'Paralel' paranoyası sayesinde suçlulara gün doğdu!

'Paralel' paranoyası sayesinde suçlulara gün doğdu!
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrası ortaya atılan ‘paralel’ safsatası suçluların umudu oldu. Uyuşturucu, gasp ve hırsızlık gibi suçlardan yargılanan sanıklar da hâkim ve savcıları paralel iddiasıyla HSYK’ya şikâyet etti.

Hükümet tarafından 17-25 Aralık operasyonları sonrası ortaya atılan ‘Paralel’ paranoyası yargıya kadar uzandı.

Uyuşturucu, gasp ve hırsızlık suçlarından yargılanan sanıklar, hâkim ve savcıları ‘Paralel yapının elemanları’ diyerek Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) şikâyet etti. Cezaevlerinden kurula gönderilen dilekçelerde sanıklar, hâkim ve savcıların davaları organize ettiğini iddia etti. Yaklaşık 13 bin hâkim ve savcının görev yaptığı Türkiye’de yargı mensuplarıyla ilgili HSYK’da 18 bini aşkın şikâyet dilekçesi bulunuyor.

Bu dilekçelerden 8 bini ise isimsiz ve imzasız ihbarlardan oluşuyor. İsimsiz ve imzasız ihbarların çoğunluğunu ise adi suçlardan hüküm giymiş kişiler yapıyor.

SAHTE MİT’Çİ BİLE


Paralel safsatası, azılı suçlular tarafından suçüstünde bile kullanılır oldu. 15 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan firari T.D, sahte MİT kimliğiyle yakalanınca, kendisini almaya gelen polislere "Paralel yapıyı çok iyi biliyorum, size silahlı kanadını veririm" dedi. Sakarya’da 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulundukları iddiasıyla 26’sı çocuk, 2’si polis memuru 34 kişinin yargılandığı davaya da polis memurunun akıl almaz savunması damga vurdu.

‘İTİRAFÇI OLALIM’ TEKLİFİ


Davanın tutuklu tek sanığı polis memuru N.Ş, toplam 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılınca mahkemedeki son savunmasında, kız çocuğunun yaşını bilmediğini ve ‘cemaat olarak adlandırılan grup tarafından’ kendisine komplo yapıldığını iddia etti.

DHKP-C ve PKK terör örgütüne ilişkin davalarda mahkûm olan isimler de bir dönem Özel Yetkili Mahkeme olarak görev yapan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ni dilekçe yağmuruna tuttu. Paralel yapının kendilerini terör örgütlerinde taşeron olarak kullandığını yazan bazı hükümlüler, kararı veren hâkimlerin de paralel olduklarını savundu. Haklarında verilen cezaların bozulması halinde itirafçı olacaklarını söyledi.

GÜVEN: SUÇ ŞEBEKELERİNE 'ŞİKAYETÇİ OL' DENİLİYOR

Diyarbakır eski Emniyet Müdürü Recep Güven, polislerin tasfiye edilmesinin Emniyet Teşkilatı’na 1845 yılından beri böyle zarar vermediğini söyledi. Zaman Gazetesi'ne verdiği röportajda, polislerin geçmişte kahraman edenlerin şimdi ihanet ile suçladıklarını ifade eden Güven, "260 bin tayin yapıldı, 1.776 emniyet müdürü emekli edildi. Teşkilatın kurulduğu 1845 yılından beri böyle bir şey görülmedi. Organize suç şebekelerine ‘Bu polislerden şikayetçi ol, dava açalım’ teklifi götürülüyor. En azılı suç örgütünün liderine polisten kurtulmak için imkan verilse, bu kadarını yapamazdı" deyi konuştu.

Konuya ilişkin çarpıcı örnekler veren Güven şunları anlattı: “En azılı bir organize suç şebekesinin lideri, polisten kurtulmanın yolu olarak bu kadarını yapamazdı. Çok insandan duydum, ‘Bu insanlardan şikâyetçi ol dava açalım’ diye teklif yapıyorlar. Mesela ‘Bizden rüşvet aldığınıza dair sizden şikâyetçi olmamızı istediler’ diyenler oldu.

İşadamları var, daha önce gözaltına aldığınız insanlar var. Polisin organize suç şebekeleriyle, illegal işlerle uğraşan insanlarla, üstelik başka polislere karşı, işbirliği yaptığı bir süreç yaşanıyor.

