Eski başbakan Ahmet Davutoğlu ile onu görevinden eden Pelikan çetesi arasındaki savaş, yeni parti hazırlıkları ile kızıştı. AKP'yi eleştirmeye başlayan Davutoğlu'na cevap Pelikan çetesinin önemli figürü Hilal Kaplan'dan geldi.
Eski başbakan Ahmet Davutoğlu Yavuz Oğhan'ın Rus Sputnik'e ait RS FM'den kovulmasına yol açan yayında Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik üstü kapalı ifadelerde bulunmuştu.
Görevden alınmasına dair "Pelikan çetesi" olarak adlandırılan AKP içindeki kanadı suçlamıştı.
Davutoğlu, "Pelikan bildirisinin arkasındakileri, kimlerden talimat aldıklarını biliyorum." demişti.
HİLAL KAPLAN'DAN CEVAP GELDİ
Çetenin ağır topu Hilal Kaplan’dan ise cevap niteliğinde ağır suçlamaların yer aldığı bir yazı geldi.
Kaplan, “Ahmet Davutoğlu, 2009'da dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başdanışman olarak atanmadan önce akademi dışında adını bilen pek yoktu” derken "Benim Başbakanım Davutoğlu" başlıklı yazısı için “Çünkü birikimine güveniyordum, ilimle iştigal edenlerin siyasi hırslarının daha az olacağını zannediyordum, akıl dışı maceralara girmeyeceğini sanıyordum.” dedi.
Davutoğlu’nu ihanetle suçlayan Kaplan, “Devlet içinde paralel devlet, parti içinde paralel parti kurmaya kalktı. Tüm hataları ve ihanetleri bu köşenin gövdesine sığmaz ama örnekler vermek isterim.” ifadesini kullanırken Davutoğlu’nun 17/25 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonunda ismi geçen dört rüşvetçi bakanı Yüce Divan’a yollama girişimine tepki gösterdi.
Kaplan, “Meclis'te yapılan oylama sırasında partisini yalnız ve 'başsız' bırakıp İngiltere'ye gitti. Bu, Erdoğan'a, 'bir mücadelen varsa kendin yürüt, beni karıştırma' mesajıydı.” görüşünü dile getirdi.
Kaplan üstü kapalı olarak Davutoğlu’nun cemaati yok etme operasyonlarını zayıflattığını belirtirken Davutoğlu'nun başbakanlıktan istifa ettiği dönem için “görevden alma” ifadesini kullandı, sözü çözüm sürecine getirerek şöyle yazdı:
“Bundan kısa bir süre önce, Nisan 2016'da, 'çözüm süreci yeniden başlayabilir' minvalindeki sözlerini ve Erdoğan tarafından gelen tepkileri hatırlarsınız... Bu meselede de aralarında derin bir görüş ayrılığı olduğunu, bir sene önce, Cumhurbaşkanı'nın Mart 2015'te, Davutoğlu ekibinin Öcalan'la görüşmek üzere bir İzleme Komitesi kurulması fikrini eleştirdiği şu sözlerinden anlamıştık: ‘Ben gazetelerde okuyorum. Böyle bir şeyden doğrusu benim bir haberim yok. Şunu da çok açık net söyleyeyim. Bu olaya da ben olumlu bakmıyorum.’
Aynı Davutoğlu, Avrupa Birliği'nin 'vize muafiyeti' karşılığı önkoşul olarak dayattığı, yasalarımızdaki terör suçları çerçevesinin yumuşatılmasına da göz kırpmıştı ki, Erdoğan medya üzerinden çok sert müdahale etmişti: ‘Terör tanımını değiştir demek, terörle mücadeleden vazgeç demektir. Bu da terörün yanında yer almaktır... Neymiş terör konusundaki tavrımızı yumuşatmalıymışız. Yahu bana bak, siz ne zamandan beri Türkiye'yi idare etmeye başladınız? Kim size bu yetkiyi verdi?’"
15 TEMMUZ'U GÖREVDE OLMAYAN DAVUTOĞLU'NA YIKMAYA KALKTI
Yazısının sonunda 15 Temmuz 2016 darbe girişimi gecesine de gönderme yapan Kaplan, “Sayın Davutoğlu, tevafuğa bakın ki siz Başbakanlıktan alındıktan 1,5 ay sonra bu ülkede darbe oldu. Biz 251 şehit verirken siz güvenli evde saklandığınızı kendiniz ifade etmiştiniz. Keşke orada kalsaydınız…” diye yazdı.
Davutoğlu o dönem yaptığı açıklamada saat 22:00 sıralarında kendisine olağanüstülük haberlerinin intikal ettiğini ve daha sonra koruma müdürüne bilgilerin ulaşmasının ardından güvenli bir eve gittiklerini söylemişti.
Davutoğlu, gittikleri evin sahibini tanımadıklarını ancak kendisinin "Gideceğimiz ev kiminse sorun, ben kimseye risk atfetmek istemem." dediğini aktarmıştı.