Beklentilerin çok üstünde bir satış performansı gösteren otomotiv sektörünün temsilcileri bu yılki parlak satış performansının gelecek yıl da tekrarlanacağını düşünüyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, tarihinin en yüksek satış adedine 2005 yılında 729 binle ulaşan sektör, bu yılı 730-735 bin adetler civarında yeni bir rekorla kapatmayı bekliyor.
Bu yıl beklentilerin çok üzerinde bir satış rakamına ulaşan otomotiv sektörünün temsilcileri, 2011 yılında da bu yüksek performansın devam edeceğini öngörüyor.
Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar, Türk otomotiv sektörünün, hükümetin verdiği destekle global krizi çok fazla etkilenmeden atlatmayı başardığını belirtti.
Bayraktar, 2009 yılındaki ÖTV indiriminin sektörü canlandırdığını ve 557 bin 126 binek -hafif ticari araç satışını yakaladığını anımsatarak, 2010 yılında bu desteğin sona ermesine rağmen, üretici ve distribütörlerin indirimi üstlenmelerinin bu yıl satış miktarını beklentilerin üzerine çıkardığını anlattı.
2010 yılının ilk 11 ayında otomotiv sektörünün, önceki yılın toplamını da geçerek, 612 bin 544 adet satış miktarına ulaştığını ifade eden Bayraktar, bu artışın sürmesinin ve 1 milyon satış hedefine ulaşılmasının yolunun, araç sahibi olmanın kolaylaştırılmasından geçtiğini kaydetti.
Bayraktar, bunu sağlamanın en etkili yönteminin ise, dünya ortalamasının çok üzerinde olan vergilerin indirilmesi olduğuna işaret ederek, ''Mevcut şartlarda bir değişiklik olmazsa, 2011 yılı pazar hacminin 750 bin seviyesinde olacağını düşünüyorum. Hurda indirimi, vergi kolaylıkları ve elektrikli araçlara teşvik meselesinin halledilmesi durumunda ise, 1 milyon hedefine ulaşmayı imkansız görmüyorum. Üstelik, vergi indirimi yapılmasına rağmen, satışlardaki bu artış, devletin vergi gelirini matematiksel olarak artıracaktır'' dedi.
2010'daki sektörel performansın, 2011 için umut verdiğini belirten Bayraktar, mevcut şartlarda arzu edilen iyileştirmeler yapılmasa bile, 2011'de, 2010'un satış miktarının aşılarak 750 bin seviyelerine ulaşılabileceğine işaret etti.
TOFAŞ ÜST YÖNETİCİSİ ALİ PANDIR
TOFAŞ Üst Yöneticisi (CEO) Ali Pandır ise Türk otomotiv sektörünün son yıllarda hızla yalnız montaj-üretim yapan şirket ve tedarikçileri yapısından, ürün yönetim sürecinin Ar-Ge/tasarım gibi safhalarında da know-how geliştirip, bu süreçlerde etkin rol alan tedarik zincirine doğru geliştiğini anlattı.
Pandır, Türkiye'nin gerek bulunduğu lokasyon (özellikle Avrupa'ya yakınlık, kara-deniz gibi alternatif kanallara sahiplik vb. lojistik avantajları), gerekse Avrupa ile karşılaştırıldığında uygun maliyetli, Doğu Avrupa ve Asya gibi ülkelerle karşılaştırıldığında da yetkinliği daha yüksek işgücü ile elini kuvvetli tutabildiğini anlattı.
Son yıllarda krizin de etkisi ile Avrupa'daki zaten var olan fazla kapasite sorununun artık şirketlerin kaldıramayacağı boyuta ulaştığına işaret eden Pandır, bu dönemde Avrupa'daki fazla kapasite ve korumacılık politikalarının yeni projelerin ve yeni oyuncuların Türkiye'ye gelmesini zorlaştırdığını ifade etti.
Pandır, ancak; kriz sonrası dönemde doğacak üretim ihtiyacının, Avrupalı üreticileri üretimde rekabetçi ülkelere yatırım yapmaya yönlendireceğini ve bu dönemde Türkiye'nin hazırlıklı olmasının ve küresel sürdürülebilir rekabet gücünün sağlanması için fırsatları iyi değerlendirmesinin büyük önem taşıyacağını kaydetti.
