Pakistan'da kaçırılan Mesut Kaçmaz: Bana itirafçı ol, 'darbeciler bizden' de teklifi yaptılar

MİT tarafından Pakistan'dan Türkiye'ye kaçırılan ve 10 ay sonra tahliye edilen Mesut ve Meral Kaçmaz yaşadıklarını anlattı: Pakistan istihbaratı bize, "sizin suçsuz olduğunuzu biliyoruz, ama Erdoğan çok baskı yapıyor" dedi.
Selahattin Sevi | KRONOS

Tarih 27 Eylül 2017. Pakistan’da yıllardır faaliyet gösteren PakTürk Okulları’nın halkla ilişkiler müdürü Mesut Kaçmaz’ın evi bir gece yarısı ağır silahlı adamlar tarafından basıldı. Kaçmaz, eşi ve iki çocuğu darp edilerek arabalara bindirildi ve tüm aile 17 gün bilmedikleri bir yerde alıkonuldu.

Oysa Kaçmaz ailesinin elinde 24 Kasım 2018’e kadar geçerli olmak üzere Lahor yüksek mahkemesinin verdiği sınır dışı edilemez kararı ve Birleşmiş Milletler Yüksek Mülteciler Komiserliği’nden alınan sığınma sertifikası vardı.

Kaçmaz ailesinin başına gelenler arkadaşları, öğrenciler ve veliler tarafından dünyaya duyurulduysa da Türkiye’ye kaçırılmalarına engel olunamadı ve Mesut Kaçmaz ve eşi Meral Kaçmaz Türkiye’ye getirildi.

‘KAFALARINI KOPARMAK LAZIM BUNLARIN’

Kaçırılma anından itibaren Kaçmaz ailesinin yaşadıkları tam bir kabustu. Meral Kaçmaz’ın, “Evimizi bastıklarında çocuklarıma giyinin bile diyemeden kapıya dayandılar. Küçük diye kızımı sürüklemeye başladılar. Öldürülme korkusunu hissettik hepimiz.” diye anlattığı o gece, aylarca sürecek zor günlerin ilk habercisiydi.

İstanbul’dan Ankara’ya götürülen Meral Kaçmaz o gece, konuldukları nezarethaneyi çocukları için temizlerken buldu kendini. Bir köşedeki kirli fırça ile lavaboyu kızlarının kullanabileceği hale getirmeye çalıştı… Namaz kılmak için çöp poşeti istedi ama vermediler. Başka bir köşedeki poşeti temizleyip seccade yaptılar. 11 gün çok ağır geçti sorguları. ‘Bağırdılar, çağırdılar… “Kafalarını koparmak lazım bunların” diye tehdit ettiler.’ Kaçmaz ailesini…

Meral Kaçmaz’a göre bir anda kendilerini Enemy of the State filminin kahramanları olarak buldukları gelişmeler sona erecek ve film orada kopacaktı.

Türkiye’ye kaçırıldıkları gün aileleri parçalanmıştı.Önce bir aile dostlarına ulaştılar, sonra da erkek kardeşi iki kızına sahip çıktı.

‘İŞKENCECİBAŞI’NDAN ‘İTİRAFÇI OL’ TEKLİFİ: ORDUDA DARBE HAZIRLIĞI YAPIYORLARDI DE

İstanbul’da kalan eşi Mesut Kaçmaz ise bir dönem Pakistan’da görev yapan ve Türk okullarından ayağı eksik olmayan ‘işkencecibaşı’ İlker Küçükhıdır’in elindeydi. Çünkü artık İstanbul İstihbarat Dairesi Şube Başkanı olarak görevini icra ediyordu. Sorular Mesut Kaçmaz’ın bilmediği yerdendi: “Bana üç isim gösterdiler, açık açık da, ‘Bunlar Kaynak Holding’de çalışıyorlar. Ben bunları tanıyorum, orduda darbe hazırlığı yapıyordu de, biz seni çıkaralım, eşini de serbest bırakalım. Sana para da verelim. İtirafçı ol.’ dediler.” Öğretmen Kaçmaz ise bu teklifi, “Bunların ellerinde bir şey yok” diye yorumladı. Zaten hiç tanımıyordu o kişileri…

