Paralel yapı safsatası adı altında yapılan operasyonda göz altına alınıp serbest bırakılan Sedat Laçiner, Ergenekon ve Perinçek hakkında çarpıcı bir makale kaleme aldı.
Profesör Dr. Sedat Laçiner gözaltında bulunduğu müddet zarfında 'Ergenekon ve Balyoz'u içeride gördüm' diyerek yaşadığı sürecin hukuksuzluğunun bir kez daha altını çizdi.
Konuyla ilgili 'Ergenekon'un Dönüşü mü?' başlıklı yazısında bir çok detay verdi.
"İçinden geçtiğimiz dönemi anlamak istiyorsanız Haberdar’dan Volkan Koç’un ‘Doğu Perinçek’ röportajını mutlaka okumalısınız. Çünkü, son genel seçimde sadece yüzde 0,2 oy almış olsa da Perinçek’in görüşleri ve adamları adeta iktidarda. Zaten bu röportajda Perinçek bunu açık açık itiraf ediyor…
Gözaltına alındığım zaman susturulmak istendiğimi, ancak bu işte Perinçek zihniyetinin özel bir rolü olduğunu, içeride Balyoz’u gördüğümü geçen hafta söylemiştim. Sağ olsun Perinçek o sözlerime de yanıt vermiş, her iddiamı adeta doğrulamış.
Perinçek diyor ki, “polis ve yargı içinde Fethullah Gülen ve ekibi” temizlendi.
Peki, onların yerine kim geldi?
Perinçek’e göre onların yerine AK Partili veya Erdoğan’ın adamları gelmedi.
Perinçek diyor ki, “Orada Tayyip Erdoğan’ın adamları falan yok. AKP’nin (poliste ve yargıda) öyle bir ekibi yok”.
Bu durumda sormak gerekiyor, eğer eski ekip tasfiye edildiyse, onların yerlerine AK Parti ekipleri gelmediyse kim geldi?
Perinçek’e göre poliste ve yargıda yeni ekip tam da Perinçek gibi düşünen kişiler… Perinçek yeni ekibi öve öve bitiremiyor. AK Parti’nin sahiplendiği ve kolladığı Yargıda Birlik Platformu’nu Perinçek’in de sahiplenmesi ise bir başka detay. Perinçek, “Yargıda Birlik Platformu, yargıçların son derece güvenilir bir platformudur” diyor…
Herkes biliyor ki yargıda ve poliste CHP’nin veya MHP’nin ekipleri hâkim değil. Liberal, sosyal demokrat ve diğer ılımlı insanlar sindirilmiş durumdalar. İsterse en uç noktada bir solcu olsun, ağzını açan ‘paralel’ yaftasını yiyor. Bırakın ağzını açmasını, mevcut ekibe destek vermemesi halinde bile ‘hain’ damgası vuruluyor, hatta hâkim dahi olsa içeri bile atılabiliyor.
PERİNÇEK İKTİDARDA
Perinçek’in ağzı kulaklarında; yargıdaki ve polisteki değişime bayıldığı belli. “Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı evlatları görevde” diyor.
Sözlerinden anlıyorsunuz ki genel başkanı olduğu Vatan Partisi iktidarda olsa polis ve yargıda mevcut atamaları yapamazdı.
Perinçek, bugün iktidarda olmaktan bile öte bir gücün zevkini tadıyor…
Yani diyor ki “ben iktidardayım, siz bakmayın makamlarda kimin göründüğüne.”
Ben de tam da bunu diyordum işte. Perinçek iktidarda…
Geçici hesaplar için yapılan ‘zehirli’ ittifak işbaşında… Ergenekon anlayışının ilk girişimi bitti, Ergenekon 2.0 başladı… Operasyon başarıyla devam ettiriliyor.
Sedat Laçiner bu nedenle hedefte…
Yarın yaşanacaklar, insanların stadyumlarda toplanması olacak, Güneydoğu’nun tamamen ateş topuna dönmesi, burada yaşanan çatışmalar üzerinden Ankara’nın düşürülmesi olacak. Direnen herkes kendisini hapiste bulacak, belki de fazlası olacak...
Ankara’da ve İstanbul’da hukuk rejimini savunan herkes susturulurken Kürt Sorunu’nda gidilen intihar gibi yol Türkiye’ye diz çöktürmenin, ona istenilen şeklin verilmesinin yolu olacak.
Bu süreçte Erdoğan ve AK Parti sadece kullanılacak bir araç olarak görülüyor. Yoksa bu mantığa göre ona da sıra gelecek…
HÜKÜMET, NEDEN PERİNÇEK’TEN KORKUYOR?
Doğu Perinçek’te özgüven tavan yapmış durumda…
Diyor ki “Hükümet bizden korkuyor”.
