğunluğu eğitimciler, sağlıkçılar ve diğer hizmet sektörü çalışanları. Mağdurların yüzde 50’si hala işsiz. ‘Suriyelilerden bile kötü durumdayız’ diyen var. OHAL mağdurlarını çalıştırmak istemiyorlar. OHAL doğrudan mağdur olmayanları da fakirleştirdi.”
‘MİLLİYETÇİLİK AZALDI, DEMOKRATLIK ARTTI’
KHK’lilere ve yakınlarına ‘Siyasi düşüncelerinizde değişim oldu mu?’ sorusunun yanıtı raporda şöyle yer aldı; “Mağdurlar ve yakınları arasında milliyetçilik azalmış demokratlık artmış, muhafazakarlık aynı kalmış. Ciddi bir siyasi deprem yaratmış. Mağdurlar ve mağdur yakınları arasında mevcut siyasi partiler ve mevcut sağ partilerin kendilerine hitap etmediği yönünde algıları var.”
Erzurumluoğlu KHK ile ihraç edilenlerin adliyelere çağrılmadıklarını söyleyerek, “KHK ile atılanların yüzde 70’i adliyeye çağrılmamış. Adliyeye çağrılan yüzde 30 hakkındaki deliller de komedi” dedi.
DAHA ÖNCE SORUŞTURMA GEÇİRDİLER Mİ?
Raporda ihraç edilenlerden yüzde 1,2’nin soruşturma geçirdiklerini, yüzde 99’nun ise 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilişkilendirilen davalarla daha önce ilişkilendirilmediklerini anlattı. Raporda dikkat çeken başka bir husus ise ihraç edilenlerin gözaltına alındıklarında avukatların kendilerine yaklaşımları. Erzurumluoğlu bu durumu şu cümleyle anlattı: “Avukatların müvekkillerine ‘gelin itirafçı olun’ dediği öğrenildi.”
‘HAPİSHANELERDE DÜŞÜK YAPAN KADINLAR VAR’
Raporda KHK’lilerin tutuklanma gerekçeleri sırasıyla şöyle: Bylock kullanma, Bank Asya’ya para yatırma, sendika üyeliği, itirafçı suçlamaları…
Erzurumluoğlu, cezaevlerinde ‘F...’ suçlamasıyla tutuklananların çocuklarıyla birlikte kötü muameleye maruz kaldıklarını söyleyerek, “Cadıların çocuğu da cadıdır” anlayışının hakim olduğunu söyledi.
Gergerlioğlu da cezaevlerinde oranlarını tespit edemediklerini ama sayısız kadının çocuğuyla birlikte cezaevlerinde olduğunu, birçok kadının da cezaevlerinde düşük yaptıklarını ifade etti: “İnanılmaz zulüm görüyorlar. Hapishanede düşük yapan kadınlar, burada çok acı hikayeler var.”
HAZIRLARKEN RUHUMUZ AĞIRLAŞTI
Bianet'in haberine göre de Gergerlioğlu Adalet Bakanının bu raporu okuduğu takdirde istifa etmesi gerektiğini söyleyerek şu ifadelere yer verdi:
“Raporu hazırlarken ruhumuzun ağırlaştığı, bedenimizin yer çöktüğü anlar oldu. Çünkü çok duygulu, insanı çok derinden sarsan ifadeler vardı. İnsanların iki yıl boyunca yaşayıp gördüklerini bütün ayrıntısıyla anlattı.
“Ancak etkileri hala bitmeyen OHAL ve KHK’lar bu toplumda yaşayan insanları derinden sarsmaya devam ediyor ve etkileri dalga dalga yayılıyor. KHK ve OHAL felaketi, nesli tehdit ederek maddi ve manevi boyutlarıyla büyük sıkıntılara neden olurken ekonomik, sosyal, siyasal, bilimsel anlamda da negatif sonuçlarıyla topluma yansıyor.”
RAPORDAN TESPİTLER
* KHK/OHAL ile is¸lerinden atılan kişilerin yüzde 99,64’ü, 15 Temmuz 2016 sonrasında muhatap oldukları adli veya cezai sorus¸turmalardan hiçbirisine 15 Temmuz 2016 öncesinde muhatap olmamıs¸ kişiler. Yani, 15 Temmuz sonrası magˆdurlar aleyhine açılan idari/adli sorus¸turmaların tamamına yakını konjonktürel ve geçmis¸le bir bagˆı veya temeli bulunmayan soruşturmalar.
