Özkan çarpraz sorgusunda gerdi

Özkan çarpraz sorgusunda gerdi
'Birleştirilen Ergenekon' davasının tutuklu sanığı Tuncay Özkan'ın çapraz sorgusu, Özkan ve avukatının sorulara tepki göstermesi nedeniyle oldukça gergin geçti.
Tuncay Özkan, 20 Aralık tarihli Akşam Gazetesi'nde çıkan "Savcı, Haberal'ın yakınlarını feci işletmiş" başlıklı haberde, N.T isimli savcının kendisine gelip yardım isteyen Haberal'ın yakınlarını başından savmak için uyuşturucu kaçakçısı Escobar lakaplı Ramazan Yıldız'ın çete üyesini komiser yerine koyarak telefonla aradığını ve bu görüşmenin dinlemelere takıldığını belirterek, bu kişi Nihat Taşkın ise kendisine savcı Nihat Taşkın'ın soru sormamasını istedi. Bir uyuşturucu kaçakçısıyla telefonda görüştüğü haber olan savcının, sorularını diğer savcı Mehmet Ali Pekgüzel'e vermesini isteyen Özkan'ın başlayan çapraz sorgusu olaylı geçti. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, sanıklardan Mehmet Şener Eruygur, Hurşit Tolon ve Hasan Atilla Uğur'dan ele geçirilen 16 Aralık 2003 tarihli bir belgenin doğru olup olmadığının ortaya çıkması için bazı sorular soracağını söyledi. Savcı Pekgüzel, üzerinde Türk Silahlı Kuvvetler ve gizli ibaresi bulunan, Tuncay Özkan'ın katıldığı görüşmeye ilişkin çözümlerin, TSK'ya sorulduğunu belirterek, böyle bir kaydın bulunmadığına ilişkin cevap verildiğini ifade etti. Belgeye ilişkin hatırlatmaların ardından savcı Pekgüzel, Tuncay Özkan'a, 16 Aralık 2003 tarihinde nerede olduğunu hatırlayıp hatırlamadığını sordu. Bunun üzerine Özkan'ın avukatı Ahmet Çörtoğlu, "Nerede olduğunu hatırlamadığını söylese şüpheli diyecekler. Eğer hatırlıyorum dese '6 yıl sonrayı nasıl hatırlayabiliyorsun?' diyecekler. Böyle sorularla yargılama bitmez." diye tepki gösterdi. Avukatının tepkisinden sonra Özkan araya girerek savcı Pekgüzel'e, "Siz bu belgeye emin misiniz yoksa şüpheleriniz var mı?" diye sordu. Savcı Pekgüzel'in emin olduğunu söylemesi üzerine Özkan, o tarihte Rauf Denktaş'ın seçimleri için gittiği Kıbrıs'tan dönüş günü olduğunu, ancak İstanbul'da mı yoksa Ankara'da mı olduğunu hatırlamadığını söyledi. Savcı Pekgüzel'in "O tarihte aynı telefon numarasını mı kullanıyordunuz? Telefon markanız neydi?" şeklindeki sorusu üzerine Özkan, hep aynı numarayı kullandığını, telefon teknolojisini takip ettiği ve devamlı telefonunu değiştirdiği için hangi telefonu kullandığını hatırlamadığını kaydetti. Savcı Pekgüzel, "Recep Tayyip Erdoğan sizin için 'Şeytanın ta kendisisin. Derin devlet misin sen?' diye bir söz söyledi mi?" şeklinde soru yöneltti. Özkan, bu sorunun uçakta yaptıkları bir sohbete ilişkin konuşmada sorulduğunu, ancak bu sözlerin kendisine söylenmediğini ifade etti. Belediye başkanlığı döneminde Erdoğan'ın talebi üzerine ayda 2-3 kez görüştüklerini, hatta kendisinin Kanal D televizyonunda bulunan makamına da ziyarette bulunduğunu belirten Özkan, "Uçakta yaptığımız konuşmada malını, mülkünü sordum. Bu soruya cevap verdikten sonra Ülker'in kendisini zengin