Anadolu Ajansı yöneticisi bir arkadaş “İlk saldırı 14.55, ikinci saldırı 17.05” tweet’ini atmıştı.
Bu konularda çok duyarlı olduğunu bildiğim Davutoğlu şehitlerden haberdar olsa Ankara'da kalırdı.
O yüzden haberi olduğu halde maça gittiği iddialarına inanmam.
(...)
Anadolu Ajansı yöneticisi bir arkadaş “İlk saldırı 14.55, ikinci saldırı 17.05” tweet’ini atmıştı.
Bu konularda çok duyarlı olduğunu bildiğim Davutoğlu şehitlerden haberdar olsa Ankara'da kalırdı.
O yüzden haberi olduğu halde maça gittiği iddialarına inanmam.
Lanet olası PKK terörü, şehit haberleri duyulmaya başlandığı saatlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayındaydı.
Bazı sözleri üzerine fırtınalar koptu ama ben o konuşmada ‘PKK'nın silah stokladığı' bölüme takıldım.
Hani, Ortadoğu'da yaprak kıpırdasa haberimiz olurdu?
Devletin altına mayınlar döşenmiş, evler cephanelik olmuş.
E, sormazlar mı o zaman “Devletin eli armut mu topluyordu” diye?
Şimdi eğri oturup, doğru konuşma zamanı.
Barışa, kardeşliğe, kanın durmasına bu toplum destek verdi.
Şehit yakınları bile ‘kan dursun' diye bağrına taş basmışken fena halde aldatılmışız.
Masada ‘barış' görüşmeleri sürerken birileri ‘köstebek' gibi toprağın altına mayın, bomba düzeneği yerleştirmiş. Toprağın üstünde ise ‘paralel yapılanma'yı tamamlamış.
Geldiğimiz nokta şudur: ‘Çözüm Süreci'nin karanlıkta kalan noktaları aydınlatılmalı.
Terörle sonuna kadar mücadele edilirken siyaset kurumu da topluma hesap vermeli.
Şehit ağıtları yükseliyor her gün. Toplumsal öfke birikiyor. Acılı ve geleceğinden emin olmayan milyonların yaşadığı bir ülke olduk.
Sürecin aktörleri çıkıp konuşmalı. İstifaysa istifa.
Koskoca bir ülke yangın yerine dönmüşken birileri de bedel ödemeli.
Çözüm her zaman siyasettir. TBMM böyle bir ortamda niye kapalı durur?