Türkiye ekonomisine önemli katkı sağlayacak araç geliştirme projelerinin hayata geçmesinde Ar-Ge çalışmalarının büyük önem taşıdığına işaret eden Pandır, bu çalışmaların devlet tarafından desteklenmesinin ise araç tasarım ve geliştirme konusunda güçlerini artırırken yeni projelerin Türkiye'ye getirilmesinde destek olduğunu söyledi.
Pandır, şunları söyledi:
''TOFAŞ üretim seviyesi ve kalitedeki ulaştığı global başarı seviyesi kadar 3 yıl içinde üst üste 3 ayrı projeyi devreye alarak ve bunun için 1.5 milyar avroya yaklaşan bir yatırım yaparak eşi benzeri olmayan bir başka güçlü sonuca imza atmıştır. Fiat Linea'nın ardından Minicargo projesi ve yeni Doblo ile devam eden bu model yatırım atağı TOFAŞ'a hem ihracatta hem üretimde hem de iç pazarda büyük artılar kazandırmaya devam etmektedir. Fiat ile Opel arasında imzalanan yeni anlaşma ile 2011 yılından itibaren Yeni Fiat Doblo platformu kullanılarak Opel için Bursa'da bir hafif ticari araç üretecek olmamız ise TOFAŞ'ın ve marka haline gelen projelerinin gücünü göstermektedir'' diye konuştu.
Bundan sonraki dönemde de ne Avrupa ne de Türkiye'de konvansiyonel nitelikte ilave teşviklerin söz konusu olmadığına değinen Pandır, dolayısıyla Avrupa'da çok ciddi performans artışı beklemediklerini kaydetti.
Ali Pandır, ancak Türkiye pazarının bu sene sonunda 750 bin adetlere giden güçlü bir eğilim sergilediğini dile getirerek, son 6 aydır pazarın sürekli ivme kazanan yapısının, aralık ayında tavan yaptığını dile getirdi.
TOFAŞ olarak aralık ayına hazırlıklarını çok önceden yaptıklarını vurgulayan Pandır, bu nedenle iç pazarda Fiat markasının iyi bir noktada olduğunu ve tüm müşterilere arzu ettikleri araçları tedarik edecek biçimde aksiyon alabildiklerini anlattı.
Pandır, TOFAŞ olarak 2009 yılında 2 milyar avroya yaklaşan bir ihracata imza attıklarını bildirerek, 2010 yılında daha iyi ihracat başarısına imza atacaklarını söyledi.
Türkiye otomotiv sanayinin ana ihracat pazarını Avrupa kıtasının oluşturduğunu dile getiren Pandır, sözlerini şöyle tamamladı:
''Fakat muhtelif analistlerin küresel krizden çıkış senaryolarına baktığımızda, kriz sonrası Avrupa otomotiv pazarlarında büyük bir gelişme beklenmediğini ve otomotivde bundan sonra büyümenin özelllikle BRIC ülkeleri olmak üzere Asya'dan geleceğini görüyoruz. Bu nedenle TOFAŞ olarak geleceğimizi düşünerek yeni pazarlara rotamızı çevirmiş durumdayız. BRIC ülkelerine de ihracat olasılığı ve potansiyeli çok düşük olduğu için bizim de yeni arayışlarımızı özellikle kendi coğrafyamıza en yakın olan Orta Doğu ülkelerinde yoğunlaştırdık. Fakat bu ülkelerin çoğu kendilerini yüksek gümrük duvarlarıyla koruduğu için bu ülkelere ihracat yapmak zaten çok fizibıl değil. Onun için o ülkelerde TOFAŞ'tan kitler halinde gönderilecek araçların lokal olarak montajı (CKD) olasılıkları üzerinde çalışıyoruz. Şu aşamada Türkiye'ye yakın tüm ülkeler üzerinde olasılıkları ve iş fırsatlarını değerlendirme döneminde olduğumuzu belirtmem gerekir.''
RENAULT MAİS GENEL MÜDÜRÜ AYBAR
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar ise bu yıl otomobil satışlarının, beklentilerin çok üzerinde olumlu seyrettiğini söyledi.
Aybar, Türk Lirasının özellikle avro karşısında değerlenmesinin, aylık faizlerin yüzde 1'in altına inmesinin, finans kuruluşlarının otomotiv sektörüne, müşterilere çok cazip, esnek çözümleri hızla sunabilmesinin ve vatandaşların artan talepleriyle reel ekonomiyi canlandırmasının satışları arttırdığını kaydetti.
Geçen yıl ilk 11 ayda, toplam 468 bin 203 satış olmuş iken bu yıl ilk 11 ayda 612 bin 544 adet satışın gerçekleştiğini anımsatan Aybar, bu durumunun pazarın yüzde 30,8 oranında geliştiğini ortaya koyduğunu dile getirdi.
Aybar, Renault olarak ise ilk 11 ayı, binek ve hafif ticaride 69 bin 316 adet satışla tamamladıklarını bildirerek, binek otomobilde yüzde 15 pazar payı ile liderliklerini sürdürdüklerini anlattı.
Aybar, ''Bu tempo ile 2010 yılının, tüm zamanların rekor yılı olan 2005 yılını geçebileceğini artık söyleyebiliriz. Satışlar 700 binin üzerinde tamamlanacak. Üstelik Kasım 2010 performansı, 2005 yılının toplam 723 bin 854 olan binek hafif ticari araç satış rekorunu kırabileceğini gösteriyor'' dedi.
PEUGEOT GENEL MÜDÜRÜ VIEUX
Peugeot Otomotiv Pazarlama A.Ş. Genel Müdürü Jean Pierre Vieux de, Türkiye otomotiv pazarının 750 bin adetlere ulaşılabileceğini ve toplam pazarda 2009 yılına göre yaklaşık yüzde 35 oranında bir artış yaşanacağını öngördüklerini söyledi.
Vieux, ancak bu rakamın Türkiye potansiyeli açısından yeterli olmadığına işaret ederek, Türkiye'de halen bin kişiye düşen araç adedinin 130 araç seviyesinde olduğunu, bu oranın Avrupa ülkeleri seviyesine ulaşması gerektiğini anlattı.
Son 2 yıldır Peugeot olarak pazar paylarını her yıl 1 puan artırdıklarını ve Türkiye pazarı sıralamasında 3 basamak yukarı çıktıklarını belirten Vieux, 2010 yılında da hedeflerinin Türkiye pazarında Peugeot'nun gelişmesini sürdürmek olduğunu bildirdi.
Vieux, 2010 yılının 11 ayı incelendiğinde ise toplam pazarda 612 bin 544 adet araç satışı gerçekleştiğini ifade ederek, ''Bu pazarda Peugeot, 2009 yılının aynı dönemine göre yüzde 35,5 oranında bir artış ile 35 bin 469 adet araç satışı gerçekleştirerek pazar payını yüzde 5,8'e yükseltti. Ayrıca Peugeot hafif ticari araç pazarında yine 2009 yılının aynı dönemine oranla gerçekleştirdiği yüzde 40,6 oranında gelişme ile 19 bin 959 adet satış gerçekleştirdi. 2010 yılı toplamında ise Peugeot'nun toplam pazarda 2009 yılına göre yaklaşık yüzde 40 oranında bir gelişme göstermesini ve Pazar payını yüzde 5,9'a yükseltmesini hedefliyoruz'' dedi.
Peugeot olarak Türkiye pazarının potansiyeline güvendiklerini ve bu pazarda gelişmeye devam edeceklerini dile getiren Vieux, 2011 yılında da pazarın 2010 yılı seviyelerini aşacağını kaydetti.
Vieux, ''Çevre normları çerçevesinde geliştirilecek bir vergi uygulamasının Türkiye;de otomotiv sektörünün gelişimini olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum'' dedi.
FİAT MARKA DİREKTÖRÜ BAŞ
Fiat Marka Direktörü Okan Baş da, Fiat Türkiye olarak zaten yeni bir otomobil satın almak isteyen ya da otomobilini değiştirmek isteyen tüm müşteri kitlesine uygun aksiyonlar alarak, satın alma kolaylığı sunan yaratıcı kampanyalar yapmaya devam ettiklerini belirtti.