Bu polislik değil. Bu devlet terbiyesiyle de bağdaşmaz. Bir organize suç örgütüne, ‘polisten kurtulmak için her şeyi yapabilirsiniz, ne yapardınız’ deyin bu kadarını yapamazlardı."

"HİÇBİR DELİL YOKKKEN TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİYLE SUÇLANIYORLAR"

Hidayet Karaca ve 62 polisle ilgili tahliye kararı verdiği için tutuklanan hakim Mustafa Başer'in avukatları duruma itiraz etti. Avukat Hacer Yılmaz, "Dosyada, müvekkilimizin verdiği yasa ve hukuka uygun karardan başka bir delil mevcut değildir" dedi.

Samanyolu Televizyonu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve tutuklu 62 polisle ilgili tahliye kararı verdiği için tutuklanan hakim Mustafa Başer’in avukatı Avukat Hacer Yılmaz, müvekkilinin “terör örgütü” üyeliği ile suçlandığını ancak bu konuda hiçbir delil bulunmadığına dikkat çekti. Bakırköy Adliyesi’nde gazetecilere açıklama yapan Avukat Yılmaz, Hakim Başer’in tutukluluğuna itiraz için yetkili olan Kartal Anadolu Adliyesi’ne dilekçelerini verdiklerini söyledi.

NE POLİS NE HAKİM ANLADI

Müvekkilininin "terör örgütü üyeliği" ile suçlandığını hatırlatan Yılmaz, şöyle konuştu: “Bu örgütün adı anılmıyor. Sadece Fethullah Gülen’e ait 4 dakika 40 saniyelik bir vaaz videosu var. Polisler tarafından çözümlenememiş. Çünkü bazı kelimeleri anlamamışlar. Mahkeme başkanı okurken zorlandı. 'Ben burayı anlamadım' dedi.

EMİR-KOMUTA ZİNCİRİ YOK

Hiçbir şekilde verilen kararlara ve sürece ilişkin, politik sürece ilişkin hiçbir işaret edici, müvekkilimizi ya da diğer tutuklu Metin Özçelik’i işaret edici, tahakküm altında bırakıcı, yönlendirici bir açıklama yok. Yargıtay içtihatlarına göre bir örgütün, hiyerarşik yapılanması gerekir. Emir komuta zinciri gerekir. Siyasal, ekonomik ve fiziki bağlantı gerekir. Müvekkilimle ilgili hiçbir fiziki takip, tape yok. Organik, ekonomik ve siyasal bir bağ yok. Sadece iktidarın işine gelmemiş bir hukuka uygun karar var. Ve Türkiye’nin hakimleri şu anda cezaevinde.”

‘ÖZGÜRLÜĞÜN KİTABINI YAZIYOR’

"Biz bugün, İstanbul’da hakimler var demek istiyoruz" diyen Yılmaz, "Müvekkilim hakim Başer’in şu anda iletişim, seyahat  ve kişisel özgürlüğü kısıtlanmış olabilir. Ama benim müvekkilim, onuruyla, hukuka uygun, bağımsız yargıç tavrıyla aslında tarih yazmaktadır. Ve özgürlüğün kitabını yazmaktadır" dedi.

BAKALIM USULE?UYACAKLAR?MI?

Umudunu yitirmediğini belirten Yılmaz, “Sadece müvekkilimizin adil yargılanma koşullarının sağlanmasını istiyoruz. Adil yargılanmaya inanan, adil yargılamanın olmadığında adaletli bir kararın da çıkacağına inanmayan, elbet hakimler vardır.

Onlarında baskı altında tutulma ve müvekkilim Mustafa Başer ve Metin Özçelik’in maruz kaldığı tutuklanma zorlaması, tehdidi altında kalma ve bunun somutlaşmasından korku ve endişe duyarak bu kararı vermeyebilirler” dedi.

Mustafa Başer’in hakim olduğu için davaya Yargıtay’ın bakması gerektiğini kaydeden Yılmaz, “Sürecin bu şekilde işlemesi gerekiyor. Bakalım bu sefer usule uyacaklar mı? Çünkü bugüne kadar uyulmadı. Kendisi asla ve asla verdiği karardan pişman değil” diye konuştu.