* Bir diğer veri ise KHK ile ihraç edilenlerin yüzde 70’i hakkında hiçbir şekilde soruşturma açılmamış olması.
OHAL ve masumiyet karinesi
* Modern/Pozitif hukukun “Masumiyet karinesi” prensibi OHAL/KHK magˆdurları için is¸letilmedi ve magˆdurlar, “Kendi masumiyetlerini ispat” zorunda bırakıldı.
* Suçlu olduklarını kabul etmeyenlerin birçogˆu, “suçunu/suçlulugˆunu gizleme”, “inkâr etme” veya “örgütsel davranıs¸” sergilemekle dahi itham edildi, daha s¸iddetli baskı ve muamelelere maruz bırakıldı.
OHAL ve yargılama süreçleri
* OHAL ülkeyi birincil ve ikincil magˆdurları açısından “kapalı ve/veya açık bir hapishane”ye veya mega bir “toplama kampına” dönüs¸türdü. OHAL yargılamaları adil bir şekilde yapılmadı. Cadı avları ve cadı yargılamaları ile mes¸hur, Orta çagˆ Avrupası, Engizisyon uygulamalarına benzer yargılama yaklas¸ımlarının sergilendi.
* Magˆdurlar is¸ledikleri iddia edilen suçlardan bireysel olarak suçlanmak ve bireysel olarak cezalandırılmak yerine aileleri ve/veya akrabaları ile birlikte “Toplu hedef gösterilme, toplu hedef alınma, toplu suçlanma ve toplu cezalandırma” uygulamalarına da maruz bırakıldı.
* OHAL ve devamındaki süreçte, magˆdurların ve yakınlarının hukuk, güvencesi, is¸ güvencesi ellerinden alındı. Çalıs¸ma ve yurtdıs¸ı yasakları ile de açlıgˆa mahkum edildiler.
OHAL ve “açlığa mahkumiyet”
* OHAL’de "gözaltı ve/veya tutukluluk" deneyimi yas¸ayanlarla ilgili olarak elde edilen veriler, kendilerine, gözaltında ve/veya hapishanelerde, "Sistematik is¸kence" uygulandıgˆı yönünde. Ayrıca, tutukluların önemli bir kısmı yakınlarının ikamet ettikleri yerlerden, yüzlerce kilometre uzakta tutuldu. Bu durum, ailelere yarattıgˆı ilave maddi külfetler yanında, çok sayıda trafik kazası veya kaza atlatma olaylarının da yas¸anmasına sebep oldu.
* Belirli bir süre gözaltı ve/veya tutukluluk yas¸adıktan sonra denetimli veya denetimsiz olarak serbest bırakılan magˆdurlar veya takipsizlik alan magˆdurlardan birçogˆu için "Sivil ölüm", “Sosyal güvencesizlik” ve “Açlıgˆa mahkumiyet” uygulamaları da devam ettirildi. Bu uygulamaların devamında birçogˆunun aile üyeleri ve akrabaları da is¸e alımlarda veya mesleki yeterlilik belgelerinin verilmesinde, “güvenlik sorus¸turması”, “mülakat” gibi uygulamalarla magˆdur edilerek bireysel suç ve bireysel ceza uygulamaları yerine, aileleri ile birlikte, “toplu suç ve toplu cezalandırma” uygulama ve yöntemlerine maruz bırakıldı.
OHAL’de sağlık
* OHAL/KHK magˆdurlarının, dayanma, ayakta kalma veya hayatta kalma güç ve yetileri her geçen gün zayıfladı ve bu sebeple, yas¸adıkları agˆır magˆduriyetlerin getirdigˆi travmalara dayanamayan çok sayıda birincil veya ikincil magˆdurlar intihar etti, yeni hastalıklara yakalandı veya yeniden nükseden, agˆırlas¸an hastalıkları sebebi ile zarar gördü veya vefat etti.
