AK Parti'nin ilk Dışişleri Bakanı emekli Büyükelçi Yaşar Yakış, Türkiye'deki genel kanının aksine Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu ülkelerinde daha çok olumsuz icraatı ile hatırlandığını söyledi. "Arabın Araba yaptığı unutulur, Türkün Araba yaptığı unutulmaz" diyen Yakış, Rusya'nın Suriye politikası için ise "Rusya, Suriye'ye sadece IŞİD'le savaşmak için gelmedi. Suriye rejiminin terörist veya düşman olarak gördüğü hedefler Rusya için de hedeftir." diye konuştu.
AK Parti'nin kurucularından ve Abdullah Gül'den önceki Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Ortadoğu'daki gelişmelerde Türkiye'nin rolünden söz ederken, "Suriye ve Lübnan'da ders kitaplarında bu iki ülkenin tarihinde en karanlık dönemin Osmanlı dönemi olduğu yazılıdır. Bu ülkelerle ilişkilerimizin en iyi olduğu dönemlerde dahi bunu okul kitaplarından çıkarmayı başaramadık." dedi. Cihan Haber Ajsanı'nın (CİHAN) gündeme dair sorularını cevaplandıran emekli Riyad ve Kahire Büyükelçisi Yaşar Yakış, Türkiye'nin Arap dünyasını Batı kadar iyi okuyamadığı için çelişkiler yaşadığını vurguladı.
Rusya'nın 30 Eylül'de başlayan Suriye operasyonları sonrası Türk hava sahasını ihlal etmesi nedeni ile iki ülke ilişkilerinin gerilmesi hususunda ise Yakış, Sovyetler Birliği'nin, dağılmadan önce, Ortadoğu'da en güçlü askeri varlık bulundurduğu ülkenin Suriye olduğunu kaydetti. Yakış, "Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya Federasyonu Suriye'ye ve oradan başlayarak Ortadoğu'ya dönmek için fırsat kolluyordu. Beşar Esad zor durumda kalıp Rusya'dan destek isteyince, Rusya bu talebe derhal olumlu cevap verdi. Hiçbir ülke eline düşen böyle bir fırsatı kaçırmak istemez." diye konuştu.
'GENEL KANININ AKSİNE OSMANLI DEVLETİ ORTADOĞU ÜLKELERİNDE OLUMSUZ İCRAATLARI İLE HATIRLANIYOR'
Türkiye'nin Ortadoğu'da rol üstlenme imkânının daralmaya devam ettiğini belirten Yakış, "Bunun nedeni, bölgedeki krizlerde taraf olarak görülmesidir. Bir ülkenin herhangi bir anlaşmazlıkta taraf olarak görülmesinin yadırganacak bir tarafı yoktur. Ancak o takdirde taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirecek imkânlara sahip olması gerekir. Ben Türkiye'nin böyle bir yükümlülüğü üstlenmesinin zor olacağını düşünüyorum. Türkiye'deki genel kanının aksine Osmanlı Devleti, Ortadoğu ülkelerinde, daha çok olumsuz icraatı ile hatırlanır. Suriye ve Lübnan'da ders kitaplarında bu iki ülkenin tarihinde en karanlık dönemin Osmanlı dönemi olduğu yazılıdır. Bu ülkelerle ilişkilerimizin en iyi olduğu dönemlerde dahi bunu okul kitaplarından çıkarmayı başaramadık. Bu nedenle Türkiye'nin bölgede oynayacağı her türlü rolün, bölge ülkelerince olumsuz ön-yargı ile karşılanacağını bilmemiz gerekir."
'GEREKLİ DONANIM DIŞİŞLERİ BAKANLIĞIMIZDA DA YOK'
Yine sanıldığının aksine Türkiye'nin Ortadoğu'yu birçok Batı ülkesinden daha az tanıdığını kaydeden Yakış, "Bölge ülkelerinin iç dinamiklerini ve siyasi dengelerini anlayabilmek ve oralardaki gelişmelere isabetli teşhisler koyabilmek için gerekli donanımımız yoktur. Bu donanım Dışişleri Bakanlığımızda da yoktur. Üniversitelerimizde de yoktur. Düşünce kuruluşlarımızda da yoktur. Suriye, Irak ve Mısır politikalarımızda karşılaştığımız güçlüklerin temelinde, bu ülkelerdeki gelişmeleri yanlış yorumlamamız yatmaktadır. Doğru yorumlayabilmiş olsaydık bugünkü durumda olmazdık." dedi.
'ARABIN ARABA YAPTIĞI UNUTULUR AMA TÜRKÜN ARABA YAPTIĞI UNUTULMAZ'
Bir ülke makamlarının talep etmedikçe o ülkenin iç işlerine müdahale edilmesinin bir teamül haline gelmesi durumda bunun nerede duracağının belli olmadığını kaydeden Yakış, "Bölge ülkeleri birbirlerinin işine bu kadar karışırken, bölgenin önemli bir devleti olan Türkiye'nin karışması neden bu kadar yadırganıyor sorusu akla gelebilir. Bence Arabın Araba yaptığı unutulur. Türk'ün Araba yaptığı unutulmaz. Bununla, Suriyeli kardeşlerimizin acılarına kulak tıkayalım demiyorum. Onların zorluklarını hafifletmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Ancak bunu uluslararası camia ile birlikte ve uluslararası hukukun cevaz verdiği çerçeve içinde yapmalıyız. Bu iki önemli kuralı göz ardı edersek Türkiye dış politikada mayınlı bir araziye girmiş olur."