Okan Baş, şunları kaydetti:
''Aralık ayında da hem KDV oranı kadar indirim sağlarken, hem de dosya masrafı almadığımız yüzde 0 faiz avantajlı kredi kampanyalarıyla önemli geri bildirimler alıyoruz. Öyle ki Türkiye çapındaki Fiat showroomlarına ortalama olarak günde bin 500'ü aşan bir ziyaretçi akını gerçekleşiyor. Müşteriler, doğal olarak sunduğumuz bu süper fırsatları ve daha iyi imkanlarla ekonomik ve ekolojik Fiat modellerini satın alma imkanlarını kaçırmak istemiyor. Müşterilerimize daha iyi hizmet verebilmek adına son 2 ayda büyük şehirlerdeki Fiat bayilerimizde satış elemanı istihdamını yüzde 20 gibi bir oranda arttırdık. Bu noktada Fiat markası olarak sene sonu itibariyle 100 binin üzerinde bir satış adetiyle yılı kapatacağız.''
İç pazarda rekora koşan otomotivciler, ihracatta da frene basmadı. İhracatının büyük kısmını Avrupa ülkelerine yapan Türkiye, burada toparlanma daha yavaş olsa da girdikleri alternatif pazarlarla, yurt dışı satışlarını artırmayı başardı.
Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Orhan Sabuncu, 2010 yılının ilk 11 ayında Türkiye geneli otomotiv ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 artarak 15 milyar 649 milyon dolar olarak gerçekleştiğini anımsattı.
Sabuncu, otomotiv ihracatının mal grubu bazında değerlendirildiğinde Ocak-Kasım 2010 döneminde en fazla ihracatın 6 milyar dolar ile otomotiv yan sanayinde yapıldığı dile getirerek, onu yüzde 36 pay ve 5.6 milyar dolar ile binek otomobiller ve yüzde 19 pay ve 2.9 milyar dolar ile eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtların izlediğini kaydetti.
Aynı döneme ülke bazında bakıldığında, en fazla ihracatın 2.2 milyar dolar ile Fransa'ya yapıldığını ifade eden Sabuncu, Fransa'yı sırasıyla Almanya, İtalya, Birleşik Krallık, İspanya ve Rusya Federasyonu'nun takip ettiğini, en fazla ihracat yapılan ilk 10 ülke arasından özellikle Rusya Federasyonu'na yönelik yüzde 117, İspanya'ya yönelik yüzde 87 ve Romanya'ya yönelik yüzde 57'lik ihracat artışlarının dikkat çekici olduğunu söyledi.
Sabuncu, Ocak-Kasım 2010 döneminde AB ülkelerinin Türkiye otomotiv ihracatındaki payının yüzde 69 olduğuna dikkat çekerek, 2010 yılına girilirken konulan 18 milyar dolarlık hedefin yıl sonunda büyük oranda gerçekleşeceğini bildirdi.
2011 yılı ile ilgili henüz somut hedefler konulmamakla birlikte, özellikle Euro Bölgesinde otomotiv satışlarının düşüşünün iyimser öngörülerde bulunmalarını engellediğini dile getiren Sabuncu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Endüstrinin durumu dünya ekonomisinin genel gidişatı ve özellikle AB pazarının durumu ile doğrudan bağlantılı olacak. Yine de bu yılı yaklaşık 1.1 milyon adetlik üretim rakamı ve 18 milyar dolar ihracat ile kapatacağımızı düşünürsek, önümüzdeki yıl için 1.2 milyon adetlik üretim ve 20 milyar dolarlık ihracat rakamlarının makul rakamlar olduğunu düşünüyorum.
Yılın ilk 11 ayında motorlu araç üretimimiz geçen yıla göre yüzde 26,7 artarak 982 bin 761 adede yükseldi. motorlu araçlar pazarı ise da aynı dönemde yüzde 31,8 artarak 638 bin 437 adede yükseldi. Ancak canlı pazarın en önemli nedenlerinden biri olarak düşük döviz kuru nedeniyle artan ithalat gösterilebilir. Nitekim kasım ayında binek otomobil ithalatımız yüzde 190, toplam motorlu araç ithalatımız da yüzde 183 artmıştır. Benzer ithalat rakamlarını daha önceki aylarda da görmüştük. Döviz kuru bu şekilde düşük seyrettikçe iç pazarda daha çok ithalat kaynaklı olan canlılığın devam edeceği söylenebilir.''
