Özgürlüğün Sessiz Çığlıkları: Utah State Üniversitesi’nde bir insan hakları destanı

Utah State Üniversitesi, insan hakları ihlallerinin gölgesinde büyüyen çocukların sesi olmak için anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. ‘Öteki Çocuklar’ belgeselinin gösterimi ve Sessiz Çığlıklar sergisi, Advocates of Silenced Turkey (AST) tarafından düzenlenerek, baskı altında yaşamak zorunda bırakılanların hikâyelerini gözler önüne serdi.

TR724'ten Aydoğan Vatandaş'ın haberine göre, Akademisyenler, aktivistler ve insan hakları savunucularının katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, Türkiye’de susturulan hayatların, sürgün edilen ailelerin ve hapishanelere mahkûm edilen insanların yaşadığı trajediler anlatıldı. Bu etkinlik, insan hakları mücadelesinin ne denli hayati olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Bir akademisyenin kayıp yılları

Utah State Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Soyer, etkinliğin koordinatörü olarak Türkiye’de akademik özgürlüğün nasıl yok edildiğini anlattı. O, yalnızca meslektaşı değil, aynı zamanda dostu olan Aziz’in sekiz yıldır demir parmaklıklar ardında geçen hayatını şu sözlerle aktardı: “Aziz, benden daha parlak bir akademisyendi. Ülkesine hizmet etmek için döndü ama başarıları ona özgürlük yerine hapishane getirdi. Eğer ben de dönmüş olsaydım, belki aynı karanlık hücrede olacaktım. Fakat susturulan yalnızca Aziz değil, tüm bir toplumdu. Akademisyenlerin, entelektüellerin susturulması, bir milletin geleceğinin karartılmasıdır.”



Sınırların ötesinde süregelen korku

Etkinlikte sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında devam eden insan hakları ihlalleri ele alındı. Utah State Üniversitesi Dünya Dilleri ve Kültürleri Bölüm Başkanı Dr. Crescencio López González, Latin Amerika’dan ABD’ye göç edenlerin yaşadığı zorlukları dile getirdi: “Bu insanlar şiddetten kaçarak geldiler ama burada da bitmeyen bir korkuyla yaşıyorlar. Sınır geçişlerinde gördükleri zulüm yetmezmiş gibi, her an sınır dışı edilme tehdidiyle yüzleşiyorlar. Onların hikâyelerini duyurmak, korkularını paylaşmak ve dayanışma göstermek hepimizin sorumluluğu.”

Cache Refugee and Immigrant Connection (CRIC) Halkla İlişkiler Direktörü Abbas Ehsani ise Afgan mülteci çocukların yaşadığı trajediyi şu sözlerle dile getirdi: “Onlar, kendilerine sunulan imkânlar için minnettar. Ancak asıl ihtiyaçları, yalnızca bir çatı değil; eğitim, sağlık, sosyal bağlar ve travmalarını iyileştirecek desteği görebilecekleri bir toplum. Onları anlamak, onları kabul etmek ve onlara yeni bir yaşam şansı sunmak zorundayız.”

Bir blenderın sessiz tanıklığı

Etkinlikte sergilenen nesneler, zulmün sessiz şahitleriydi. USU Emerita Folklorist ve Etnograf Randy Williams, bebek Cevdet’in hikâyesini anlattığında salonda derin bir sessizlik hâkim oldu.

“Cevdet’in ailesi, kaçmaya mecbur bırakıldığında botları su alarak batma tehlikesi geçirdi. Babası, küçük bedeni ıslanmasın diye onu havada taşıdı; annesi ise hayatta kalması için gereken tıbbi cihazları korumaya çalıştı—nefes almasını sağlayan nebülizörü ve yalnızca püre yiyebildiği için onun için hayati olan blenderı. Yolculuk, saatler süren yürüyüş ve zorlu bir dağ tırmanışıyla devam etti. Bugün burada gördüğümüz bu blender, yaşanan acıların sessiz bir tanığıdır.”

Tarih kayıt tutuyor: Hafsa Girdap’ın çağrısı

Advocates of Silenced Turkey sözcüsü Hafsa Girdap, etkinlikte yaptığı konuşmada, otoriter rejimlerin baskı politikalarının ne denli yıkıcı olduğunu vurguladı: “Bu belgesel ve sergi, birer tarih kaydıdır. Bugün burada anlatılanlar, yalnızca raporlara geçen veriler değil; gerçek insanların gerçek acılarıdır. Kürtler, Hizmet Hareketi mensupları, Aleviler ve daha niceleri… Zulme uğrayan her birey, insanlığın vicdanına emanet edilmiştir. Bu projeler, hem yerel hem de küresel çapta farkındalık yaratarak insan hakları ihlalleri karşısında sessiz kalmamamız gerektiğini bize hatırlatıyor.”

Özgürlüğün sesi olmak

Panelin sonunda verilen mesaj, tüm katılımcıları derinden etkiledi: “Zulüm görenler ülkelerini terk etmek zorunda bırakıldı. Tıpkı bizim doğduğumuz yeri seçmediğimiz gibi, onlar da bu kaderi seçmediler. Ancak biz bugün özgürüz ve özgür bir ülkede yaşamanın sorumluluğu, onların sesi olmaktan geçiyor. Sessiz kalırsak, haksızlığın sürmesine izin vermiş oluruz. Hikâyelerini duyurmak, adalet için mücadele etmek elimizde.”

Dayanışma ile güçlenen etkinlik

Bu anlamlı etkinlik, Utah State Üniversitesi’nin farklı akademik birimleri ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle gerçekleşti. Katkı sunan kurumlar arasında şunlar yer aldı:

- USU Department of Sociology, Anthropology, and Criminal Justice
- USU Mountain West Center for Regional Studies
- USU Center for Community Engagement
- USU Heravi Peace Institute
- United Nations Association of Utah
- Emerald Hills Institute
- Utah Humanities
- Cache Refugee and Immigrant Connection

Etkinlik sonunda katılımcılar, insan hakları mücadelesinin süreceğini ve bu tür girişimlerin devam etmesi gerektiğini vurguladı. Utah State Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bu organizasyon, dünya çapında farkındalık yaratmanın ve baskı altındaki insanların sesini duyurmanın en etkili yollarından biri olarak tarihe geçti.

06 Mart 2025 13:57
DİĞER HABERLER