OMCT: İşkence'de Türkiye yüksek riskli ülke

Türkiye, yeni yayımlanan uluslararası bir endekste işkence ve kötü muamele açısından “yüksek riskli ülke” olarak sınıflandırıldı. Dünya İşkenceye Karşı Örgüt (OMCT) tarafından hazırlanan Küresel İşkence Endeksi, 26 ülkeyi değerlendirdi ve Türkiye’yi en yüksek ikinci risk grubuna yerleştirdi. Endekse göre ülkede sistematik hak ihlalleri yaşanıyor, polis şiddeti cezasız kalıyor ve işkenceye karşı yasal koruma mekanizmaları zayıf.

Turkish Minute’te yer alan habere göre, endeks, Türkiye’den İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı’nın (TOHAV) katkısıyla geliştirildi. Yedi başlıkta yapılan değerlendirmede siyasi irade, gözaltı koşulları, sivil alanın durumu, mağdur koruma sistemleri ve başvuru yolları gibi kriterler dikkate alındı.

Türkiye hakkındaki veriler, 2023 ve 2024’te toplanan bilgilere dayanıyor. OMCT, özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL döneminin fiilen devam ettiğini, keyfi uygulamaların sürdüğünü belirtiyor.

Siyasi soruşturmalarda işkence yaygın

Endeks, işkencenin en çok Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında yürütülen siyasi soruşturmalarda görüldüğünü vurguluyor. Bu yasa, muhalif gazeteciler, Kürt aktivistler ve hükümet eleştirmenlerinin tutuklanması için sıklıkla kullanılıyor. TMK’nın muğlak dili ve geniş yorumlanabilirliği, adli denetimin zayıf olduğu bir ortamda işkence riskini artırıyor.

Avrupa’nın en kalabalık hapishane nüfusu

Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi 46 ülke arasında en fazla mahkum barındıran ülke oldu. Hapishanelerde 416 binden fazla kişi bulunuyor ve her 100 bin kişiden 424’ü cezaevinde. Kapasite ise yüzde 109.2 oranında aşılmış durumda.

Mahkumlar arasında 4 binin üzerinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişi var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2014 tarihli bir kararında Türkiye’nin bu uygulamasını “insanlık dışı muamele” olarak nitelendirmiş ve mahkumlara topluma yeniden katılma umudu tanınmadığını belirtmişti.

BM tarafından kabul edilen Nelson Mandela Kuralları’na göre, günde 22 saatten fazla, 15 günü aşan tek kişilik hücre cezaları işkence sayılıyor. Endeks, Türkiye’de yüksek güvenlikli cezaevlerinde bu tür uygulamaların yaygın olduğunu raporladı.

Polis şiddeti yaygın, cezasızlık sorunu derin

Gösterilerde kullanılan aşırı güç, biber gazı, plastik mermi, tazyikli su ve fiziksel şiddet gibi uygulamalar endekste sıklıkla belgeleniyor. Polis memurlarının yargılanması idari izin şartına bağlandığı için, kolluk kuvvetleri çoğu zaman ceza almadığı vurgulanıyor.

Son 10 yılda 7 bin 500’den fazla işkence şikayeti yapıldı. 2023 yılında 781 başvuru kayda geçti. Ancak soruşturma, iddianame ya da mahkumiyet verilerine dair ayrıntılı bilgi kamuoyuyla paylaşılmıyor. Bu da Türkiye’nin “cezasızlıkla mücadelede yüksek riskli” ülkeler arasında yer almasına neden oldu.

Yasal boşluklar ve zayıf denetim mekanizmaları

Türkiye, BM İşkenceye Karşı Sözleşme’yi ve Ek Protokolü’nü imzalamasına rağmen, Zorla Kaybetmelere Karşı Uluslararası Sözleşme’yi henüz onaylamadı. Oysa ülkede 1.388 zorla kaybetme vakası belgelendi.

Türk Ceza Kanunu’nun işkenceyi tanımlayan 94. maddesi uluslararası standartlarla tam uyumlu değil. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) ise endekste bağımsızlıktan yoksun bir yapı olarak tanımlanıyor. Üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından atanan kurum, işkence vakalarını raporlamada isteksiz davranıyor.