* OHAL /KHK süreçleri magˆdurların, aile-içi ve yakın akrabalık ilis¸kilerine de önemli zararlar vermenin yanında; koms¸uluk ve arkadas¸lık ilis¸kilerine de çok büyük zararlar verdi. Bu sebeple, magˆdur ailelerin birçogˆu bulundukları mekanlardan tas¸ınmak zorunda kaldı. Yas¸anan huzursuzluk neticesinde bölünme ve bos¸anmalar da ciddi oranlarda arttı.
OHAL ve çocuklar
* 5275 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin I·nfazı Hakkında Kanun”un "Hamile, yeni dogˆum yapmıs¸ veya bebekli kadınlar" hakkındaki hükümlerinin OHAL’de ve sonrasında, OHAL magˆdurlarına, “terör örgütüne üye oldukları” iddiası ile uygulanmadı ve böylece hem annelerin hem de bebeklerin veya çocukların hukuki ve insani hakları ihlal edildi.
OHAL ve ekonomi
* KHK/OHAL magˆdurlarının çok önemli bir kısmı ‘egˆitim sektörü’nde çalıs¸an ögˆretmenler ve akademisyenlerden oluştu. Sagˆlık sektöründe çalıs¸an doktorlar, hems¸ireler ve digˆer kamu hizmeti alanlarında çalıs¸an tüm memurlar haksız ve kötü muameleler gördü. Ülkenin, ekonomisi, üretimi, rekabeti, egˆitimi, bilimi, güvenligˆi ve sagˆlıgˆı telafisi imkansız zararlar aldı.
* Yüksekokul ve üzeri okul mezunlarının Türkiye ortalaması yüzde 17 iken OHAL magˆdurlarının yüzde 98,7’si yüksekokul ve üzeri okullardan, yüzde 25’i de yüksek lisans ve doktora mezunu. Rapora göre, bu kişilere “Türkiye dıs¸ına çıkma fırsatı verilse”, yüzde 83,9’unun, yabancı bir ülkeye gitmek ve orada yas¸amak istiyor.
OHAL ve eğitim
* OHAL uygulamalarının yüksek egˆitimli kesimler arasına getirdigˆi moral ve motivasyon kaybı nedeniyle artık dünya sıralamalarında ilk 300’e girebilen bir tane bile üniversite kalmadıgˆı gibi Türkiye kaynaklı tıp, mühendislik, fen bilimleri, sosyal bilimler vb. alanlarındaki tüm akademik çıktılar yüzde 30’a varan oranlarda azaldı.
OHAL İnceleme Komisyonu ne denli işlevli?
* Magˆdurların büyük çogˆunlugˆunun, ihlal edilen haklarına, hukuki yollarla yeniden kavus¸abilmeleri için, kendilerine, kullanmaları gereken tek yol/köprü olarak gösterilen “OHAL I·s¸lemleri I·nceleme Komisyonu” kendilerine yapılan bas¸vurularda, hukuki/objektif kriterler kullanmaktan ziyade siyasi iktidarca belirlenen “siyasi kriterleri” kullanarak, magˆdurların, magˆduriyetlerini uzattı ve onların daha uzun süreli magˆduriyetler yas¸amasına aracılık etti.
“Üstünlerin hukuku degˆil, hukukun üstünlügˆü"
Raporun sonuç kısmında OHAL ve devamındaki uygulamaların sivil toplumda ve modern hukukta karşılığı olmadığı belirtilerek şu önerilere yer veriliyor:
“Çagˆdas¸ hukukta ve sivil toplumda destegˆi olmayan ‘OHAL mirası ve zihniyeti’ uygulamalarından bir an önce vazgeçilerek, ülkenin huzuru, refahı, barıs¸ı ve güvenligˆi açısından ‘Hukuk Devleti’ sistemine geçilmesi bir zorunluluktur.
“Türkiye’de ve dünyada üstünlerin hukukunun degˆil, hukukun üstünlügˆünün geçerli ve yürürlükte oldugˆu, hak, hukuk ve adaletin hâkim oldugˆu günlerin bir an önce gelmesi temel umut ve dilegˆimizdir.”
Açıklamaya katılanlar
Açıklamaya aralarında yazar Oya Baydar, gazeteci-yazar Aydın Engin, KHK ile ihraç edilen sosyolog Veli Saçılık, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, siyasetçi Ufuk Uras, HDP Milletvekili Hüda Kaya’nın da bulunduğu çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı.