Referandum vaatlerinden en azından birkaçını yerine getirmek lazım. Amma velâkin para yok! Parayı en kolay bulabilecekleri adres de belli: Milyonlarca çalışandan kesilen paraların toplandığı havuz.
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) şaibeli kararıyla da olsa referandum köprüsü geçildi. Şimdi acı hakikatlerle yüzleşmeye başlıyoruz. Tehir edilen acı reçete adreslere postalandı bile… Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı, sandıkların kaldırılmasını fırsat bildi ve muayene ücretlerine yüzde 20 ila yüzde 60 arasında zam yaptı. Yakında trafik cezalarından başlayarak bütün kamu alacaklarının tahsilâtına da hız verirler. “Referandumda bizi tek adamın idare etmesini istiyoruz” diyenler zam ve ceza yağmurundan memnundur herhalde!
Maişet derdine düşen çalışanların çilesi açıklanan ve dahi açıklanacak zamlarla bitmeyecek. Onlar için çile yeni başlıyor. Kıdem Tazminatı Fonu kurulacak! Senelerdir dillendirilen bu fon, sandıkta oy kaybetmemek için bugüne kadar tehir edilmişti. Tek adam rejiminin inşasına para lazım. Tahtlar, Saraylar, jumbo boy uçaklar, yatlar, katlar, filolar masraflı tabi. Esrarengiz paralar da suyunu kesti kesecek. Sendikaların cılız itirazlarına rağmen adım atmaktan başka çareleri yok.
İŞÇİNİN PARASI İLE BORÇ ÖDEYECEKLER
Kuracakları fon, Varlık Fonu namıyla meşhur Paralel Hazine gibi bütçe açıklarının kapatılmasında, borçların ödenmesinde kullanılacak. Kıdem Tazminatı Fonu, işçinin alın terine ipotek koymaktan farksız. Varlık Fonu’nun cilalı devri çabuk geçti. 600 milyon dolar borca mukabil Çaykur hisseleri Katar’a rehin verildi. Devamı gelecek. Hükümet ne diyordu? Güya dünyadaki büyük sermayedar, Varlık Fonu’na para koyacaktı. O gün ifade ettiğimiz gibi kimse döviz borcu 417 milyar doları bulan bir memleketin fonuna yatırım yapmaz. Yüksek maliyetle borç istenmesi halinde memnuniyetle verirler. Kayıp riski yok ki! Alacağı vadesinde ödenmediğinde fondaki şirketlerin hisselerine el koyacak. Şirketlerimiz kim için alındığı bile bilinmeyen borçlara mukabil üç kuruşa yabancıların eline geçecek.
MADEM FON ÇOK FAYDALIYDI, 15 SENEDİR NİYE KURULMADI?
Kıdem Tazminatı Fonu’nu da işçileri düşündükleri için tesis etmeyecekler. AKP madem işçinin âlî menfaatini gözetiyor, bu fon 15 senedir neredeydi? Kıdem tazminatı sadece paradan ibaret değil ki paranın nerede nemalandırıldığının ne ehemmiyeti var, diyelim. Kıdem tazminatlarının fona devri işten çıkarmaları kolaylaştıracak. Zira işveren hal-i hazırda tazminat yükü altına girmemek için toplu işten çıkarmalara cesaret edemiyor.
Fonda kıdem için esas alınacak gün sayısı 30 günden 10-15 güne düşürülecek. Bunu bile bile Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, işçinin lehine bir değişiklik yapacaklarını iddia ediyor. İstihdam üzerindeki yüklerin azaltılması isteniyorsa devletin alacağı payları aşağı çekmek ya da mevcut modeli ikmal etmek daha doğru bir yaklaşım olmaz mı? Hakkaniyetten uzak yeni yaklaşıma göre patronun mağduriyetini gidermek için işçinin cebindekini almanın mahsuru yok! Kaldı ki işverenin şahsi mesuliyetindeki tazminatın kamu kaynaklarından karşılanması da netamelidir. Patronların çalışanlarına olan kıdem borcu halkın sırtına yıkılmamalı.