ZEKERİYA ÖZ:  HSYK YETKİLERİNİ AŞARAK HAKİMLERİ AÇIĞA ALMIŞTIR

Bolu eski Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve 62 polis hakkında tahliye kararı veren Mustafa Başer ve Metin Özçelik'i jet hızıyla açığa alan HSYK'nın ‘geç kaldığı için özür dilemesiyle’ ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Twitter hesabından HSYK'nın hakimlerin aldığı kararların tarafsız ve bağımsızlığa aykırı olduğuna dikkat çeken Öz şunları söyledi:

BOYUN EĞİYORLAR


“HSYK toplanmakta geç kaldı diyen Cumhurbaşkanı'na hukuk tarihinde hiç görülmemiş tarafsız, bağımsız konumunu unutarak özür dileyen HSYK çok şaşırttı. Hakimin tutuklanması Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ve HSYK'ya aykırıdır. Türkiye tazminata mahkûm edilecektir. Yargının bağımsızlığı Anayasa ve diğer uluslararası metinlerde çok açık güvence altına alınmıştır.

Bu herkes tarafından bilinmektedir. Asıl sorun bağımsızlığını bilen hakim ve savcıların güç karşısında bağımsızlıklarını yitirip güce boyun eğmeleridir. Hakimin kararları hakkında HSYK'nın hiçbir tasarufta bulunma yetkisi yoktur. HSYK yetkilerini aşarak hakimleri açığa almıştır. Bir mahkemenin kararında usule ve yasaya aykırılık varsa bunun düzeltilmeye yeri silsile halinde itiraz, temyiz veya yazılı emir yoludur.

HSYK'nın yargılama yetkisi kapsamındaki hiçbir karara müdahale hakkı-yetkisi yoktur. Aksine davranış yargılama yetkisine müdahale etmektir. HSYK müfettişinin de yargıya ilişkin yetkinin kullanılması konusuda hiçbir şekilde değerlendirme ve müdahale yetkisi yoktur.”

SAMİ SELÇUK: HSYK 2. DAİRE BAŞKANI O MAKAMDAN ÇEKİLMELİ


Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk, polisler ve Hidayet Karaca hakkında tahliye kararı veren ve yaptıkları reddi hakim taleplerini kabul eden hakimlerin tutuklanmasını haber sitesi Grihat'a değerlendirdi. Yaşananları anlamakta zorluk çektiğini söyleyen Selçuk, “Yargıç hukuki bir karar verdiği zaman dünyanın hiçbir yerinde tutuklanamaz.

Bir insanı nasıl tutuklarsanız, salıverme yetkiniz de var" dedi. Selçuk, hakimlere ilişkin kararı görüşmek için HSYK’nın yapacağı toplantı öncesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Kurulun toplantı yapmak için geç kaldığı” yönündeki açıklamalarının ardından, HSYK 2.Daire Başkanı'nın özür dilemesine ilişkin ise şöyle konuştu: "HSYK’nın özrünü üzücü olarak buluyorum. Devlet başkanının yaptığı bir açıklamadan sonra, özür dilenmesi gerçekten üzücü bir durum. Bu özrü diledikten sonra o kişinin makamda bulunmaması çekilmesi gerekir.”

PERİNÇEK'İ SEVİNDİREN TUTUKLAMA

Hakim Metin Özçelik’in tutuklanması Vatan Partisi yayın organlarında sevinçle karşılandı. Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi, hakim Özçelik’in Ergenekon Terör Örgütü hükümlüsü Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve parti üyeleri Ferit İlsever, Serhan Bolluk ile Adnan Akfırat’ı tutuklayan isim olduğuna dikkat çekerek “Cemaatın nöbetçi hakimi” şeklinde alaycı bir dil kullandı.

19 POLİS İÇİN AYM'YE BAŞVURU

22 Temmuz'da düzenlenen operasyonda gözaltına alınıp tutuklanan polislerden 19'na uygulanmayan tahliye kararı sebebiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruldu.

GÜVENLERİ KALMADI

Avukat Sıddık Filiz, aralarında Yurt Atayün, Ömer Köse, Ertan Erçıktı ve Gafur Ataç’ın da bulunduğu 19 isim için ayrıca 250 bin TL’lik manevi tazminat talebinde bulundu. Filiz, sadece 19 polis adına başvuru yapılmasının nedenini şöyle anlattı: "Çünkü diğer şüpheliler AYM'ye olan inançlarını kaybetti. 1 senedir AYM dosyamız hakkında karar vermedi. CHP’nin Sulh Ceza Mahkemeleri’nin iptaline yönelik müracatını değerlendirmedi. 1.5 ay önce uzun tutukluluk gerekçesiyle müracaat yaptık karar çıkmadı."

BUGÜN GAZETESİ

05 Mayıs 2015 07:58
DİĞER HABERLER