Operasyonda soru işaretleri artıyor

Operasyonda soru işaretleri artıyor
Fransa, Toulouse'daki seri cinayetlerin katil zanlısı Muhammed Merah'ın ölümüyle sonuçlanan 32 saatlik operasyonu tartışıyor.
Merah'ın izlenmesine rağ-men yerinin geç tespit edilmesi, Yahudi okuluna yapılan saldırıya kadar cinayetlerin ciddiye alınmaması ve zanlının canlı yakalanamaması eleştiriliyor. Fransa'da 7 kişinin katil zanlısı Muhammed Merah'ın 32 saatlik kuşatma sonucunda ölü ele geçirilmesi, soru işaretlerini beraberinde getirdi. Operasyonda istihbarat birimlerinin ihmali, tartışmaların merkezinde yer alıyor. Merah'ın internete girdiği bilgisayarın IP adresini Yahudi okuluna yapılan saldırıdan bir gün önce tespit eden istihbaratın, bunu dikkate almaması eleştiri oklarının hükümete yönelmesine yol açtı. Operasyonda 5 polisin yaralanması ve zanlının canlı olarak ele geçirilememesi de güvenlik birimlerini tartışmaların hedefi haline getirdi. Jandarma Özel Müdahale Birimi'nin (GIGN) kurucusu Christian Prouteau, 32 saat süren baskını eleştirirken, "Merah'ın saklandığı daireye göz yaşartıcı bomba atılsaydı 5 dakika içinde dışarı çıkmak zorunda kalırdı. Onun yerine el bombası atılarak, saldırganın çatışmayı sürdürme kararlılığını artırdılar." eleştirisinde bulundu. Prouteau, polisin Merah'ı evde kıstırmak yerine neden sokağa çıktığı anda yakalamayı tercih etmediğini anlayamadığını da belirtti. Soruşturmadan sorumlu savcı Savcı François Molins ise Merah'ın öldürülmeden yakalanmasının mümkün olmadığını savundu. İçişleri Bakanı Claude Gueant da, operasyonu siyasi şova dönüştürdüğü gerekçesiyle hedefte. Yeşiller cumhurbaşkanı adayı Eva Joly, soruşturmanın tek sorumlusu olan cumhuriyet savcılığı yerine Gueant'nın operasyon sırasında Merah'la polis arasında geçen konuşmaları saat başı basına açıklamasını eleştirdi. Liberation gazetesi, polisin ve savcılığın Gueant'nın açıklamalarını "aceleci" bulduğunu ve operasyonun lideri gibi hareket etmesinden rahatsız olduğunu iddia etti. 2010'da Afganistan'da gözaltına alındıktan sonra Fransız istihbaratının takibe aldığı Merah'ın kimliğinin ve yerinin geç tespit edilmesi de polemiklere yol açtı. 2010'da Afganistan ve Pakistan'a giden Merah, orada polis kontrolü sırasında tutuklanıyor. Amerikan istihbaratı sorguladıktan sonra Fransız istihbarat birimlerine teslim ediyor. ABD, Merah'a El Kaide'yle bağlantılı olduğu şüphesiyle ülkeye giriş yasağı koyarken, Fransız istihbaratı, Merah'ın herhangi bir örgüte üye olmadığına kanaat getirerek serbest bırakıyor. Afganistan ve Pakistan gezisi dönüşünde Toulouse'da istihbarat tarafından sorguya çekilen Merah, turistik gezi yaptığını belirtiyor. Kısa bir süre sonra tekrar Pakistan'a gidiyor. Fransız istihbaratına "eş bulmak amacıyla" ikinci kez Pakistan'a gittiği bilgisini veriyor. Hükümete yönelik eleştirilerden birisi de Yahudi okuluna yapılan saldırıya kadar seri cinayet ihtimalinin ciddiye alınmamış olması. 11 ve 14 Mart'ta 3 Müslüman askerin öldürüldüğü iki saldırı arasında bağlantı kurulmazken, olaylar normal cinayet kapsamında incelendi. Ancak 19 Mart'ta Yahudi okuluna yapılan saldırının ardından 3 saldırının bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Saldırganın aynı motosikleti ve silahı kullandığı da okula saldırının ardından tespit edildi. 3 askerin öldürüldüğü seri cinayetlerin, yetkileri daha geniş olan terörle mücadele savcılığına verilmemesi, Yahudi okulu saldırısından sonra terör kapsamına alınması tepki çekti. Fransız istihbarat birimlerinin, katilin IP adresine Yahudi okuluna yapılan saldırıdan bir gün önce ulaşmasına rağmen ciddiye almaması da eleştiriliyor. Eleştirilere cevap veren Başbakan François Filon, Fransa'nın bir hukuk devleti olduğunu belirterek, "Saldırılardan önce Merah'ı yakalayabilmemiz için elimizde hiçbir delil yoktu." dedi. Öte yandan dün yayınlanan bir ankete göre, Fransızların yüzde 71'i Sarkozy'nin operasyonu iyi yönettiğini düşünüyor.
24 Mart 2012 11:08
DİĞER HABERLER