Tespih, ipe dizilmiş boncuk taneleri veya taşların ardı ardına sıralanması değil. Göze, gönle hitap eden bir şaheser aslında.
Çekilen her kehribar tanesinin ruhu dinlendirdiği gibi, salavatlar eşliğinde birbiri ardına dizilen kuka tanelerinin insanı başka âlemlere götürdüğü bir dünya tespih. Koleksiyonerlere göre, gerçek tespihi eline alan bir daha ondan kurtulamazmış. Çekilen her tane insanın maddi ve manevi dünyasını etkilermiş. İşte böylesine ehemmiyetli bir eşya olan tespihin gerçek dünyası bir sergi ile meraklıların karışına çıktı.
Zeytinburnu Belediyesi tarafından Neyhane'de açılan ‘Ersan Bostan Tespih Sergisi' ramazan ayı boyunca ziyaretçilere açık olacak. İyi bir tespih koleksiyoncusu olan Ersan Bostan, sergi ile tespihin gerçek dünyasını insanlara açacaklarını söylüyor: “Yeni nesil tespih konusunda ciddi malumata sahip değil. Onlar bir ipe dizilmiş taşlar olarak görüyor. Oysa sanat değeri yüksek, manevi açıdan da insanı farklı âlemlere taşıyan bir eşya. Şifa kaynağı aynı zamanda. Bu sergi ile insanlara bu mesajı vermeyi amaçlıyoruz.”
Sergide kuka, kehribar, gergedan boyunuzu gibi tarihî ve sanat değeri yüksek 200 tespih var. Bostan'ın koleksiyonunda yer alan her tespih bir hikâye ve özelliğe sahip. Osmanlı dönemine ait tespihlerin yanı sıra Cumhuriyet'in ilk yıllarında Elazığlı Yusuf ustanın elinden çıkan tespihlerle birlikte günümüzün tespih ustalarından Hüseyin Çelik, Aziz ve Zeki usta gibi ünlü sanatkarların eserleri de sergide yer alıyor. Koleksiyondaki 99'luk gergedan boynuzundan yapılan Osmanlı dönemine ait tespih dikkat çekiyor. Bostan, bu tespihin kendisine Avusturya'dan geldiğini ve Osmanlı'nın Viyana'ya düzenlediği seferlerin bir hatırası olarak orada kaldığını söylüyor: “Nadir bulunan ve şifa değeri yüksek olan bir tespih. Ucundaki altın kamçısıyla orijinal hâlde muhafaza edilmiş.”
Ersan Bostan, sıradan bir koleksiyoncu değil. O aynı zamanda tespih sektörünün dünya çapındaki ticaretini de yakından takip ediyor. Bu sebeple meraklıları arasındaki gizli tespih savaşlarının içinde bulmuş kendini. Bostan'a göre, Amerika tespih ticaretine yoğun ilgi gösteriyor. Özellikle Osmanlı (İstanbul işi) kehribar ve kuka tespihlerine talep olduğunu söylüyor. Günümüzde kehribar, kuka ve katalin diye satılan tespihlerin sahte olduğunu iddia ediyor Bostan: “Bu tespihler Ortadoğu'da üretilip dünyaya yayılıyor. Çoğu sahte maddelerden üretilmiş veya plastikten yapılma.” Dünyada ‘tespihin merkezi' konumundaki İstanbul'dan sonra Dubai ve Amerika'daki koleksiyoncular dikkat çekiyor.
Piyasayı ise kehribar, kuka ve katalinden yapılan tespihler belirliyor. Çünkü bunların orijinalini bulmak artık çok güç. Orijinal kehribar, 1900'lerin başından itibaren üretilmeye başlanıp tespih yapımında kullanılıyor. Bu işte Osmanlı önemli bir merkezdi. Ancak daha sonra Almanlar öncülük etmeye başlıyor. II. Dünya Savaşı'nda Rus uçakları tarafından kehribar fabrikası bombalanınca kehribarı oluşturan formüller burada yanmış. O tarihten bu yana piyasada İran işi sıkma kehribarlar dolaşmaya başlamış. Özellikle Japonlar, Almanların elindeki kehribar formülünün peşine düşmüş durumda.
Ersan Bostan'ın sergisinde sadece kehribar, kuka gibi tespihler yok. Bazı değerli taşlardan yapılanlar da yer alıyor. Tespihle içli dışlı olan Bostan, orijinal ham madde bulduğunda tespih yapan birisi hâline gelmiş. Tespih üzerine kitap çalışması yapan Bostan, orijinal tespihleri dünyaya tanıtmak için antikatesbihtv.com isimli internet sitesini açmış. Burada gerçek ile sahte tespih arasındaki farkı meraklılarına anlatıyor. Sitede kendi koleksiyonundaki önemli tespihler hakkında fotoğraflı bilgiler de yer alıyor.
Özal'ın tespihinde 70 milyonun sıkıntısını görmek mümkün
Ersan Bostan, 25 yıl önce başladığı tespih merakını her geçen gün geliştirmiş. Sıradan tespihlerden sonra antika ve sanat değeri yüksek olanlara merak salan Bostan'ın tespih serüveninin tümden değişmesi ise 10 yıl öncesine dayanıyor. Bostan, hasbelkader eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın tespihi ile karşılaşınca bakış açısını değiştirmiş. Tespihi gördüğünde çok şaşırdığını kaydeden Bostan şöyle devam ediyor:
“Sanki 70 milyonun sıkıntısı var üzerinde. Eski olmamasına rağmen tespihin iç delikleri, dış torna kısımları açılmış ve renklenmeler başlamış. Rahmetli Özal tespihi hiç keyifle çekmemiş. Sıkıntı ile çektiği belli oluyor. Gösterdiğim herkes buna şaşırdı. Özal ile kehribar tespih resmen dost olmuş ve Özal ona içindeki bütün sıkıntıyı aktarmış. Sanki bütün milletin sıkıntısı var tespihte.” Damla kehribardan oluşan tespihe, serginin manevi değeri yüksek eseri olarak bakılıyor. Bostan, manevi değeri yüksek 33'lük kehribar tespihe nasıl ulaştığını ise şöyle anlatıyor: “Ben tespihi Ahmet Yüter Hoca'dan aldım. O da rahmetli Özal'ın pilotuna hac rehberliği yapıyor. Pilot rehberlikten memnun olmuş ve ‘Özal bana bu tespihi hediye etmişti, ben de sana hediye etmek istiyorum' diyerek tespihi Ahmet Hoca'ya vermiş.”
Kehribar tespih insandaki stresi alıyor ve beyindeki bazı rahatsızlıklara iyi geliyor. Bu bilimsel olarak ispatlanmış. Zaten İbn-i Sina'nın Şifa ile ilgili tertiplerinde de tespihin sinir sistemi hastalıkları ve felç tedavisinde kullanıldığı dile getiriliyor.
AKSİYON