'2011 YILINDA DA PAZARIN BÜYÜYECEĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİZ'
Sabuncu, Tofaş'ın Opel için Bursa fabrikasında 2011 yılının sonlarından itibaren Combo modelini üretmeye başlayacak olmasının, 26 bin 500 aracı kapsayan New York taksi ihalesi için Ford Otosan'ın Transit Connect ve Karsan'ın tasarladığı modelin finale kalmasının, Çinli firmaların yatırım kararlarında son aşamaya gelmesinin, Renault'un elektrikli Fluence modelinin üretimine başlanacak olmasının, Hyundai'den yeni yatırım ve kapasite artırımı yönünde kararlar beklenmesinin 2011 yılı üretim, ihracat ve sektör istihdamı açısından umut vaat ettiğini anlattı.
2011 yılında özellikle yenilenebilir enerji ile çalışan araçlar konusunda da yeni yatırımlar beklenebileceğini ifade eden Sabuncu, ''Biz sektör temsilcileri olarak özellikle Ekonomik Koordinasyon Kurulu'na sunulmak üzere hazırlanan Otomotiv Strateji Belgesi üzerinde duruyoruz. Bu belgenin hükümet belgesi haline gelmesi için çalışıyoruz. Bu gerçekleştiği taktirde hem 2011 yılına hem de sektörün geleceğine umutla bakabiliriz'' dedi.
Orhan Sabuncu, ''2011 yılı için 1 milyon adetlik iç pazar rakamı şu an itibariyle iyimser bir rakam gibi gözüküyor. Yine de döviz kurunun bu şekilde düşük seyretmesi durumunda 2011 yılında da pazarın büyüyeceğini söyleyebiliriz. Ancak ithalata dayalı bir büyümenin yeni yatırımlar çekeceğini söylemek doğru olmayacaktır'' dedi.
''2010 YILI BEKLENENDEN DAHA İYİ GEÇTİ''
Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Genel Sekreteri Özlem Gülşen Arkan ise, 2008 ve 2009 yıllarında oldukça zor bir dönem yaşanmasına karşılık, 2010 yılınının bekledikerinden daha iyi geçtiğini dile getirdi.
Arkan, yıl sonu itibariyle 1 milyon 120 bin ila 1 milyon 150 bin adetlik bir üretime, 700-750 bin adetlik bir iç pazara ulaşılacağını ifade ederek, kasım sonu itibariyle ihracatın 700 bin adedi geçtiğinin dikkate alınması durumunda, yıl sonundaki ihracatın 800 binin üzerinde olacağını kaydetti.
Gülşen Arkan, şunları kaydetti:
''2010 yılındaki araç üretimi beklediğimizin üzerinde de olsa hala 2008 yılındaki performansımızın yakalamış değiliz. Ancak, 2011 yılında toplam araç üretiminin 1 milyon 200 binin üzerinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Bu durumda önümüzdeki yıl tahminlerimizin gerçekleşmesi durumunda, 2008 yılı rekorunu da kırmış olacağız. Önümüzdeki istihdam oranlarında yüzde 10-15'lik bir artış olması bekleniyor. Mevcut vergi sistemi ile 1 milyonluk iç Pazar hedefinin yakalanması zor görünüyor.
2010 yılında 700 binlik iç Pazar satışının yaklaşık yüzde 70'e yakının ithal araçlardan karşılandığını da dikkate alırsak, iç pazarın 1 milyona çıkmasının, yerli tedarik sanayine, gerek üretim gerekse istihdam noktasında beklendiği kadar olumlu katkıda bulunmayacağını söyleyebiliriz. Mevcut durumda resmi olarak açıklanan yeni bir yatırım da söz konusu değildir. Bu durum da iç pazarın yükselmesini zorlaştıran bir başka unsurdur. Bu tempo ile iç pazar satışlarının ancak 2015 sonrasında beklenen seviyeye ulaşabileceğini söyleyebiliriz.''
AA