Kadınlara, LGBTİ+ bireylere ve çocuklara yönelik ayrımcılık

Türkiye’nin 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, kadınlara yönelik şiddete karşı koruma açısından önemli bir geri adım olarak değerlendiriliyor. Gözaltında bulunan kadınlar ve yeni doğum yapmış anneler kötü koşullarda tutuluyor, sağlık hizmetlerine erişimleri sınırlı. LGBTİ+ bireyler ise gözaltında daha fazla taciz ve kötü muamele riskiyle karşı karşıya.

Çocukların anneleriyle birlikte tutulduğu cezaevlerinde eğitim ve temel hizmetlere erişim eksik. Mülteciler için kullanılan geri gönderme merkezlerinde ise kalabalık, dil engeli ve hukuki yardım yetersizliği öne çıkıyor. İzmir Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’nde avukatlara yönelik baskı ve yıldırma da endekste örnek olarak verildi.

Sivil alan daraldı, ifade özgürlüğü baskı altında

Endeks, Türkiye’yi “sivil alan ve hak savunusu hakkı” kategorisinde de yüksek riskli ülkeler arasında gösteriyor. Terörle Mücadele Kanunu ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu gibi düzenlemelerle muhalif sesler susturuluyor. 2020’den bu yana, yurtdışından fon alan STK’lar hükümetin hedefinde. Kürt siyasetçiler, gazeteciler ve LGBTİ+ aktivistler yargı tehdidi altında.

İfade özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlı. Barışçıl protestolar nedeniyle 18 yıla kadar hapis cezaları verilebiliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bağlayıcı kararına rağmen iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılmaması da endekste vurgulanan başlıklardan biri.

Şeffaflık “kısıtlı” düzeyde

Endeks, kamuya açık bilgiye erişimi 5 kategoride değerlendiriyor. Türkiye “kısıtlı” kategorisinde yer alıyor. Özellikle bağımsız gazeteciler ve sivil toplumun bilgiye ulaşması engelleniyor. Hükümetin, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) ve BM İşkenceyi Önleme Alt Komitesi’nin son 3 raporunu yayımlamayı reddetmesi bu tutumu destekliyor.

Türkiye'ye uzun bir tavsiye listesi var

OMCT, Türkiye’ye şu tavsiyelerde bulunuyor:

Zorla kaybetmelere karşı uluslararası sözleşmeyi onaylayın.

Ceza Kanunu’nu, işkencenin uluslararası tanımıyla uyumlu hale getirin.

Cezaevlerindeki aşırı kalabalığı azaltın, bağımsız sağlık hizmetlerine erişimi garanti altına alın.

Tüm işkence iddialarını hızlı ve tarafsız şekilde soruşturun, failleri yargılayın.

Kolluk kuvvetleri, hakimler ve sağlık personeline İstanbul Protokolü doğrultusunda eğitim verin.

Terörle mücadele ve protesto yasalarını gözden geçirin, barışçıl muhalefeti kriminalize eden maddeleri kaldırın.

Türkiye, Hindistan, Meksika, Tunus ve Filipinler gibi toplam 12 ülkenin bulunduğu “yüksek riskli” sınıfta yer aldı. Belarus, Rusya, Bahreyn, El Salvador, Etiyopya ve Libya ise “çok yüksek riskli” ülkeler arasında.

OMCT Genel Sekreteri Gerald Staberock’a göre, “Endeks, hukuk devletinin dayanıklılığını ve toplumların adalet, sağlık ve güvenlik düzeyini ortaya koyan bir gösterge niteliğinde.”

Omega Araştırma Vakfı’ndan Verónica Hinestroza ise “İşkence hiçbir ülkenin bağışık olmadığı bir tehdittir. Bu endeks, gölgede kalan işkenceleri görünür kılmak ve hükümetleri harekete geçirmek için bir uyarıdır” dedi.
04 Temmuz 2025 14:57
DİĞER HABERLER