Ortodoks dünyasında gerilim dinmiyor

Ortodoks dünyasının iki önemli merkezi olan Fener Patrikhanesi ile Moskova Patrikhanesi arasındaki ilişkiler, iki yıl önce, Ukrayna krizi nedeniyle kopmuş ve Moskova, Fener’le bütün ilişkiye son verdiğini açıklamıştı. Bunun nedeni, Fener’in Ukrayna’nın Moskova Patrikhanesi’nin değil kendi ruhani alanında olduğunu açıklaması ve burada kendisine bağlı bir kilise teşkilatı kurmasıydı.
Fener, diğer Ortodokslar tarafından Ortodoks dünyasının mutlak lideri olarak kabul edilmese de, onursal olarak diğerlerinden önde kabul ediliyor. Rus Ortodoks Kilisesi ise yüz milyondan daha kalabalık olan cemaatiyle, dünyadaki bütün Ortodoksların en az yarısının mensup olduğu kilise. Fener’le Moskova arasında eskiden de sürtüşmeler mevcuttu ve Moskova, Fener’e tarihsel nedenlerden ötürü saygısının olduğunu, fakat Fener’in Ortodoks dünyasında Papa’nın Katolik dünyasında sahip olduğu yetkilere sahip olamayacağını vurguluyordu. 

JEOPOLİTİK ÇATIŞMA
1940’lardan bu yana, Sovyetler Birliği ve şimdiki Rusya’nın Moskova Patrikhanesi’ni, buna karşılık ABD’nin ve genel olarak Batı dünyasının Fener’i desteklemesi, bu çatışmayı dini bir çatışmanın çok ötesinde, bir jeopolitik çatışma haline getirmiş durumda. (1948’de ABD Başkanı Harry Truman’ın özel uçağıyla Türkiye’ye getirilip Türk vatandaşlığına geçirilip patrik seçtirilen Athenagoras, bir röportajda, “ben, Truman Doktrini’nin dini ayağını oluşturuyordum” diyerek, bunu açıkça belirtecekti). Ukrayna üzerindeki çatışma da, bu topraklardaki Batı-Rusya mücadelesinin bir parçasını oluşturmakta. Ukrayna ayrıca, Ruslar’ın tarih sahnesine ilk çıktığı ve Hıristiyanlığı ilk kabul ettiği yer olarak görüldüğünden, Ruslar açısından büyük milli ve dini öneme sahip.

 Bu kriz, Rus Ortodoks yetkililerin de söylediği üzere, Ortodoksluk tarihindeki en büyük krize işaret ediyor. Fener’in Ukrayna’da kurduğu ve şeklen bağımsız fakat fiilen Fener’e bağlı olan kilise teşkilatını (ve Fener’in Ukrayna üzerindeki egemenliğini), Ortodoks dünyasındaki 15 kiliseden, şu ana kadar, Fener’in dışında İskenderiye, Yunanistan ve son olarak (Kasım ayında), Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi tanıdı ve Moskova, bunlarla da ilişkiyi kesti. Ancak Ortodoks dünyasının büyük kısmı, henüz Fener’in bu kararını tanımış değil. 

Yunan Ortodoks Kilisesi ile Kıbrıs Kilisesi’nin Ukrayna konusunda Fener’i destek kararı almaları, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bu ülkelere yaptığı ziyaretlerden kısa süre sonra meydana gelmişti. Pompeo, Fener’in Ukrayna’da kurduğu kilisenin başı olan Metropolit Epifani ile de 2019 sonu ve 2020 başlarında tam dört görüşme gerçekleştirdi. 2020 başlarında Kiev’i ziyaret eden Pompeo, burada, Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’den önce, Metropolit Epifani’yi ziyaret etmişti. Ardından da Zelenski’yi ziyaret ettiğinde ona Kiev’in bu kiliseye destek vermesi gerektiğini söylemişti. 

Ukrayna’da Fener’e bağlı kilisenin kurulmasında, Rusya karşıtı çevrelerden destek almaya çalışan eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko önayak olmuş, fakat 2019 başlarında cumhurbaşkanlığına gelen Zelenski, bu kiliseye, rakibi olan eski cumhurbaşkanının projesi gözüyle bakarak desteği kesmişti. Fakat Zelenski yönetiminin Batı’yla ve Ukrayna’daki Rusya karşıtı seçmenle yakınlaşma çabasına paralel olarak, son zamanlarda Fener’le yakınlaşmakta olduğunu görüyoruz. 

Nitekim hem Zelenski, hem de Başbakan Denis Şmigal, Fener Patriği Bartholomeos’u Kiev’e davet etti ve Fener Patriği, 2021’de, Ukrayna’nın Bağımsızlık Günü’nde Kiev’i ziyaret edeceğini açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Kasım’daki Türkiye ziyaretinde sadece Bartholomeos’la görüşmesi bir yana, ABD başkanlık seçimlerini eski Sovyet coğrafyasında Rusya karşıtı mücadelesiyle bilinen Joe Biden’ın kazanması ve Fener Patriği’nin seçimlerden sonra Biden’ı “bütün ekümenik patrikhane ve hür dünya vatandaşları adına” coşkuyla tebrik etmesi, yakın dönemde ABD’nin Fener’i bu coğrafyadaki nüfuz mücadelesinde bir araç olarak kullanma politikasını yoğunlaştıracağına işaret ediyor. 
02 Ocak 2021 10:32
DİĞER HABERLER