Patronlar krizi fırsata çevirdi... İşçi kıyımı başladI

Erdoğan’ın ‘ekonomik savaş’ çağrısına Antepli patronlar destek verdi, işçi kıyımı başladı.
Yaşanan ekonomik sıkıntılar henüz 2001 ve 2009’da olduğu gibi yüz binlerce işçinin toplu halde işten atıldığı bir aşamada olmasa da, ülkenin hemen her yerinde işten atma haberleri daha sık duyulur oldu. Bu haberlerin en çok duyulduğu illerden biri de Antep. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, bakanlar, AKP ve MHP sözcüleri ve patron örgütlerinin temsilcileri, “Onların doları varsa bizim Allah’ımız var!”, “Ülkemizin büyümesini hazmedemeyen dış güçlerin saldırısı”, “Hepimiz aynı gemideyiz”, “ADB’ye ve dolar lobisine karşı ekonomik savaş başlatıyoruz” gibi söylemler eşliğinde, tüm ülkeye dış güçlere karşı seferberlik çağrısı yaparken, Antepli patronlar bu seferberliğe toplu işten atmalarla katılmış durumda. İşçiler asıl kıyımın bayramdan sonra yaşanacağını söylüyor. Yani, söylemde ‘dış güçlere’ diye başlatılan ‘savaşta’, kurşunlar işçileri hedef alıyor.

İŞÇİ KIYIMINDA ŞİRECİ BAŞI ÇEKİYOR
Sadece Şireci, Gürteks, Sanko, Merinos, Meltem Tekstil gibi, Antep’teki en büyük fabrikalardan olan 5-6 fabrikada son on günde işten atılan işçilerin sayısı bini aşıyor. 10 ila 50-60 arasında değişen sayılarda işçinin atıldığı çok sayıda fabrikayı da hesaba katınca işten atılan işçi sayısının çok daha yüksek olduğunu söylemek lazım.

İşten atmalarda başı çeken fabrika Şireci Tekstil. Birkaç gün önce görüştüğümüz Şireci işçileri 200’den fala işçinin ‘gönüllü çıkış’ adı altında, tazminatlarının yarısı ödenerek işten çıkarıldığını anlattı. Aradan iki gün geçmeden aynı işçiler bize telefonla ulaşarak toplu işten atmaların devam ettiğini, dün ve bugün toplam 470 kişinin daha işten atılacağını haber verdi. Atılan işçilerin tazminatlarının ise ödenmediği, bir ay sonrasına gün verildiği bilgisini veren işçiler, işten atılanların hakları olan 500 liralık bayram ikramiyelerinin de gasbedildiğini söyledi.

Geçtiğimiz günlerde bazı bölümleri kapatarak 200’e yakın işçiyi işten atan Gürteks, tam sayıyı bilmemekle birlikte işçilerin en az 100 kişinin atıldığını söylediği Sanko, yine 200 civarında işçinin atıldığı Zeki Mensucat gibi büyük fabrikalarda da işten atmaların önümüzdeki günlerde de devam edeceği söyleniyor.

‘BU İŞ PAPAZ İŞİ DEĞİL’
İşten atmalarla ilgili görüştüğümüz işçilerin çoğunluğu son yıllarda Başpınar’da yaşanmış direniş ve grevlerde öne çıkmış, mücadeleci, sınıfın gündemini ve siyaseti yakından takip eden işçiler. Bu yüzden görüşleri işçilerin genel eğilimlerini yansıtmıyor olsa da, anlattıkları, fabrikalarda işçilerin genel kitlesi içinde kriz tartışmalarının nasıl yürüdüğüne ilişkin önemli ipuçları içeriyor.

