Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 3 Aralık tarihi, 1992 yılında Dünya Engelliler Günü olarak ilan edildi.
Türkiye’de engelliler eğitim hakkı, sağlık hakkı, çalışma hakkı, yeterli hayat standardı, siyasi ve toplumsal hayata katılım ile kültürel hayata katılım hakları gibi onlarca başlıkta ihlallerle karşı karşıya. 3 Aralık 2020 Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Engelliler Günü'nde Almanya’da bir grup gönüllü, insan hakları alanında çalışan HRD bünyesinde platform kurdular .
Bugün 3 Aralık 2020 Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Engelliler Günü. Engellilerin hatırlanması, onları sorunlarına dikkat çekilmesi için BM tarafından kabul edilen bu anlamlı günde bizler de haksızlığa uğrayan, hakları gasp edilen engellilerin sesi olma adına, uzun zamandan beri hazırlıklarını yaptığımız platformumuzun kuruluşunu ilan ediyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada yaklaşık 1 milyar engelli insan yaşamaktadır. Dünyadaki en büyük azınlığı oluşturan bu nüfusun yaklaşık beşte birinin ise başkalarının yardımlarına ihtiyaç duyacak şekilde ağır engelleri bulunmaktadır.
13 Aralık 2006’da kabul edilen BM Engelli Hakları Sözleşmesi ile engelli kişilerin; Yaşama hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği, Yasa önünde eşit tanınma, Adalete erişim, İşkence yasağı, Sömürü, şiddet veya istismara maruz kalmama, Bedensel ve ruhsal bütünlüğe saygı, Seyahat özgürlüğü ve uyrukluk, Toplum içinde yaşama, Kişisel hareketlilik, Özel hayata saygı, Konut ve aile hayatına saygı, Eğitim hakkı, Sağlık hakkı, Çalışma hakkı, Yeterli yaşam standardı, Siyasal ve toplumsal yaşama katılım ile Kültürel yaşama katılım hakları gibi onlarca hak güvence altına alınmıştır.
Bu sözleşme, dünyanın en büyük azınlığı konumundaki engellilerin insan haklarının korunması için geliştirilmiştir. Bu sözleşmenin ilanından maksat yeni hak ve özgürlükler yaratmak değil, insan hak ve özgürlüklerini güvence altına alan sözleşmelerde zaten var olan hakları engellilik bağlamında yeniden düzenlemektir.
Engelliler tüm diğer insanlar gibi, hakları olan, yaşamın her alanında bu hakları yasal güvenceyle korunması gereken kişilerdir. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi ile engellilik konusuyla insan hakları kavramını bir araya getirerek engelliliğin tanımını genişletmiş ve hak savunuculuğu perspektifini derinleştirmiştir.
Engelli kişiler, içinde bulunduğumuz modern dünyada dahi, eğitim, sağlık, istihdam ve gelir eşitliği gibi konularda ciddi bir şekilde haksızlıklara maruz kalmaktadırlar. UNESCO verilerine göre, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan eğitim çağındaki engelli çocukların %90’ı eğitim haklarından yararlanamamakta; ayrıca, dünya genelinde engellilerin işsizlik oranı %80 civarındadır. Bu oranın önemli bir bölümünün kişilerin engellerinden dolayı değil, devletlerin ve özel sektörün istihdam politikalarından kaynaklı olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından belirtilmektedir.
BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeyi, imzalayan ilk devletlerden biri olan Türkiye’de, milyonlarca engelli bu anlamlı güne istihdam, eğitim, sağlık, ulaşım başta olmak üzere pek çok haktan mahrum olarak giriyor. Toplumsal yaşama katılım önündeki engeller sürdüğü için milyonlarca engelli dört duvar arasında bir yaşamaya mahkûm ediliyor. Maalesef Türkiye’de engelliler hala hak öznesi olarak değil yardım öznesi olarak görülüyor.
Türkiye’de Engelliler Yasasının BM Engelli Hakları Sözleşmesi diline uygun hale getirilmesi, yani dilin uyumlulaştırılması, özellikle de engellilik tanımının kapsamlı düzenlenmesi gerekiyor. Türkiye’deki yasada engelliliği getiren nedenlere değil ‘bozukluğa’ odaklanılıyor. İnsan odaklı yaklaşım yerine medikal model benimseniyor.
