Albay Rıdvan Özden'in bir gün önce tartıştığı Veli Küçük ile Hasan Atilla Uğur tarafından öldürüldüğüne yönelik iddialar gündemi sarstı...
Albayın eşi Tomris Özden, “Evet öyle bir olay var” dedi. O gece eşinin kendisini aradığını anlatan Özden, “Bana ‘Karakollardan gelen komutanlarımız var' dedi. O misafirler acaba o misafirler mi” ifadelerini kullandı.
Güneydoğu'da 18 yıl koruculuk yapan ve JİTEM'de haber elemanı olarak çalışan Bedran Akdağ'ın, Albay Rıdvan Özden'in ölümüyle ilgili iddialarını dün gündeme bomba gibi düştü. Akdağ, Ergenekon tutukluları emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un, bir gün önce tartıştıkları Rıdvan Özden'i teröristlerin olduğu bölgeye çekerek öldürdüklerini ileri sürdü. 15 gün önce eşinin kemiklerinin mezardan çıkartılmasına refakat eden Tomris Özden, “Evet öyle bir olay var” dedi. Özden eşinin öldürülmeden 1 gün önce kendisini aradığını söyleyerek, “Kalabalıktı ve çok gürültülü sesler geliyordu. ‘Karakollardan gelen komutanlarımız var' dedi. O misafirler acaba o misafirler mi? O gün orada ne oldu” diye sordu. Tomris Özden eşinin son günlerini, misafir komutanlardan sonra gerçekleşen ölüm olayını anlattı. Özden, şunları kaydetti:
ÖLÜM İÇİNE DOĞMUŞTU
"Evet anlatıldığı şekilde bir olay var. Ama bu Veli Küçük mü Atilla Uğur mu bilmiyorum. 12 Ağustos'ta eşim öldürüldü. En son 12 Ağustos saat 16'da görüştüm ve sonra hiç haber alamadım. Öldürülmeden 1 gün önce beni aradı. ‘Burası çok kalabalık, misafirlerim var' dedi. Çok gürültülüydü. ‘Akşam ararım, karakollardan gelen komutanlarımız var, onlarla uğraşıyorum' dedi ve kapattı. Öldürüldüğü pazar günü bir kez daha aradı. Ölüm içine doğmuş adamcağızın. ‘Rüyamda evraklarım havada uçuşuyor, yakalamaya çalışıyorum toz duman var. Ama askerlerim yardım etmedi bana' dedi. Öleceği gündü, hepimizle vedalaştı. O misafirler acaba o misafirler mi? O gün orada ne oldu? Keşke yazanlar doğruları yazsa da ‘Silah arkadaşları mı öldürdü bu adamı dese'. Seri cinayet işleyen bir devletin anlayışı içerisinde yaşıyorum. Devlet her şeyi biliyor, kasalarını açsın katilleri çıkartsın. Gerekene cezasını versin.
Albay Rıdvan Özden'in ölümüyle ilgili şok iddia!
BURASI HİÇ GÜVENLİ DEĞİL
18 yılım gitti. Araştırmaktan ajan gibi bir kadın oldum. Tek başına bu işleri çözmeye çalıştım, hayatım mahvoldu. Kimsenin günahını da almak istemiyorum. Ama Veli Küçük Paşa bir şeyler yapmasa içeri girmezdi. Sürekli, ‘bana iftira attılar ben önce evliliğimi kurtaracağım sonra da emekli olacağım' diyordu. ‘Uçak biletimizi alayım mı' dedi 30 Ağustos için. ‘Burası hiç güvenli değil' diyordu. Yılbaşında gittiğimde Kızıltepe'ye karakola gidiyorduk. Benim başımı yere kadar dayadı. Sürekli etrafa bakınıyordu. Ter içerisinde kalıyordu kış günü. PKK'ya karşıydı, mücadelesini yapıyordu. Ama barış da olsun istiyordu. Bu olaylar çözüm değil, derdi. İnsanların ölmesini istemezdi. Çok farklı bir komutandı. Annem, iki kardeşim öldü bu kadar yanmadım. 47 yaşında öldü. Kendimi hâlâ toparlamaya çalışıyorum. Eşimin fotoğraflarını kaldırdık.
KEŞKE KEMİKLERİ EVE GETİRSEYDİM
Mezarının açılma kararını verene kadar çok üzüldüm ama bence o şimdi çok rahat. Kabrine girene kadar değişik bir ruh halinde olacağım. Eşimin kemiklerini gördüm, bundan daha kötü bir şey olamaz. Kemikleri çok siyahtı. Tahtaları bile çürümemişti. Oda gibiydi yattığı yer. Ben üstüne toprak konulmasına bile kıyamadım. Kefeniyle mezara konulduğu zaman kafasının arkası hâlâ kanıyordu. Sağ tarafına yatırıldı. Sağ tarafının kaburga kemikleri yoktu. Çok zordu ama kemiklerini aldılar mı diye ve tanımak için baktım. Kemiklerinden bile tanıyabiliyor insan. Dişlerinde 3 dolgusu vardı. Morgda elimi kafasına götürdüğümde elimin girdiği boşluğu gördüm ve tanıdım. Oradaki çukuru gördüm. İşte savcı bey elimin girdiği yer orası dedim. Gece kalkıp Adli Tıp'a eşimi görmeye gideyim diye düşünüyorum. Bir merhaba diyeyim, konuşayım diyorum. Keşke kemikleri eve getirseydim de uzmanlar işlemi evde yapsaydı diye geçiyor içimden. Hastalandım, uğraştım ama bu işin çözülmesini istiyorum. Failler bulunmazsa gözüm açık gider.
BUGÜN GAZETESİ