Özel evrakta sahtecilikten gözaltına alıp örgüt üyeliği ile suçladılar

Rize'de, 'özel evrakta sahtecilik' suçlamasıyla gözaltına alınan aralarında iş adamı, muhasebeci, öğretmen ve bankacılarında bulunduğu 15 kişiye emniyet ve savcılık sorguları sırasında örgüt üyeliği suçlamasının da yapıldığı öğrenildi.

Aramaların 'sahtecilik'ten yapıldığını ve polislerin de bu suçlamayla geldiğini beyan ettiklerini söyleyen avukat Hüseyin Yılmaz, dosyanın aynı soruşturma numaralı dosya olduğuna dikkat çekti. Buna rağmen müvekkillerine emniyet ve savcılık ifadeleri sırasında örgüt üyeliği suçlamasının da yöneltildiğini kaydeden Yılmaz, "Önce 'özel evrakta sahtecilik' denip, sonra işin içerisinde örgüt üyeliği suçlamasının yer alması usulen hukuka aykırı bir durum." dedi.

Şehrin en başarılı okullarını bünyesinde bulunduran Şahika Eğitim Kurumları'na yönelik 'özel evrakta sahtecilik' iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında aralarında ilin saygın iş adamlarından şirketin yönetim kurulu üyeleri, muhasebe çalışanları, öğretmen ve bankacılarının bulunduğu 15 kişi önceki gün gözaltına alınmıştı. İl Emniyet Müdürlüğü'ndeki ifadeleri tamamlanan 5 kişi dün Rize Adliyesi'nde sevk edilmişti. Cumhuriyet savcısına ifade veren 3'ü iş adamı, 1'i muhasebeci, 1'i de öğretmen olan şahıslardan 3'ü, yurt dışı yasağı şartı ile serbest bırakılmaları için mahkemeye sevk edilmiş, nöbetçi mahkemede H.K., G.U. ve M.G.'yi yurt dışı çıkış yasağı şartı ile serbest bırakmıştı. Savcı, ifade işlemleri tamamlanan diğer 2 kişinin gözaltı süresini ise cuma gününe kadar uzatmıştı.

Emniyetteki sorgulara tamamlan 5 kişi daha bu sabah adliyeye sevk edildi. Şahısların ifadelerini alan cumhuriyet savcısı, 5 kişinin gözaltı süresini yarına kadar uzattı. Kalan 5 kişinin de emniyetteki sorgularının tamamlandığı, gözaltındaki 12 kişinin yarın savcılığa sevk edileceği belirtildi.

Avukat Hüseyin Yılmaz, soruşturmayla ilgili yaptığı açıklamada, yapılanın bir algı operasyonu olduğunu belirtti. Ne emniyet ne de savcılık ifadelerinde müvekkillerine atfedilen somut hiçbir delilin olmadığını söyleyen Yılmaz, "Müvekkile bir evrak gösterilip veya somut olarak 'şu yapıldı, bu yapıldı' diye bir delil gösterip suçlama yok. Sadece 'Şuraya yardım yaptın mı, toplantılarına gittin mi? gibi hayali soruluyor. Birebir bizatihi 'şunu yapmışsın, bunu yapmışsın, şu olmuş, bu olmuş' şeklinde somut hiç bir delil yok." ifadelerini kullandı.

Müvekkillerinin hepsinin soyut suçlamalarla gözaltına alındığını anlatan Yılmaz, "Dosyada hem özel evrakta sahtecilik hem de örgüt üyeliği suçlaması var. Okulda aramalar yapılırken sahtecilikten işlem yapılmıştı. Dosya da zaten aynı soruşturma numaralı dosya. Savcılığa geldiğinde örgüt üyeliği suçlamasıyla gelmemişti. Dosya kapsamında 'özel evrakta sahtecilik suçlamasıyla geldik' demişlerdi polis memurları. Şimdi işin içerisinde farklı şeyler çıktı, örgüt üyeliği suçlaması da var. Oysa ki dosyada hangi suçlamalar varsa gelindiğinde o suçlamaların söylemesi lazımdı. Ama söylenmedi. Dosyadaki asıl suçlamanın niteliği değişti." dedi.

Bu nedenle yapılanların hepsinin hukuki açıdan sakınca teşkil ettiğinin altını çizen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: "Gözaltına almalarda hiç kimseye 'sen şununla suçlanıyorsun' denmemiş. Ordu'dan getirilen bir kişi var, 'tamam geldik ama 3 gündür ben neyse suçlandığımı bilmiyorum, bana söyleyin' diyor. İfade işlemleri başlarken zorladık da 'sizin suçlamanız örgüt üyeliği' dediler. O yönüyle gözaltıların tamamı hukuka aykırı. Hiç bir müvekkil gözaltına alınırken neyle suçlandığını bilmiyordu. Bunu tutunaklara da geçtik. Bu yönüyle de diğger yönleriyle de gözaltılar hukuka aykırı. Önce özel evrakta sahtecilik denip, sonra işin içerisinde örgüt üyeliği suçlamasının yer alması usulen hukuka aykırı bir durum." CİHAN
11 Şubat 2016 17:02
DİĞER HABERLER