Engelli kişilerin, çalışma hayatına dahil olmaları en temel evrensel insan haklarındandır. Ancak Türkiye’de kamu alanında bile engelli olarak çalışanlar için uygun düzenlemeler tam olarak yapılmamış durumdadır. Engelli kamu görevlilerinin çalışma hayatları hem adaylık süreci hem de sonrasında birçok zorluğu barındırmaktadır.
Türkiye’de yaşayan Engellilerin birçok problemi vardır. Bizler bu problemleri ulusal ve uluslararası tüm platformlarda gündeme getirmeye çalışacağız.
Bugün münasebetiyle Türkiye’de engelliler açısından halihazırda kanayan bir yaraya dikkat çekmek istiyoruz. Türkiye’de binbir zorluğu aşmış kamu görevlisi olarak çalışmaya hak kazanmış, sonrada buradaki görevlerini hakkıyla yerine getiren 2000 (ikibin)’in üzerinde Engelli kamu görevlisi haksız bir şekilde Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) işlerinden atılmışlardır. Hayatlarında hiçbir suça bulaşmamış, sicilleri temiz bu Engelli Kamu Görevlileri, mesleklerinden atılmadan önce haklarında hiçbir soruşturma yürütülmeden, bir mahkeme kararı olmadan, tamamen keyfi bir biçimde meslekleri, hayatları, kazanılmış hakları gasp edilerek işsiz bırakılmışlardır.
KESK verilerine göre yüz binlerce ihraç edilen emekçiler içerisinde; Ortopedik, Görme, İşitme, Zihinsel, Çoklu engelli olduğunu ifade edenlerin yanı sıra ‘süreğen hastalıkları’ olanların olduğu tespit edilmiştir. Araştırmada 55 farklı ilden ve 19 farklı kurumdan engelli ihraç edildiği beyan edilmiştir. İhraç edilen engellilerin % 42’si ortopedik, % 13’ü görme, % 9’u çoklu (birden fazla engeli olan), % 7’si işitme engelli olduğunu ifade edilirken, süreğen hastalığı olanların oranı % 29’dur. İhraç edilen engellilerin % 82’si erkek % 18’i kadındır. Yapılan araştırmada ihraç edilen engellilerin de ihraç edilmeden önce herhangi bir idari veya adli kovuşturma/soruşturma işlemi geçirmediği, ihraç işlem esnasında savunma haklarının kullandırılmadığı vurgulanmıştır.
Tamamen haksız bir şekilde ihraç edilen emekçi Engelliler çok önemli bir hak olan emeklilik hakkından da mahrum bırakılmıştır. Kanunen 15 yıllık süreyi dolduran Engelli kamu çalışanlarının emeklilik hakkı var olmasına rağmen, bu süreyi doldurmuş bulunan ihraç engelli emekçilerin emeklilik talepleri reddedilmiştir. Onlara, engelli statüsünde çalıştıkları görmezden gelinerek normal kamu çalışanları gibi 25 yılı doldurmaları halinde emekli olabilecekleri bildirilmiştir. Bu haksız uygulama ile 15 yıllık hizmeti bulunan ihraç engelliler emeklilik haklarından mahrum bırakılmıştır.
Bizler bugün burada kuruluş tüzüğünü imzaladığımız ve resmen kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz “Hand in Hand Engelli Hakları Platformu” ile:
-Öncelikli olarak Türkiye’deki Engellilerin mağduriyetlerine dikkat çekmeğe,
-Haksızlıklara uğrayan ve Türkiye’yi terk ederek yurtdışına, buralara gelmiş Engellilerin sesi olmaya,
-Engelli bireylerin platformumuz çevresinde örgütlenmesini sağlayarak, onları çözümün ve mücadelenin bir parçası haline getirmeye,
-Engellilerin yaşadığı sorunları tespit ve çözüm için yollar bulmaya,
Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmış Engelli mağdurların bulundukları topluma uyumunu kolaylaştırmaya çalışacağız.
Bu bilgiler ışığında Human Rights Defenders (HRD) bünyesinde HAND in HAND Platformunun kurulduğunu açıklamaktan memnuiyet duyuyoruz.
Kamuoyun saygıyla duyurulur.