Ömer Laçiner: Hükümet ve Saray gerilim istiyor; tahrike gelmemeli

7 Haziran seçimlerinden sonra yaşanan gelişmeler ve çözüm sürecine ilişkin bittiği yönündeki değerlendirmeler aydınlar arasında endişeyle takip ediliyor. Ömer Laçiner, gelinen noktada hükümeti, HDP'nin yükselişini gerilim oluşturarak durdurmaya çalışmakla suçladı. Kürt siyasetinin tam da bu dönemde desteklenmesi gerektiğini söyleyen Laçiner, "Kandan beslenen adamların bu oyununa düşmemek lazım. Kimsenin, ne olursa olsun, kanasak dahi buna cevap vermemek lazım. Türkiye'nin istikbali söz konusu, eğer biz böyle bir şey yaparsak burası Suriye'yi geçer. Mukabele ne kadar meşru gözükürse gözüksün bu ülkenin ve burada yaşayan insanların istikbali açısından silaha, şiddete müracaat edilmemesi lazım," dedi.

Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yazar Ömer Laçiner, çözüm sürecinde yaşanan gelişmeleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması tartışması ve artan terör olayları hakkında değerlendirmelerini Cihan Haber Ajansı'yla (Cihan) paylaştı.

'HÜKÜMET GERİLİM POLİTİKASIYLA OYLARINI YÜKSELTMEK, HDP'NİN YÜKSELİŞİNİ DURDURMAK İSTEDİ'

Laçiner, Suruç'taki patlama, uykuda iki polisin öldürülmesi, sonrasında bir jandarma binbaşısının öldürülmesi gibi olaylara politika değişikliği şeklinde bakmamak gerektiği görüşünde. Bu politikaların 7 Haziran'da Türkiye seçime girerken belirlendiğini ve şu anda söz konusu olaylar bahane edilerek yeniden devreye sokulduğunu söyleyen Laçiner, "Hükümet, gerilim politikasıyla oylarını yükseltmek, HDP'nin yükselişini durdurmak istedi. Bu amaçla hükümet tarafından daha önce kabul edilmiş olan mutabakat belgesi, saray tarafından yok sayıldı. Hükümet de buna ses çıkarmadı. 'Masayı devirdik' dendi, 'masa falan yok' dendi. Bunlara hükümet tarafından da ses çıkarılmadı. Dolayısıyla hükümet ile saray tarafından belirlenen gerilim politikasına uydu. 7 Haziran'da bununla netice almaya çalıştılar. Netice umduklarının tam tersi çıkınca yeniden, başka da çarelerinin olmadığı düşündüler yeniden bu gerilim politikasını uygun bir bahane ile devreye sokmak istediler." şeklinde konuştu.

HDP binalarına atılan bombaları, seçim döneminde Diyarbakır'daki HDP mitinginde patlayan bombanın güvenlik zaafı şeklinde izah edildiğini ancak kendisinin buna katılmadığını anlatan Laçiner, yapılan bu provokasyon karşısında da HDP ve onu destekleyen insanların sükunetini koruduğunu söyledi. Laçiner şöyle devam etti: "Ondan sonra Suruç'ta bu kadar vahşiyane bir eylem yapılıyor, arkasından da birkaç yerde nasıl olduğunu bilmediğimiz, PKK'nın üstlendiği, belki onların içinde de savaş halinden medet umanlar varsa onların tertiplediği bir takım işler yapılıyor. Hükümetimiz de aradığı fırsatı bulmuş gibi buna saldırıyor. Bunun üzerinden de şimdi Türkiye'de 6-7 yıllık çatışmasızlık ortamı bitti. Bundan sonra eğer hükümet bunu daha da tırmandırır, daha da geri dönülmez noktalara ulaştırırsa, kendisine oy vermeyen Kürt şehirlerini cezalandırma seferleri tertip ederse, buralarda bir takım faili meçhul cinayetler işlenmeye başlarsa bunu da Kürt milliyetçiliğini kabartmak adına yaparlarsa, Türkiye vahim noktalara sürüklenir."