Sonra ne mi oldu? MİT ile Pakistan istihbaratının sözüm ona ‘özel operasyonu’ ile özel uçak tahsis edilerek ve kaçırılarak Türkiye’ye getirilen Mesut Kaçmaz, Temmuz 2018’de tahliye edildi. Mahkeme tahliye gerekçesini, BM Keyfi Gözaltı Mücadele Grubu’nun 25 Mayıs 2018 tarihli acil tahliye, fiziki ve manevi hayat şartları için maddi-manevi tazminat ve dilerlerse, Türkiye dışında yaşama hakkı için pasaport öngören raporuna dayandırdı.

Ailecek başlarına çuval geçirilen, işkence ve kötü muamele gören Kaçmaz ailesi yaşadıkları o korku dolu günleri Kronos okuyucuları ile paylaştı.

-MİT tarafından kaçırıldınız, tutuklandınız ve yaklaşık 10 ay sonra tahliye oldunuz. Neydi size yöneltilen suçlama ve nasıl tahliye oldunuz?

Mesut Kaçmaz: Ben 3 Temmuz 2018’de tahliye oldum. Tahliye gerekçem ise Birleşmiş Milletler kararı ve bende Bylock bulunmayışı. Benimle alakalı 3-4 suçlama vardı. Birincisi Bank Asya’da hesap açma ve talimatla para yatırma. Bu suçlamanın delillerini zaten mahkemenin kendisi çürüttü, bana gerek kalmadı. Yani iddianamede talimatla para yatırma diyor fakat savcılığın sunmuş olduğu deliller hesabımda para olmasına rağmen “hesabında para yoktur-sıfırdır” şeklinde olunca bu durum başkanı da çok kızdırdı. Mahkeme başkanının da, “Sayın savcım böyle iddianame mi olur, hesabında zaten para varmış. Para varsa nasıl talimatla yatırmış oluyor?” şeklinde bir ifadesi oldu. İkincisi, “Kimse Yok mu”ya kendi adıma yatırılmış 100 TL’lik bağış, PakTürk okullarında çalışma meselesi ve Çatı Davası’nda 3 kişiyle görüşmem. 2008, 2009, 2010, 2011’e varan çok eski kayıtlar. İçeriklerine dair bir detay yok; sadece gün, tarih ve saat var onun dışında hiçbir şey yok. Kaldı ki o isimlerden biri rahmetli Cemal Uşşak Bey idi.

-Merhum Cemal Uşşak ile konuştuğunuz için mi suçlandınız?

- Evet ve bildiğim kadarıyla Erdoğan’ın da yakın arkadaşı, Bilal Erdoğan’ın amcam dediği ve çok sevdiği bir insandı. Çözüm sürecinde de kendisi Akil İnsanlar Heyeti’ndeydi. İktidarın saygı duyduğu, değer verdiği bir insanla benim görüşmem suç olmuş. Fakat dediğim gibi, içerik yok. Ne konuştuk bilmiyorum. Cemal Uşşak ağabey son üç yıldır kurbanını Pakistan’da kestirirdi benim vasıtamla. Bunlar zaten resmi banka kayıtlarında da görünüyor. Biz de kendisine videosuyla ses kaydıyla göndermiştik “kurbanınız kesilmiştir, Allah razı olsun” diye. Fatih Üniversitesinin eski rektörüyle görüşmem tespit edilmiş, bir de Ali Bayram ile. Fakat bunlarda da içerik yok. Onun da ötesinde yaptığımız, ettiğimiz şeyler biliniyordu. Erdoğan da biliyordu.