ettiğini söyledi. Uçaktan indikten sonra bunları yazıp yazmayacağımı sordu. Ben de yazacağımı söyledim. O bana sadece makam aracımın zırhlı olup olmadığını sordu. Ben de zırlı deyince 'Vay, demek zırhlı' dedi. Ben Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasından konuşmadım hiç. Ne diyeceksem yüzüne karşı söyledim." diye konuştu. Bu soruya sinirlenen Özkan, sözlerine, "Beni kanı bozuklara linç ettirmeyin. Bir mert çıksın alnıma sıksın. Kimse bana şeytan diyemez. Ya Mehmet Ali Bey, burada beni şizofren kedilere boğdurma." şeklinde devam etti. Çukurova Grubu'na hangi tarihte geçtiği şeklindeki soruya ise Özkan, "Aydın Doğan, bir açılış için Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya'ya gitti. Organizasyonu ben yaparken birden el çektirildim. Sonra bütün dengeler değişti. Mehmet Ali Yalçındağ bana mail attı Erdoğan'a karşı şahsen haber yapmakla suçladı beni. O sırada Ersin Pamuksüzer Show TV'ye çağırdı. Transfer ücreti olarak 5 milyon dolar teklif ettiler. Yurt dışında vereceklerini söylediler. Ben de '3 milyon dolar verin' dedim 'ama Türkiye'de verin ve vergisini de kuruşu kuruşuna ödeyin' dedim. 5 yerine 3 aldım. Bu şekilde de transfer oldum." ifadesini kullandı. Savcı Pekgüzel, Çukurova Grubu Medya Grup Başkanı olduğu sırada Akşam'ın Ankara Temsilcisi Nuray Başaran ile "Darbe" başlıklı manşet haberi konusundaki kavgayı da sordu. Özkan, o dönem yeğeni Botaş'ta yargılanan Aytaç Yalman'ın yapması gündeme gelen bir darbeyi manşet yaptıklarını ancak Nuray Başaran'ın bu manşeti Hüsamettin Özkan'a bildirdiğini belirterek, "Mehmet Emin Karamehmet, kendisine bu manşet haberin çıkarılması yolunda baskı yapıldığını söyledi. Manşeti çıkarılmasını istedi. Olayı Nuray'ın karıştırdığını duyunca aradım ve ne kadar yaramaz bir insan olduğunu söyledim. Haberi yapanı aradım, 'belgen var mı?' dedim. O sırada Aytaç Yalman beni arayarak 'Haberi yaparsanız dava açarım, doğru değil.' dedi. Muhabiri işten attım. Haber de yapılmadı. Ama manşeti başkalarına söylediği için Nuray Başaran'a da bağırdım, çağırdım. Gazetecilikte böyle bir şey yapılamaz." şeklinde konuştu. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, 17 Şubat'ta ifade verip Tuncay Özkan'ı Kanal D'nin arşivini çalmakla suçladığını belirtince Özkan "Siz de buna inandınız mı?" diyerek büyük tepki gösterdi. Özkan, söz konusu arşivin, televizyondan çekilmiş bir arşiv olduğunu, bir ajanstan 70 bin dolara Show yönetimi tarafından alındığını açıkladı. Sanık Özkan, Nuray Başaran'ın da kendisine yönelik iftirada bulunması nedeniyle yargılandığını söyledi. Savcı Pekgüzel'in, "Ali Müfit Gürtuna ile ilişki boyutunuz nedir?" sorusuna yanıt veren Özkan, Gürtuna'nın CHP İstanbul milletvekili adaylığıyla ilgili sadece makamında Deniz Baykal ve Önder Sav ile görüştüğünü belirterek, "Bu konular açığa çıktıysa demek ki Deniz Bey'in de Sav'ın da odaları dinleniyor." dedi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, sanık Tuncay Özkan'a, kendisinin bileceğini