Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih'in yeni köşe yazısı 'Osmanlı hoşgörüsü' başlığını taşıyor.
Ekim 2016’nın sonları idi. Detroit'teki Kültür Merkezimizi ziyaret ettik. Psikoloji Profesörü, Hamid Bey ile orada bir kahvaltı yaptık. Dr. Hamid’in eşi Linda Hanım anaokulu öğretmeni… Warisüddin Muhammed grubu adına Vatikan’a bağlı Focolori Hareketi ile teması kuruyor. Her sene Roma’yı ziyaret edenlerden… Çok şuurlu bir hanımefendi. 2015’te bir grupla Bosna ve Türkiye ziyaretinde bulunmuşlardı. Bosna’daki Hizmet’in okullarını ve yurtlarını görmüşler, hatta bir Dr. Hamid ile arkadaşı Dr. Yasin ile beraber Hizmet’in Burç Üniversitesinde konferans da vermişlerdi.
İstanbul’da Ayasofya’yı ziyaret ederken Sultan Mehmed Fatih’in Ayasofya’da Bizans resimlerini silip yok etmeden muhafaza etmesini Osmanlı’nın büyük bir hoşgörüsü olarak değerlendirmişlerdi. O gruba en çok tesir eden Bosna’daki Ahmeci Köyündeki olaydı. Bosna Savaşı sırasında maalesef, Hırvatlar, “Biz sizi Sırplardan koruyacağız” diyerek 156 Boşnak genci camiye doldurup kapıları kapattıktan sonra hepsini de yakarak şehit etmişlerdi. O camiyi o yanık halde görünce üzüntüden perişan olmuşlar öbür günkü geziye katılamamışlardı. Çünkü Afrika’dan köle olarak getirilen Müslüman atalarının maruz kaldıkları işkenceleri hatırlamışlardı.
DİNLER ARASI YEMEK YARIŞMASI
22 Ekim 2016’da Leyla Muhammed Abla ile Washington D.C.’nin Güney Doğu Bölgesindeki Belediyenin Başkanı Mariel Bowser Hanımefendi’nin desteği ile yapılan Dinler Arası Yemek Yarışmasına katılmıştık. Belediye Başkanı Leyla Muhammed, atalarının mensuplarından… Buraya her dinden insanlar katılmıştı. Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Larry Holmes bu yarışmanın onur misafiri idi… Pek çok meşhurla tanışma imkanımız olmuştu. Leyla Muhammed Ablamız çok meşhur olduğu için bizi yanına gelen ve kendisine saygı duyan herkesle tanıştırmak istiyordu. Devletin de Müslümanlar adına tanıdığı İmam Talib Şerif de gelmişti… Kendisi bir subay olarak Türkiye’de Amerikan Ordusunda görevli olarak bulunmuş. 27 Amerikalı askerin hidayetine vesile olmuş. Bunları Adana Müftülüğüne götürüp sertifika aldırmış. Bir de kendisi 28 olunca, mutfakta bunlara özel olarak Müslümanlığa uygun yemekler yapmışlar. Bunun haberi de ta o zaman yani 40 sene önce Zaman Gazetesi’nde haber olarak çıkmıştı…
* * *
Yemek yarışmasından sonra o akşam orada yaşayan esnaf arkadaşlar bizi bir yemeğe davet ettiler. Leyla Muhammed Abla ve kendi grubundan bazıları ile bu davete icabet ettik. Abla ve arkadaşlarının kendi hizmetlerini bizim esnaf ağabeylerimize anlatmasını istedik. O da bilhassa hapishane hizmetlerinden bir misal verdi:
“Kaliforniya’da bir hapishanede idamlık birisi varmış. Hapishanenin de ağası imiş. Bizimkiler gidip İslamiyet’ten bahsetmek istiyorlarmış. Ama o, ‘Ya gidin işinize, bugün yarın emir gelir beni cereyanlı sandalyeye oturtup idam ederler. Ben sizin ne işinize yararım.” deyip dinlemiyormuş. Demişler ki: “Biz seninle işimize yarayasın diye ilgilenmiyoruz ki, asıl sen Allah’ı, Hz. Muhammed’i ve âhireti tanıyıp iman edince çok büyük şeyler kazanacaksın.” O da “Peki anlatın bakayım” demiş… Duydukları kalbine kafasına çok uygun gelmiş ve tercihini yapmış. Bir anda hapishaneye bir huzur gelmiş… Çünkü artık uyuşturucu, kavga, gürültü ortadan kalkmış. Hapishane idaresi Adalet Bakanlığına, Başkana mektuplar yazıp “Bu adam idam edilmemeli, hapishane cennete döndü, âdeta şimdi bir meleğe döndü.” mealinde yazılar göndermişler. Gerçekten gelen müfettişler bu güzelliğe şahit olunca cezasını 4 seneye indirmişler. O da bu arada İslamiyeti iyice öğrenip imam olmuş… Şimdi bizim Cemaatimizin Kaliforniya İmamı işte bu İmam Abdülkadir” dedi.
Ben dedim, birkaç ay önce bir Kaliforniya’ya giderken mutlaka görüşün diye kendisine telefon ettiğin kişi mi?” dedim. “Evet” dedi. “Ama bize o zaman bunları anlatmamıştınız” dedim. Gerçekten bir Cuma günü camilerine gitmiştik, boy ve görüntü olarak dev yapılı bir zat. Ama o kadar kibar ve nazik konuşuyor ki, şaşırıp kalırsınız. Cumadan sonra cemaati topladı, bize “Şimdi bizim kardeşlerimize hizmetlerinizi anlatın” dedi. Çok güzel bir hava oluştu. İmam Abdülkadir birkaç sene önce ağır bir hastalığa tutuldu. Hastaneden çıkıp evine yerleşince artık son günlerini yaşıyordu… Leyla Abla, Kaliforniya’daki bizim ablalarımızla beraber ziyaretine gidiyor. İmam Abdülkadir onları görünce çok seviniyor ve ağlamaya başlıyor. Vefat edince, M. Fethullah Gülen Hocaefendi bir taziye mektubu göndermişti. Cenaze merasiminde okunan tek mektup Hocaefendi’nin bu mektubu oldu.