Türkiye'de tutuklanan ABD'li pastör Brunson'un sağlık durumu ve ABD-Türkiye ilişkilerine dair önemli haberler var
Hürriyet Gazetesi'nden Cansu Çamlıbel'in haberine göre Türkiye'de tutuklu papaz Andrew Brunson'un sağlık durumuyla ilgili önemli gelişmeler var ve ABD kongresi bu söylentilerle çalkalanıyor.
Hürriyet'te yer alan haber şöyle:
(...)
Kongre’de saatli bomba gibi Türkiye aleyhine işleyen başka bir takvim daha var. Amerikan Kongresi, Aralık 2016’dan beri İzmir’de F... davasından tutuklu bulunan 50 yaşındaki Amerikalı Pastör Andrew Brunson’ınsağlığının kötüye gittiği haberiyle çalkalanıyor.
Brunson ilk kez savcısıyla görüştü
ABD Dışişleri Sözcüsü Heather Nauert geçenlerde Pastör Brunson’ın en son 6 Şubat’ta avukatıyla ve Türkiye’deki konsolosluk yetkilileriyle görüştürüldüğünü açıkladı. 6 Şubat görüşmesinin Nauert tarafından kamuoyuna açıklanmayan boyutu ise şuydu; Brunson 16 aydır ilk kez davanın savcısıyla bir araya gelmişti. Brunson ve avukatı savcıyla görüştüler ancak dava dosyasına da iddianameye de erişimleri mümkün olmadı. Brunson’ın hakkındaki terör örgütü üyeliği suçlamasının neye dayandığını yine öğrenemedi. Bu görüşmenin tüm detayları Brunson’ın avukatları tarafından hızla Amerikalı kongre üyelerine ve senatörlere aktarıldı.
Edindiğim bilgiye göre Brunson’ın Türk savcıyla yaptığı görüşmenin tutanakları Amerikan devleti içinde çekişmeye neden olmuş durumda. Brunson ile görüşmelere genelde Ankara’daki Amerikan büyükelçiliğinden bir yetkili katılıyor. Dolayısıyla ABD Dışişleri’nde tutanakların İngilizce tercümesi var. Ancak Kongre’nin Ankara ile yapılan görüşmeleri sabote etmesinden korkan Dışişleri’ndeki Türkiye masası tutanakları kongre üyelerinden saklıyormuş.
Pastör Brunson’ın hapiste 20 küsur kilo kaybettiği ve sağlık sorunları yaşadığı zaten uzun süredir kongre üyelerinin gündeminde. Ancak ortalığı ayağa kaldıran avukatları 6 Şubat tarihli son görüşmenin Brunson’ın büyük bir depresyonda olduğunu ve neredeyse ölümü beklediğini ortaya koyduğunu iddia ediyor. Brunson’ın avukatları bu kampanyayı Hukuk ve Adalet için Amerikan Merkezi (American Center for Law and Justice) isimli muhafazakar görüşleriyle tanınan hayır kuruluşu üzerinden yürütüyor.
ACLJ’in resmi web sayfasına 20 gün önce konulan metne göre Brunson o son görüşmenin ardından avukatı aracılığıyla ‘Umudum kırıldı. Benim için dua edin’ mesajı göndermiş. Yine aynı metin Pastör Brunson’ın suçlamalardan bihaber biçimde 7 yıl hapiste tutulabileceğini iddia ediyor. Bunun Türk savcıdan alınan bir bilgi olup olmadığı ise belirsiz.
Kampanyayı yürüten Sekulow Trump’ın kişisel avukatı
Brunson’ın avukatları tarafından Amerikan kamuoyuna pompalanan bu bilgileri teyit edebilecek durumda değiliz. Ancak gerçek olan şu ki bugüne kadar 434 bin kişinin imzaladığı ‘Brunson’ı serbest bırakın’ kampanyası Amerikan siyasetçilerine kuvvetli biçimde nüfuz etmiş durumda. Amerikalı din adamı için Kongre’de oluşan ‘bir an önce kurtarmalıyız’ havası bir yana Brunson’ın en güçlü iki avukatı zaten Beyaz Saray’da.
Bugüne kadar hep evanjelist kilise mensubu Başkan Yardımcısı Mike Pence’in ABD’nin Brunson davasını öncelikli gündem haline getirmesi üzerindeki etkisini konuştuk. Türkiye’de bilinmeyen kritik detay ise şu; Brunson’la ilgili farkındalık kampanyasının vitrindeki yüzü ACLJ’ın baş avukatı Jay Sekulow aynı zamanda Başkan Trump’ın kişisel avukatı. Trump, Sekulow’a kendi siyasi kaderini belirleme potansiyeli taşıyan Mueller soruşturmasını teslim edecek kadar güveniyor. Brunson konusundaki bilgileri bizzat Başkan Trump’a taşıyan isim Sekulow’un ta kendisi.
Amerikan kongresinde dosyayı takip edenler her görüştükleri Türk’e ‘Eğer Pastör Brunson Türkiye’de hapiste ölürse bu ABD’de deprem etkisi yaratır’ uyarısı yapıyor. Brunson’ın sağlığına ilişkin tablonun Sekulow tarafından benzer bir çerçevede Trump’a aktarıldığını kestirmek zor değil. Hal böyle iken Amerikan tarafında Türkiye-ABD ilişkilerini düzeltme derdinde olan Dışişleri’ndeki Türkiye masasının Brunson meselesini siyasetin alanından kurtarma çabası yel değirmenlerine karşı savaş gibi gözüküyor. Amerikan kurumları içindeki çekişme nereye evrilirse evrilsin ‘Ya Pastör ölürse’ korkusunun önümüzdeki müzakere sürecine dramatik bir biçimde yansıtılacağına şüphe yok.