FONDAKİ PARA KUŞA DÖNECEK
Fon kurulduğu andan itibaren çalışanlar adına tutulan rakamın son ücretle herhangi bir irtibatı kalmayacak. Dolayısıyla fondaki birikim mütemadiyen düşecek. Nitekim maaş zamları kıdem tazminatına aksetmeyecek. AKP Hükümeti, fonun kurulmasının niçin elzem hale geldiğini sıralarken ‘çalışanların yüzde 80’inin kıdem tazminatından faydalanamadığı’ gibi garip bir ifade kullanıyor ki evlere şenlik bir izahat bu! Çalışanların kanundan mütevellit haklarını muhafaza edemediğini itiraf eden hükümet suçunu da ikrar ediyor. Aynı mantıkla vergiler ödenmediğinde de vergiler mi kaldırılacak? Müeyyideler tavizsiz tatbik edildiğinde hangi işveren kanunu çiğnemeyi göze alabilir ki?
İLLE DE KURULACAKSA 30 GÜN ESAS ALINSIN
O halde mesele kıdem tazminatı fonu ile çözülemez. Kanunî külfetten kaçanların üzerine gitmek varken çalışanlara yükleniliyor. İlle de fon kurulacaksa kıdem tazminatı cari sistemdeki gibi 30 gün esasına göre tespit edilsin. Esasında mevcut sistemin aksaklıkları giderildiğinde münakaşa kendiliğinden bitmiş olacak. Mesela kıdem tazminatı ve işçilik alacaklarına devlet alacakları dâhil bütün alacaklara nazaran rüçhan hakkı tanınmalıdır. Uluslararası Çalışma Teşkilatı’nın (ILO) 173 Sayılı Sözleşmesi tam da aynı hususu teminat altına alıyor. Kıdem tazminatı başta olmak üzere işçi alacaklarını işverenin sui istimaline ve ödeme güçlüğüne karşı muhafaza altına alan bu sözleşme niçin onaylanmıyor? Alın size işçi lehine bir adım atma fırsatı.
ÇALIŞANLAR BU GASPI ASLA UNUTMAZ
Bahsettikleri düzenlemenin tutarsızlığı aşikâr. İşçiler adına kesilecek tazminatlar bir fonda toplanacak ve hükümet taze kaynağı kullanacak. Paranın zamanla kuşa dönmesi, milyonlarca kişinin çalışma teminatının elinden alınması referandum geride kaldığı için AKP’ye kısa vadede çok fazla maliyet getirmiyor. Bunun için raftan şimdi indirdiler.
Zannediyorlar ki kıdem tazminatının yağmalanması kısa müddette unutulacaktır. Yanılıyorlar. 16 Nisan referandumundan hiç ders almamışlar. Yüzde 51’lik evet cenahında yer alan çalışanlara Kıdem Tazminatı Fonu kurulması halinde tercihinin ne olacağı sual edildiğinde verecekleri cevap hiç de iktidarın hoşuna gidecek bir cevap olmaz. 1 Kasım 2015 seçimine nazaran oyları yüzde 10’dan fazla eriyen, İstanbul ve Ankara gibi kalelerini kaybetmiş bir iktidar, müteakip seçimde ciddi oy kaybettirme ihtimali olan kanun değişikliğini göze aldığına göre Hazine’nin hali hakikaten perişan demektir…
HAVUZ PROBLEMİNİ KİM ÇÖZECEK?
Hâsılı kaynaklar tükendi, borçlar yığıldı, referandum vaatlerinden en azından birkaçını yerine getirmek lazım. Amma velâkin para yok! Parayı en kolay bulabilecekleri adres de belli: Milyonlarca çalışandan kesilen paraların toplandığı havuz. Kamu İktisadi Teşekkülleri’nden (KİT) sonra çalışanların alın terini yağmalayacaklar. İşsizlik Fonu’ndan alınan ve yerine konulmayan 30 milyar lirayı tekrar hatırlatırım…
Havuz problemleri yüzünden başı dertten kurtulmayan Türkiye için yarından sonrası tufan…
Semih Ardıç / TR724.com