-Ama devran değişti, Türkiye ile görüşmeleriniz bile suç kapsamına alındı. Bu görüşmeler normal telefon görüşmeleri miydi yoksa suç olarak nitelendirilen Bylock üzerinden mi olduğu iddia edildi?

Mesut Kaçmaz: Hayır, bunlar normal geçmişe dönük telefon kayıtlarım. Dediğim gibi hiçbirinin içeriği yok. Bir de savcılık 27 Kasım 2015’te cep telefonumun dinlenmesine karar vermiş. 27 Kasım’dan sonrasının dinlenilmesi gerekiyordu bu karara göre fakat bu tarihten sonraki kayıtlarda bir şey bulamadıkları için geriye gitmişler. Sadece bir hanımefendi ile görüşmemde bana “hocam” demiş. Pakistan’da okuyan bir Türk öğrenci vardı, para gönderip alması sıkıntı oluyordu Türkiye’den. Hanımefendi de ismimi bulup telefonumu almış. Sonra, “Hocam ben buradan (Türkiye’den) size para yatırsam, siz orada elden verseniz olur mu?” dediği bir konuşmamız olmuş. Kısa bir görüşme zaten. Fakat bunun altında çok başka şeyler aranmış. “Hocam” kelimesi Pakistan imamlığına, yöneticiliğe bağlanmış. Yani ellerinde hiçbir şey yok fakat olmayan şeylerle delil üretmeye çalışmışlar. Bununla beraber zaten Bilirkişi “hiçbir suç unsuru bulunmamasına rağmen” diye başlayarak kendi düşüncelerini sıralamış. Bir de Pakistan’da Rumi Forum Derneği vardı, ben de gönüllü olarak bir süre orada bulundum. Barış, sevgi ve eğitim üzerine faaliyet gösteren bir kurum. Türkçenin ve Türk kültürünün gelişmesine katkı sağlamaya yönelik bir dernekti. Ben de bu bağlamda seminerler verdim, hala da internette duruyor. Suç dedikleri şeyler bunlar, bunların dışında da bir şey yok.

-Siz bunları mahkemede anlattınız mı?

-Evet. Zaten ilk duruşmamız çok sert geçti. Duruşmaya MİT’ten olduğunu düşündüğüm biri katıldı. En arka sırada duruyordu, ben ne anlatıp ne söyleyeceğim diye dinliyordu sanırım. Başkan beni konuşturmak istemedi. Çok tartışmalı geçti ilk duruşmamız.

‘YAPILAN İŞKENCEYİ BÜTÜN ÇIPLAKLIĞI İLE HAKİMLERİN YÜZÜNE SÖYLEDİM. HİÇBİRİ YÜZÜME BAKAMADI’

-Hangi tarihte oldu ilk duruşmanız? Ve size yapılanları anlattınız mı mahkemede?

Mesut Kaçmaz: 13 Şubat 2018’de. Ben o duruşmada kaçırılma olayını, nasıl işkence yaptıklarını, MİT tarafından eşim, ailem, kızlarım üzerinden nasıl tehdit edildiğimi bütün çıplaklığıyla hakimlerin yüzüne söyledim. Hepsi başını önüne eğdi, hiçbiri yüzüme bakamadı. Vatan Emniyet’te nasıl işkence ettiklerini, nasıl zorla evrak imzalattıklarını anlattım. Hâkim dinlemek istemedi, bu yüzden de tartışmalı geçti. Hatta özellikle mahkemenin SEGBİS’e kayıt edilmesini istedim. “Uçakla getirildim, işkence yapıldı, bu kadar masraf edildi niye SEGBİS’e kaydetmiyorsunuz?” dedim. Ancak kayıt talebim reddedildi. Havaalanı görüntülerini istedik, Vatan Emniyet görüntülerini istedik onlar da reddedildi.

03 Mart 2020 15:49
DİĞER HABERLER