Ömer Laçiner: AKP için dönülmez akşamın ufku...

Ömer Laçiner: AKP için dönülmez akşamın ufku...
''AKP, o sürüklendiği girdabın içinde asla fark etmiyor ve fark edemeyecek de olsa; bilinmelidir ki; onun için “dönülmez akşamın ufku”na dalma süreci başlamış, epey de mesafe almıştır''
(...)
Gerçekliği sadece kendisinden ve kendisini yansıtan, doğrulayan görüntülerden ibaret sanmanın, bu fasit dairenin dışına çıkma yeteneğini büsbütün yitirmiş bu parti yönetici kadrosunun ve özellikle de liderleri Erdoğan’ın yaklaşım, tutum ve davranışlarında bildik akıl, mantık ve siyaset “doğru”larının izinin bile kalmayacağı bir döneme girilmiştir. Nitekim tam da bunun bir işareti olarak Erdoğan, daha iki gün önce; sanki 7 Haziran’da “seçmen”, onun mevcut yasa ve teamülleri çiğneyerek resen yürürlüğe koyduğu “fiili başkanlık rejimi”ni açıkça reddetmemiş gibi; ortada tamı tamına böyle bir sonuç, bir gerçeklik yokmuş gibi kendince var farz ettiği fiili durumun –ki kendisi “gerçeklik” diyor buna!– “hukuki”leştirilmesinin zorunluluğundan bahsetti. Kendisinden başka “gerçek” tanımıyor, algılayamıyor hale gelmesinin dip noktası böyle oluyor demek ki.

AKP ve Erdoğan’ın görmeyi ya reddettiği, ya da içine sürüklendiği girdap nedeniyle zaten göremeyeceği asıl gerçek şu ki; Türkiye toplumunun zihnini yaklaşık yarım asırdır kuşatan ve sıkıştıran “kimlik” cendereleri çatlamakta, kimlik hapishanelerinin kilitleri kırılmakta, parmaklıkları sökülmektedir. Kürt kimliğine sıkışarak veya sıkıştırılarak uzun yıllar “baraj”ların altına mahkûm edilen HDP’nin tam da kendini tüm kimliklere açık, yani kimlikler üstü bir siyaset ufkuyla tanımladığında; kimliğe sadakat konusunda katılığıyla tanınan –bu özellikleriyle HDP’ye karşı duragelen– Kürt muhafazakârlarının yoğun desteğini yanında bulması, her şeyden önce bunun gayet anlamlı ve önemli bir işaretidir. AKP’nin toplam oylarının % 20’ye yakınını yitirmesi de “kimliklerin azması” çağının kapanmaya yüz tuttuğunun bir diğer görüntüsünü sunmaktadır bize.

Yeni “kimlikler ötesi”, fikirlerin, değerlerin, edinimin, akli ve ahlâki donanımın asli unsur olacağı bir çağın eşiğindeyiz.

Dolayısıyla, AKP’nin aslında zavallıca bir refleksle kendini koşulladığı “erken seçim”den umduğu sonucu alması neredeyse imkânsız olacağı gibi; ona oy veregelmiş seçmenlerin bir kısmının daha AKP’nin “el koyduğu” muhafazakâr kimlik cenderesinden sıyrılması çok daha güçlü bir ihtimaldir. Kendi girdabında boğulma, parçalanma döngüsüne kapılmış Erdoğan güdümündeki AKP’nin seçimden umduğu sonucu almayı ülkeyi bir ateş ve kan çemberi içine atmaktan bekliyor olması şüphesiz durumu vahimleştiriyor. Umudumuz bu gözü dönmüşlükle sahneye konulan senaryonun farkına varılmasıdır. Kimlik politikalarından başkasına aklı ve vicdanı yetmeyenlerden böyle bir beklentimiz olamaz ama aklın ve vicdanın sesini yükselterek, tutumunu pekiştirerek, Türkiye –ve bölge– toplumunun ödeyebileceği kan bedelini azaltmak , nefret tohumlarını ezmek de boynumuzun borcu olmalıdır.

19 Ağustos 2015 11:10
DİĞER HABERLER