'TÜRKİYE BİR SALDIRIYA UĞRARSA NATO ÜYESİ ÜLKELER SALT YAZILI KINAMA İLE YETİNEBİLİR'
Suriye'den sonra Rusya ile gerilen ilişkide NATO ve AB Türkiye'nin yanında pozisyon alır mı yönündeki soruya ise Yakış şu cevabı verdi: "Türkiye ile Rusya askeri bir çatışmaya girerse AB'nin bu çatışmaya taraf olması beklenemez. NATO ise müdahale edebilir. Ancak bu konuda da fazla bir beklenti içine girmemiz doğru değildir. Türkiye bir saldırıya uğrarsa, birçok NATO üyesinin, önlem olarak Türkiye'ye yapılan saldırıyı yazılı bir kınama mesajı yayınlamakla yetinebileceğini göz ardı etmemek gerekir. Nitekim geçmişte bunun somut bir örneğini yaşadık: 1964 yılında ABD Başkanı Johnson, İsmet İnönü'ye bir mektup göndererek mealen şöyle demişti: 'Eğer Türkiye Kıbrıs'taki askeri harekâtı nedeniyle Sovyetler Birliğinin saldırısına uğrarsa NATO bu saldırıya karşı koymada isteksiz olabilecektir'."
'BÖLGENİN III. DÜNYA SAVAŞI'NA EVRİLME İSTİDADI HER ZAMAN MEVCUT'
Fransızca, İngilizce ve Arapça bilen, Ortadoğu'ya ilişkin çeşitli dergilerde yayınlanmış makaleleri olan tecrübeli diplomat, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bu ihlalin gerçekten bir navigasyon hatasından kaynaklanmış olması mümkündür. Ancak bunun Türkiye'yi test etme amacıyla yapılmış olabileceği ihtimalini de göz ardı etmemeliyiz."
Ortadoğu'daki yaşanan krizin III. Dünya Savaşı'na evrilme istidadının her zaman mevcut olduğunu kaydeden Yakış, özellikle Rusya'nın bölgede güçlü bir askeri varlık göstermeye başlamasına dikkat çekti. Yakış, "Bu krizin belli başlı aktörleri, bir tarafta NATO ve onun lokomotifi olan ABD, öteki tarafta ise Rusya'dır. Krizin yayılıp başka ülkeleri de içine çekip çekmeyeceği bu iki aktörün tutumuna bağlı olacaktır." ifadelerini kullandı.
'RUSYA, SURİYE'YE SADECE IŞİD'LE SAVAŞMAK İÇİN GELMEDİ'
"Rusya, Suriye'ye sadece IŞİD'le savaşmak için gelmedi" diyen Yakış, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Beşar Esad rejiminin yardım talebine cevap vermek için geldi. Suriye rejiminin terörist veya düşman olarak gördüğü hedefler Rusya için de hedeftir. Hatta Rusya, Suriye muhalifleri içinde yer alan Kuzey Kafkasya kökenli savaşçıları IŞİD mensuplarına nazaran daha tehlikeli bir hedef olarak görmektedir. Ve onları Suriye'de iken vurmak Rusya'nın daha çok işine geliyor. Bu gerçeği görmezlikten gelerek, Rusya'nın neden IŞİD dışındaki hedeflere de saldırdığı sorusuna takılıp kalmamalıyız. Böyle hareket edersek Suriye'deki gelişmeleri doğru değerlendiremeyiz."
Ortadoğu'da çağa ayak uyduramamış rejimlerin çökmesinden kaynaklanan bir krizin var olduğunu kaydeden Yakış, toprak bütünlüğünün en fazla risk altında olduğu iki ülkenin Irak ve Suriye olduğunu vurguladı.
'SURİYE VE MISIR'LA İLİŞKİLERİMİZDEKİ HASARIN TELAFİSİ UZUN YILLAR ALACAK'
Türkiye'nin Mısır ve Suriye politikaları konusunda, "Etik olanla kendi ülkesinin çıkarları arasında tercih yapmak, bir siyasetçinin karşı karşıya kalabileceği en zor ikilemdir" diyen Yakış, "Siz Dışişleri Bakanlığı'na yarın yeniden getirilseniz ilk iş ne yapardınız?" sorusuna "Suriye ve Mısır'la iletişim kanallarını yeniden açmak için gerekli tüm adımları atardım. Gerçi bu iki ülkeyle ilişkilerimizde ortaya çıkan hasarın telafisi muhtemelen uzun yıllar alacaktır. Ancak bu yola ne kadar erken çıkarsak o kadar iyi olur." diye cevap verdi. CİHAN