25 yıllık halı dokuma işçisi İbrahim “Bu iş papaz işi değil kardeşim” diye giriyor söze: “Yargımıza, hukukumuza kimse müdahale edemezmiş! Ne hukuku? Alman gazeteciyi bir gecede bırakmadılar mı? Amerika ülkeye ayar veriyor belli ki. Tayyip Erdoğan’ın dikbaşlılığı, Amerika’ya kafa tutması bizi uyutmak için. Üç gün sonra anlaşırlar. Ama bu krizin faturası yine bize çıkar. Çıkıyor da zaten…”

‘BU ÇILGIN PROJELER, BU SARAYLAR ÇOK MU GEREKLİ?’
3 binden fazla işçinin çalıştığı bir fabrikada çalışan tekstil işçisi Cuma ise, Erdoğan’ın ‘aynı gemideyiz’ diyerek halka yaptığı fedakarlık çağrısına tepkili: “Günlük masrafı trilyonları bulan saraylarda yaşayanlarla, üç beş yılda servetini üçe beşe katlayan, dolar milyarderi olan patronlarla biz aynı gemide miyiz? Biz batmışız zaten. Onlar bu krizin zararını da bize yıkmanın derdinde.” Cuma, krize karşı alınması gereken önlemler konusunda da şunları söylüyor: “Madem krizdeyiz, dış borçlarımızı ödeyemiyoruz, fedakarlığa saraylardan başlasınlar, milyar dolarları olan patronlardan başlasınlar. Bu çılgın projeleri falan iptal etsinler, çok mu gerekli?”

‘ASIL KIYIM BAYRAMDAN SONRA’
Ağırlıklı tekstil ve gıda iş kolu olmak üzere, sadece Organize Sanayi Bölgelerinde 150 bine yakın işçinin çalıştığı Antep’te, krizin etkilerini izleyebilmek için son bir kaç günde 15 ayrı fabrikadan işçilerle görüştük.  Görüştüğümüz işçilerin çoğunun verdiği bilgiler, asıl işçi kıyımın bayram tatilinden sonra yaşanacağı yönünde. Hem işten atmaların olduğu işyerlerinde hem de henüz işten atmanın yaşanmadığı pek çok işyerinde ücretsiz izin uygulamalarının da arttığı söyleniyor. 65 civarında işçinin işten atıldığı Festival Halı’da çalışan bir işçi, 100’e yakın işçinin dönüşümlü olarak ücretsiz izne gönderildiğini söylüyor. İplik bölümünden 100’den fazla işçinin işten atıldığı Merinos’ta dokuma bölümünde henüz işten atma olmasa da, Merinos’tan bir işçi, bayramdan sonra işten atılmaların beklendiğini ve bu yüzden işçilerin tedirgin olduğunu ifade ediyor. Pek çok halı dokuma fabrikasında da durum çok farklı değil. Normalde pazar günleri sürekli fazla mesai yapılan fabrikalarda özellikle son bir aydır pazar mesaisi yapılmıyor. Bayramlarda genellikle zorunlu mesai yapılan, en fazla 2 ya da 3 gün izin verilen OSB’de, önümüzdeki Kurban Bayramı için neredeyse bütün fabrikalar 9- 10 gün tatil olacağı duyuruldu.

‘ERDOĞAN VE PATRONLAR AYNI SÖYLEMİ KULLANIYOR’
25 yıllık tekstil işçisi Halil, işçiler arasındaki tartışmayı anlatıyor. “Adama (işçi arkadaşına) ülkeyi bu dış güçlere muhtaç hale getiren bunlar değil mi diyorum. Ülkenin zenginliklerini, fabrikalarını dış güçlere satan, her şeyi dışarıdan alıp, kendi köylüsünü işçisini ortada bırakan bunlar değil mi diye soruyorum, anlamıyor” diyor ve öfkeli bir şekilde devam ediyor: “Patronların bir taraftan krizi bahane edip işçi çıkarırken, diğer taraftan İŞKUR’dan kursiyer adı altında bedavaya çalıştırdığı işçi aldığını, bu işçilerinin maaşını İŞKUR’un bizim işsizlik fonumuzdan ödediğini anlatınca patronlara küfür ediyor ama aynı işçi ‘Tayyip’e laf söyleme, o dünyaya kafa tutuyor’ diyor. Yav arkadaş, patrona bu imkanı tanıyan bu hükümet değil mi? Gel de laf anlat!”