'KANDAN BESLENENLERİN OYUNUNA DÜŞMEMEK LAZIM'

'Yeniden 90'lardaki faili meçhul olaylar yaşanır mı? yönündeki endişeleri kendisinin de taşıdığını belirten Laçiner, şunları söyledi: "Ben hükümetin gözünü karattığını düşünüyorum. Ayrıca Türkiye dışında da bu hükümetin böyle şeyler yapabileceği beklentisi var. Herkes bu bakımdan biraz daha dikkatli. Demirtaş'ın açıklamaları da buna işaret ediyor, Demirtaş 'bizi kendi yollarına, şiddetle, kanla baskı ile netice alma yollarına çekmek istiyorlar. Biz o yola girmeyeceğiz' diyor. Doğru söylüyor. Bence de gerçekten bedeli ne olursa olsun bu yola girmemek lazım. Şu anda hükümetin politikası öyle ki, başka bir asker ya da başka bir polis öldürülür ise bunlar ellerini ovuşturacak. Bu oyuna düşmemek lazım. Kandan beslenmeye çalışan bu adamların bu oyununa düşmemek lazım. Ne olursa olsun, kanasak dahi buna kanla cevap vermemek lazım. Türkiye'nin istikbali söz konusu, eğer biz de o kanlı yolu yaparsak burası Suriye'yi geçer. Bu bakımdan kim silah kullanırsa kullandığı o lanetli silahla kalsın. Mukabele ne kadar meşru gözükürse gözüksün bu ülkenin ve burada yaşayan insanların istikbali açısından silaha, şiddete müracaat edilmemesi lazım. Bu adamlara verilecek en doğru cevap bu ülkenin, o silahla, kanla beslenen insanlardan daha fazla barışa, olgunluğa memleketin mutluluğuna inanan insanların olduğu bu insanların onlardan daha da büyük bir ağırlığının olduğunu gösterebilmektir"

'DEMİRTAŞ'A DESTEK VERİLMELİ; TÜRKİYE BİR OLGUNLUK SINAVINDAN GEÇİYOR'

Demirtaş'ın Meclis grubundaki açıklamalarını sağduyulu bulduğunu ve desteklediğini ifade eden Laçiner, bu insanların zor bir iş yaptıklarını ve desteklenmeleri gerektiğini anlattı. Laçiner, "Kanıyorlar, kanlarını göstermeyerek gene ayakta durmaya çalışıyorlar. Bunun öfkesine kapılmak istemiyorlar ama bu insanlar da neticede insan. O bakımdan bu insanlara Kürt olmayan kesimlerden gösterilecek destek son derece hayatidir. Bu insanlar yalnız bırakılmamalıdır. Onların oyu şu anda yüzde 13. Bu halka genişlemelidir. Bugün aklı başında olan AKP'liler de, dahil CHP'liler, bu insanların tavırlarını desteklemelidirler. Demirtaş'ın Meclis grubunda yaptığı konuşmadaki mantığı savunmalı, 'siz bu yolda devam edin, biz de sizi destekleyeceğiz, yardımınıza koşacağız' denmelidir. Türkiye bir olgunluk sınavından geçiyor... Herkes imkânları ölçüsünde buna destek olmalı. Biz kanın içinden yeniden geçmek istemiyoruz. Evlatlarımızın, insanlarımızın ölümünü istemiyoruz. Ölümle varılacak bir çözüm istemiyoruz. Bu sorunu olgun, medeni, onurlu bir topluma yakışır şekilde çözmeliyiz. Kanla, şiddetle asla çözülemeyecek bir sorundan bahsediyoruz çünkü. Biz bunu anlayacak olgunluğa ulaşmış olmalıyız. Türkiye toplumu bu düzeye vardığını kanıtlayabilmelidir," ifadelerini kullandı.

'BİRKAÇ HDP'Lİ VEKİLİ İÇERİ ALABİLİRLER; BU TÜR AKIL DIŞI İŞLERE BAŞVURABİLİRLER'

Süreçte bazı HDP'li milletvekillerinin içeri alınabileceğini de düşünen Laçiner, "Şu anda hükümetin emriyle harekete geçebilecek savcılar, hakimler var. Bu insanları tutuklatırlar. Hiçbir inandırıcı kanıt olmaksızın insanları hapiste tutan bir adalet sistemimiz var. Bu bakımdan da bu tür şaibeli yollara başvurabilirler. HDP milletvekilleri de bunu hesaplıyor olmalıdır. 'Nitekim dokunulmazlığımızı kaldırın ne yapacaksanız yapın' dediler." dedi.

