Evet bu benim meselem, çünkü 241 insanın hayatı söz konusu...
Çünkü, o 241 insanın adı, ülkenin en büyük köprüsüne verildi.
Çünkü her gün o köprünün üzerinden geçerken bu soru aklıma takılıyor.
Eğer bu şehitlere saygımız, bir minnet borcumuz varsa...
15 Temmuz gününün bütün karanlık noktaları açığa çıkmalıdır.
“O gün” dizisi devam ediyor.
Önce çıkan kısmın özeti.
PAZAR GÜNÜ YAZDIĞIM BİNBAŞI ‘H.A.’ NE DEMİŞTİ
Pazar günü Hande Fırat’ın kitabından şu çok ilginç bilgiyi aktardım.
- H.A. adında esrarengiz bir binbaşı, 15 Temmuz’da MİT’e giderek o gece için bir darbe hazırlığı olduğunu haber vermiş.
- Yine kitaba göre, MİT Müsteşarı Hakan Fidan önce yardımcısını göndermiş, sonra bizzat kendisi de giderek Genelkurmay’a bu istihbaratı iletmiş.
Bunlar o geceyi yaşayanlardan ikisinin tarafı.
Yani MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın tarafı...
Buraya kadar tamam...
* * *
Ancak dün elime darbeleri araştıran TBMM Komisyonu tutanaklarından bir bölüm geçti.
Okuduğum şeyler kafamı çok karıştırdı.
Bugün tutanakların o bölümünü kamuoyuna açıklıyorum
TUTANAKTAKİ İKİ SORUYA VERİLEN İKİ ÇOK İLGİNÇ CEVAP
-CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ümit Dündar’a şunu soruyor:
“MİT, Genelkurmay Başkanı’na bir darbe istihbaratı değil, kendisine yapılacak bir suikast ihbarı getirmiş, aldığım bilgi bu. Bu konuda ne diyorsunuz?”
- Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ümit Dündar:
“Şimdi, iki kişi arasında geçen konuyu tam olarak bilmem mümkün değil. Ancak, belki şöyle bir yorum yapabilirim:
Eğer gelen bilgi -gelen bilginin ne olduğunu bilmiyorum, samimi olarak ifade ediyorum- ancak gelen bilgi herhangi bir darbeye yönelik olmuş olsaydı Sayın Genelkurmay Başkanımız tarafından daha farklı emirlerle de bunun destekleneceğini değerlendiriyorum. Bilmiyorum yeterli açıklama oldu mu.”
DARBE İSTİHBARATI JANDARMA KOMUTANINA DA İLETİLMEMİŞ
Olay burada bitmiyor...
CHP milletvekili aynı soruyu eski Jandarma Genel Komutanı’na da soruyor.
Yine zabıtlardan aynen aktarıyorum:
- Aytun Çıray: (İzmir)
“Jandarma Genel Komutanı olarak çok önemli bir görevdesiniz.
O gün saat 16.00’da Müsteşarın Genelkurmay Başkanı’na gelerek bu darbeyi haber verdiğine dair basında çıkan yazılar var.”
- Jandarma eski Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi:
“Ben de basında okudum Sayın Milletvekili.”
BÖYLE BİR İHBAR GELSEYDİ OLAYIN ŞEKLİ DEĞİŞİRDİ
- Aytun Çıray: (İzmir)
“Sayın Ümit Dündar’ı dinledik, Genelkurmay 2’nci Başkanımızı. Ona ben bir soru sordum, MİT Müsteşarı Sayın Genelkurmay Başkanı’na darbe istihbaratını getirdi mi?
‘Bize gelen bilgilere göre darbe istihbaratını değil, kendisine yapılacak bir suikast ihbarını getirdiği söylendi’ dediğinde dolaylı ve diplomatik bir dille bunu kabul etti ve şöyle söyledi: ‘Eğer Genelkurmay Başkanı’na böyle bir darbe ihbarı gelmiş olsaydı verdiği emirlerin şekli şemali değişirdi.’ diye.
Şimdi, size 16.00’da böyle bir istihbarat geldiyse size bildirilmiş olması gerekmez mi?”
BÖYLE BİR BİLGİ GELSEYDİ DÜĞÜNE GİDER MİYDİM
- Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi:
“Şimdi, tabii, son söylediğinize katılıyorum, yani şöyle katılıyorum: Bir defa eğer öyle bir darbe girişimi haberi aldıysa Genelkurmay otomatikman bütün kuvvet komutanlarını haberdar etmesi lazım, muhtemelen öyle bir şey değildi, bilemiyorum.
Ancak, bana 16.00’da ne davetiye geldi, Genelkurmay Karargâhı’ndan veya herhangi bir kurumdan bir bilgi gelmedi. Ben konuşmamda da ifade ettim –başlangıçta hatırlarsanız- olağanüstü bir durum yoktu, zaten olağanüstü bir durum olsa düğüne gitmem mümkün değil yani hani. Dolayısıyla, bilgim olmadı.”
O 6 SAAT 15 DAKİKADA NELER OLDU CEVAP ALABİLECEK MİYİZ
BU zabıtları okuyunca kafam iyice karıştı.
- Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en üst düzeyden iki komutanı, MİT Müsteşarı’nın getirdiği darbe istihbaratı hakkında en küçük bilgiye sahip değil.
- Yani saat 14.45’te MİT’e gelen, saat 16.30’da Genelkurmay’a iletilen, 18.00’de ise bizzat MİT Müsteşarı’nın gelerek verdiği hiçbir bilgi bu komutanlara iletilmemiş.
Ve ortada 241 şehit var...
Vatandaş olarak siz de merak etmiyor musunuz...
- O gün MİT Müsteşarı’nın Genelkurmay Başkanı’na ilettiği bilgi neydi?
- Bir darbe yapılacağı istihbaratı yoktuysa, Genelkurmay Başkanı neden durup dururken havadaki uçakların indirilmesi, hiçbir uçağın havalanmaması, birliklerin ve tankların dışarı çıkmaması emrini verdi?
- O emri verdikten sonra Hava Kuvvetleri Komutanı’nı arayıp neden ona bu durumu anlatma ihtiyacı hissetmedi?
- Bu bilgiler neden Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a iletilmedi?
- Saat 14.45 ile darbecilerin harekete geçtiği saat 21.00 arasında geçen sürede gerçekten neler oldu?
- Bu kanlı darbe neden önlenemedi? 241 insanımız neden hayatını kaybetti?
Sizce Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun artık Genelkurmay Başkanı’nı ve MİT Müsteşarı’nı çağırıp bu soruları sorması zamanı gelmedi mi?
KOMİSYONA DİLEKÇE
HANDE Fırat’ın kitabı, o geceyi cep telefonundaki mesajların saniyesine kadar veriyor. Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun bu kitabı didik didik edip, o gecenin saniyesi saniyesine bir kronolojisini çıkarmasını ve bu soruların cevabını öğrenmesini bekliyorum.
- Eğer açıklamaları kilit öneme sahip bu iki kişi gelmiyorsa, bizlerden bir şey saklandığı duygusuna kapılacağım.
- Komisyon çağırmıyorsa, bu komisyonun olayı ortaya çıkarmak değil, aksine örtmek için çalıştığı duygusuna kapılacağım.