‘BİZİM PATRON DA AYNI GEMİDEYİZ DİYOR’
3500 işçinin çalıştığı Gülsan’dan genç bir işçi, 30 yıldır bu işyerinde çalışan bir işçiyle yaptığı tartışmayı anlatıyor. Birkaç ay öncesine kadar sürekli Erdoğan’ı öven ve AKP’ye oy veren bu işçinin iktidarı “Su faturam 150 liraya çıkmış, son üç yılda ev kiram iki katına çıkmış. 30 yıldır çalıştığım işyerinin patronu servetini yüze katlamış, ben hala yarı aç yarı tok yaşıyorum. Patronsa çıkmış hâlâ biz bir aileyiz diyor” şeklinde eleştirdiğini anlatan genç işçi, Erdoğan’ın ‘aynı gemideyiz’ söylemiyle patronların söyleminin aynı olduğunu ve bunun da artık işçiler tarafından fark edilmeye başlandığını dile getirdi.

‘DEVLETİNİ SEVEN PATRON’
Gülsan patronunun geçen ramazan ayında işçilere toplu verilen bir iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, “Benim servetim torunlarımın torunlarının torunlarına bile çok rahat yeter. Benim karnım doydu. Ben artık bundan sonra devletim ve milletim için çalışıyorum” dediğini aktaran Gülsan işçisi, bunu diyen patronun bir yandan da İŞKUR’dan kursiyer adı altında, devletin sırtından sürekli bedava işçi çalıştırdığını ifade etti.

‘KURSİYER İŞÇİ’ SÖMÜRÜSÜ
Kursiyer işçi uygulaması, patronların en çok yararlandığı teşvik biçimlerinden biri. Başpınar OSB’de en büyük fabrikalar başta olmak üzere binlerce işçi İŞKUR üzerinden kursiyer olarak çalıştırılıyor. Kursiyer dendiğine bakmayın, bu işçiler yıllardır yaptıkları ve bildikleri işi yapan usta işçiler olmasına rağmen, İŞKUR bu işçileri ‘kursiyer’ adı altında fabrikalara göndererek, 6 ay boyunca ücretini, büyük oranda İşsizlik Fonu’ndan olmak üzere, İŞKUR ödüyor.

Bu kapsamdaki işçiler bir işyerinde toplam işçi sayısının yüzde 10’una ulaşabiliyor. Üstelik işveren işe aldığı bu ‘kursiyer’ işçilerin yarısını altı ayın sonunda çalıştırmama hakkına da sahip.  ‘Kursiyer’ olarak çalışan işçilerin sigorta primleri de yatırılmıyor. Sadece işle ilgili sağlık sorunları yaşandığında sağlık hizmetinden yararlanabiliyor. Yani çalıştıkları süre emeklilik için doldurmaları gereken prim gün sayısına da yansımıyor.

Devlet tarafından teşvik adı altında, maliyeti işçilerden yapılan kesintilerden oluşan İşsizlik Fonundan sağlanmak kaydıyla, işçilerin deyimiyle ‘işçinin parasıyla patrona bedava köle’ uygulamasından, şu an kriz gerekçesiyle işçi atan işyerleri de hala yararlanmaya devam ediyor.  Şireci, Gürteks, Sanko, Merinos gibi işyerleri de dahil çoğu işyeri, bir taraftan kriz var diye yüzlerce işçiyi kapı önüne koyarken, bir taraftan da İŞKUR üzerinden ‘kursiyer’ işçi almaya devam ediyor. Yani, normal işçiyi işten atıp, maaşını İŞKUR’un ödediği bedava işçi alıp çalıştırıyorlar. Sözde istihdamı teşvik için patronlara sunulan bu olanak, gerçekte işçileri işten atıp bedava işçi çalıştırmaya teşvik olarak işliyor.
18 Ağustos 2018 17:15
DİĞER HABERLER