'DEMİRTAŞ DOĞRU BİR PERSPEKTİF ORTAYA KOYDU'

Bu tip bir girişimin sokağa olumlu yansıyacağını söylemenin mümkün olmadığını söyleyen Laçiner, Demirtaş'ın ortaya koyduğu tarzın doğru olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: "Demirtaş tarafından bir perspektif ortaya konuldu. Bu doğru bir perspektiftir. Her şeye rağmen, bütün imkânları zorlayarak barış ve sükûnetin dilinden, olgunluğun dilinden vazgeçilmemelidir. Ne olursa olsun bir mukabeleye başvurulmamalıdır. Şiddet ve silah kullanma yoluna gidilmemelidir. Bu nokta son derece hayatidir, buna rağmen niyet ne olursa olsun 'yeter bıçak kemiğe dayandı' deyip te hükümetin bahane olarak kullanabileceği bir takım şiddet eylemlerine başvuranlar olabilir. Ama bunlar istisna olacaktır, ben son dönemde Kürt halkında gördüğüm siyasi olgunluğa güveniyorum. Türkiye toplumunun da seçimler döneminde Demirtaş'ın şahsında HDP'nin samimiyetine gösterdikleri, en azından hayırhah tavra da güveniyorum. Bunun bir karşılığı olacaktır. Türkiye toplumu hükümetin bu zorlamalarına, bu savaş ve şiddet diline rağmen HDP'nin sükunetinden, istikbali düşünen sağduyulu tavrından etkilenecektir. Bu etkisini de bir şekilde gösterecektir. Buna inanmak istiyoruz, güvenmek istiyoruz ve zaten tek güveneceğimiz şey de budur."

Laçiner, Türkiye'nin önünde iki yol bulunduğunu, birinin sorunların medeni yöntemlerle oturup konuşarak halledilmesine dayandığını diğerinin ise savaş ve şiddet dili olduğunu belirterek kendisinin birinci yolu seçtiğini söyledi. Laçiner, şöyle devam etti: "Ben bunu seçiyorum. Bunu savunanları seçiyorum. Birinci seçimim bu. Öbür tarafı savaşın, şiddetin dilini, yalanın dilini seçmiyorum. Rakibimi elemek için her yol mubahtır mantığını reddediyorum. Türkiye toplumu benzer bir tercihi yapmış olmalıdır. Bugün AKP, MHP savaşın, şiddetin güçle problem çözmenin dilini kullanıyorlar. Bu ülke bu dili tercih ederse kaçınılmaz olarak geçmişte ödenenden daha büyük bir kan faturası ödenir. Yanı başımızda zaten bir yangın devam edip geliyor. Türkiye'yi de yangının içine atmış oluruz. Bunun faturasını da hep beraber ağır bir şekilde öderiz. Türkiye toplumu kan ve şiddetle çözmeye pirim verirse, sarayın AKP'nin, MHP'nin diline mahkûm olursa, bunları oylarıyla ödüllendirirse o zaman cehenneme kadar yolumuz olur."

Olası bir koalisyonda Ak Parti ile hükümet kuracak partinin öncelikle takip edeceği yol konusunda Ak Parti ile uzlaşması gereceğini belirten Laçiner, "AKP 'biz şimdi kan ve şiddet yoluna girdik' diyor, o da bunu kabul ediyorsa o zaman iyi buyursun gitsinler. Suruç'taki ve diğer olaylar olmasaydı daha farklı konular üzerinde uzlaşabilirdi ama artık ülke çok kritik bir noktaya geldi. Şimdi bir yol ayrımındayız. Türkiye şu anda serinkanlılıkla, demokratik yollarla onurlu bir şekilde çözmek, ya da silahla şiddetle, bombardımanlarla bastırmak konusunda net bir tercih yapma noktasındadır. Bu ikisi birbirlerine karıştırılacak şeyler olmaktan çıktı. Şu anda 'Kandildekiler bize bir karşılık verse de biz de bu işi devam ettirsek diyen bir hükümet var. Bu hükümetle koalisyona girecek parti "siz bu yola devam edin" demiş olur. Dolayısıyla bütün partiler için, hepimiz için son derece tarihsel bir karar, tercih anında bulunuyoruz." şeklinde konuştu.
CİHAN
30 Temmuz 2015 10:41
DİĞER HABERLER