ifade ettiği bazı sorular da sordu. "En sevdiğiniz yemek taze fasulye mi?" sorusu üzerine Özkan, gazeteci Nuriye Akman ile yaptığı röportajda bunların hepsini söylediğini ve doğru olduğunu söyledi. "20 yıldır aynı şeyi mi giyersiniz?" şeklindeki soru üzerine Tuncay Özkan sinirli bir ifadeyle, "Yapmayın Mehmet Ali bey. Bana her şeyi sorun ama bunu sormayın. Çocukluğumda yamalı giydim ama 20 yıldır aynı şeyi giydiğim konusu tamamen yalandır." dedi. Savcı Pekgüzel de bunun üzerine, "Sadece sizin bileceğiniz tarzda özel bilgileriniz olduğu için soruyorum. Başka kimse bunları bilebilir mi?" dedi. Tuncay Özkan da bu konuları röportajı sırasında söylediğini tekrar etti. Savcı Pekgüzel'in, "Aydın Doğan size 'Oğlum' diye hitap eder miydi?" sorusuna karşılık Özkan yine sesini yükselterek, "Oğlum gibidir diye tanıştırırdı beni." diye konuştu. Savcı Pekgüzel, "Savunmanız sırasında Erdal Şenel'i emekli olduktan sonra tanıdığınızı söylediniz. Doğru mu?" diye sordu. Özkan'ın "Evet, doğru" cevabının üzerine Pekgüzel, Levent Ersöz'ün bu konu hakkında farklı beyanda bulunduğunu, bunun da kayıt çözümlerinde geçtiğini söyledi. Bunun üzerine Özkan'ın avukatı Ahmet Çörtoğlu, savcı Pekgüzel'in görüntü dediğini, oysa dosyada görüntülü ya da sesli bir kayıt olmadığını belirterek, "Savcı yalan söylemez. Ben sorguyu, salonu terk ediyorum." dedi. Bunun üzerine Tuncay Özkan da yanına giderek diğer avukatların yardımıyla Çörtoğlu'nu sakinleştirip yerine oturmasını sağladı. ÇAPRAZ SORGUYU ATMADIYSANIZ BU KISIM DA İLAVE EDİLECEK Tuncay Özkan'ın 'bana ait değil, deli saçması' olarak tanımladığı 16 Aralık 2003 tarihli belge ile ilgili savcı Pekgüzel soru sormaya devam etti. Başkan Şengün araya girerek, "Savcı bey nereye varmak istiyorsunuz? Kabul edilmeyen metni okumanın bir anlamı var mı? Virgülünü, noktasını kabul etmiyor. Varılmak istenen yer neresidir? Mahkemeyi aydınlatın" şeklinde uyarıda bulundu. Bunun üzerine Pekgüzel, aynı konuyla ilgili olarak birkaç kez daha soru yöneltti. Ardından Şengün aynı mahiyette uyarısını tekrarladı. Savcı Pekgüzel, 22 Eylül 2008 tarihinde Elif Yıldız isimli bir kişiyle görüştüğünü belirterek, "ADD'nin Kanal Biz ile ilgisi var mıdır?" diye sordu. Tuncay Özkan, cevap olarak, "ADD dediğiniz Digiturk'ün finans kuruluşudur. Atatürkçü Düşünce Derneği değildir. Digiturk'ün finans şirketidir." şeklinde konuştu. ÖZKAN: YALVARIYORUM ÇAPRAZ SORGUYU BİTİRELİM Bu arada Tuncay Özkan, yarın görülecek oturumdan sonra bu davaya ara verileceğini bildiği için aradan önce çapraz sorgusunun tamamlanmasını istedi. Mahkeme Başkanı'nın önce kararsız kalması karşısında Özkan, "Size yalvarıyorum. Bu gece bu çaprazı bitirelim. Burada yemeğimizi de yeriz." dedi. Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın'a çapraz sorgularının ne kadar süreceğini soran Mahkeme Başkanı Şengül, "Uzun sürecek." cevabını alınca saat 19.50'de duruşmayı yarın saat 09.30'a ertelediğini açıkladı. (CİHAN)
24 Aralık 2009 20:43
DİĞER HABERLER