Türkiye, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin birinci yılında parlamenter sisteme dönüşün mümkün olup olmadığını konuşuyor. "Mümkün" diyen hukukçular, bunun için anayasa değişikliği gerektiğine işaret ediyor.
Türkiye'de, 24 Haziran seçimleri sonrası parlamenter sistem sona erdi, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi getirildi. Yeni sistemle partili Cumhurbaşkanlığı da yürürlüğe girdi.
Sistemin birinci yılında parlamenter sisteme dönüşün mümkün olup olmadığı tartışma konusu. "Mümkün" diyen hukukçular, bunun için anayasa değişikliği gerektiğine işaret ediyor.
Parlamenter sistemi dönüş tartışmaları özellikle 31 Mart yerel seçiminin ardından AKP içinde de yaşanmaya başlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tartışmalara cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini "milletin istediği" açıklamasıyla yanıt verdi.
DW Türkçe'de yer alan Hilal Köylü'nün haberine göre ancak muhalefet, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini "tek adam rejimi" olarak tanımlayarak parlamenter sisteme dönüşte ısrar ediyor.
İktidar partisi AKP’de ise daha çok sistemin "aksayan" yönlerini tamire yönelik bir eğilim söz konusu.
Peki parlamenter sisteme dönüş hukuken mümkün mü? Bunun için neler yapılması gerekiyor?
Türkiye’de parlamenter sistemden, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine anayasa değişikliği ile geçildi. Parlamenter sisteme geri dönüş için de bir anayasa değişikliği gerekiyor. Bunun için de ya siyasi partilerin ya da meclisin harekete geçmesi ön koşul. Yani sistem değişikliği için ilk olarak anayasa değişikliğinin gündeme getirilmesi şart.
Anayasa hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu, "100 yıllık parlamenter sistemden, cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmişse, geri dönüş de mümkündür" açıklamasını yapıyor.
Yeni sistemde 600 sandalyeli olan meclise anayasa değişikliği yönünde bir teklifi iktidar partisi de, muhalefet partileri de sunabiliyor. Ancak muhalefetin mecliste temsil edilen partileri; CHP, İyi Parti ve HDP’nin şu anda birbirlerinden bağımsız olarak teklif sunması mümkün değil.
Çünkü teklifin en az 200 vekilin imzasını taşıması gerekiyor. Mecliste birinci parti olan AKP’nin 291 sandalyesi olduğu için böyle bir teklifi meclis gündemine taşıma gücü bulunuyor.
Anayasa değişikliğinin meclisten geçmesi için ise 360 vekilin onayına ihtiyaç var. AKP’nin kendi başına ya da "Cumhur İttifakı"nı kurduğu MHP ile anayasa değişikliğini meclisten geçirmesi zor. Çünkü MHP’nin meclisteki 49 sandalyesi eklendiğinde dahi AKP ile MHP’nin toplam sandalye sayısı 340’da kalıyor. Bu nedenle iki partinin meclisteki bir anayasa değişikliğini muhalefetin oyunu almadan tek başına kabul ettirmeleri mümkün değil.
Cumhurbaşkanı meclisten 360 oyla geçen bir anayasa değişikliğini doğrudan onaylayıp, yürürlüğe sokamıyor. Bu durumda cumhurbaşkanı değişikliği referanduma götürmek zorunda.
Mevcut anayasa, cumhurbaşkanına meclisten en az 400 oyla geçmiş bir değişikliği doğrudan onaylama ya da referanduma götürme yetkisi veriyor. Yani bu noktada cumhurbaşkanının anayasa değişikliğini referanduma götürüp götürmemesi tamamen kendi isteğine bağlı.
Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu, "Erdoğan, anayasa değişikliği konusunda öncü olmalı, bu yönde bir düşüncesi olduğunu söylemeli ama hiç bu yönde konuşmuyor. Anayasa değişikliğine belli ki sıcak bakmıyor" yorumunu yapıyor.
Mevcut anayasa gereğince meclisin bir anayasa değişikliğini kendi kendine gündeme getirmesi de söz konusu. Meclis Başkanlığı iktidar partisinin ve muhalefet partilerinin anayasa değişikliği istediği konusunda ikna olursa bir değişiklik teklifini gündeme getirebiliyor.
Anayasa hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu, "Meclis bir değişiklik teklifi hazırlayıp, gündeme getirebilir ama çok açık ki, sadece iktidar partisinden işaret bekliyor. Oysa muhalefet değişiklik tekliflerine açık" derken, Ömer Faruk Eminağaoğlu da "İktidar kendisi harekete geçmiyorsa, meclis harekete geçebilir. Güçlü ve bağımsız bir meclisten beklenen budur. Meclis harekete geçmiyorsa, iktidarın meclis üstündeki baskısı da sorgulanmalıdır" açıklamasını yapıyor.
16 Haziran 2017’de referandumda onaylanan anayasa değişikliği sonrasında 24 Haziran 2018’de yapılan genel seçimle Türkiye, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine resmen geçmişti.
Cumhurbaşkanı hem devletin hem de hükümetin başı olmuştu. Parlamenter sistemde Bakanlar Kurulu’nun elinde bulunan yürütme yetkilerinin tümü cumhurbaşkanına aktarılmıştı.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, kurulan yeni hükümetin meclisten güvenoyu alma zorunluluğu da kalktı. Cumhurbaşkanı bakanları atıyor ve görevden alabiliyor. Yeni sistemde, bakanların yer aldığı yapıya, cumhurbaşkanlığı kabinesi dendi. Yeni sistemde çok sayıda kurum, bakanlıklardan alınarak cumhurbaşkanlığına bağlandı. Cumhurbaşkanlığı içinde bir dizi yeni politika kurulu ve ofis kuruldu.
Prof. İbrahim Kaboğlu, yeni sistemde meclisin yürütmeyi denetleme yollarının da kaldırıldığını söylüyor. Yasama yetkisi TBMM'de olmasına karşın cumhurbaşkanının yasama yetkisi varmış gibi her alanda kararname çıkardığını söyleyen Kaboğlu, aslında meclisin yasama yetkisinin de elinden alındığını belirtiyor. Kaboğlu, "Sistemin bir yılda tıkanmasının başlıca nedeni budur" diyor.