Perinçek, “(AK Parti) Şimdi bizden korkuyor. Üzerimize gelen onun altında kalır. Duvarları yıkan bir hareketiz biz. Halk için de siyasal alanda da Vatan Partisi'ne bulaşan belasını bulur. Bakın Fethullah Gülen'e” diyor.
Perinçek’in Erdoğan’a ve AK Parti’ye demek istediği şu, “bugün Gülen Cemaati’ne, Can Dündar’a, Erdem Gül’e, Gültekin Avcı’ya, Sedat Laçiner’e yaptıklarımıza iyi bakın. Yarın sizin başınıza gelecekler işte bunlardır.”
“Üzerimize gelen onun altında kalır” diyen Perinçek’in aldığı oy sadece yüzde 0,2. Yani halkın yüzde birlik desteğini bile alamıyor.
Bu durumda % 49 oy almış AK Parti’yi nasıl tehdit edebiliyor?
Sebebi gayet açık, devletin kilit noktalarında Erdoğan’ın değil, Perinçek’in ekipleri var da ondan.
Bugün Erdoğan ve arkadaşlarının başına bir hal gelecek olsa kilit noktalarda onlara arka çıkacak hiç kimse yok!
Yani en ufak bir sallantıda film bitebilir. Bunu en iyi Perinçek biliyor. Duruma vakıf olan AK Partililer ise ‘hain ilan edilirim' korkusu ile gerçekleri dile getiremiyorlar…
Ne yazık ki AK Parti, Perinçek’e elini verdi, kolunu kaptırdı. Ne demek istediğim kısa süre içinde daha da net anlaşılacak, ama o zaman çok ama çok geç olmuş olacak…
HEDEFTE ILIMLI SOL VAR
Perinçek zihniyetinin AK Parti’yi, dolayısıyla merkez sağ seçmeni, amaç için kaldıraç gibi kullandığı ortada... Aynı şekilde MHP kitlesi de Perinçek’in kolay manipüle edebildiği bir kitle. Öyle ki geçmişte Kürtçülük yapan, Abdullah Öcalan’a verdiği çiçekli fotoğraflar hala hafızalarda olan Perinçek’in partisi bugün ırkçılığı andıracak kadar aşırı milliyetçi bir terör ve Kürt politikasını benimsemiş durumda. Perinçek’in Güneydoğu’da ‘topyekün savaş’ politikası karşısında MHP kilitleniyor ve ilave bir cümle dahi kuramıyor. İşte, bu tabloda geriye ılımlı sol ve liberal aydınlar kalıyor.
Özellikle CHP’nin kilitlenmesi, iktidara alternatif olamaması bu yaklaşımın bence en önemli hedefi. Can Dündar ve Erdem Gül’ün zindanlarda çürütülmesinin nedeni de bu. Çünkü Can Dündar, sol’da özgürlükçü yani liberal duruşu temsil ediyor. O’nun Cumhuriyet gazetesinin başına gelmesi aşırı uçları çok rahatsız etti. Dündar, daha ilk günden itibaren çeşitli yaftalamalarla karşılaştı ve Genel Yayın Yönetmenliği koltuğundan indirilmeye çalışıldı. Ne var ki Dündar dişli çıktı. Meşru yollardan indiremeyince bu kez polisi ve yargıyı devreye soktular ve sözde MİT tırlarının fotoğraflarını gazetesinde yayımladı diye hapse attılar.
İronik olan, o fotoğrafları Perinçek’in Aydınlık gazetesi çok daha önce basmıştı, ancak onların başına hiçbir şey gelmemişti. Aynı işi Can Dündar yapınca kendisini hapiste buldu.
Dündar ve Gül’ün tutukluluğu sol’a ve liberal aydınlara açık bir gözdağıdır. AK Parti’yi ve MHP’yi yukarıda özetlediğimiz şekilde yönlendiren ve istediği konularda hareketsiz bırakan bu anlayış, Gülen cemaatine sempatisi olanları zaten yargı üzerinden susturmuştu. Şimdi asıl engel ılımlı sol ve liberaller. İşte, Dündar ve Gül’ün içeri alınması bu kitleyi korkutmakta ve sindirmekte çok kritik bir rol oynuyor…
“OPERASYONLARI BİZ YAPIYORUZ” İTİRAFI
Dedim ya, Perinçek ne dediysem hepsini tek tek kabul etmiş…
Muhabir soruyor, “Vatan Partisi'ne bulaşan belasını bulur, diyorsunuz. Cemaate yapılan operasyonlarda, tamamen Erdoğan'ı destekliyor musunuz?”
Perinçek’in yanıtı çok net:
“Hayır, ben öyle bir şey demiyorum. O (Erdoğan) bizi destekliyor. Çünkü bu işi başlatan biziz... Aynı şekilde PKK'ya karşı yürütülen mücadele de bize ait.”
Yine muhabir soruyor, “Gülen cemaatinin kökünün kazılması için Erdoğan’ı desteklerim, dediniz” ve Perinçek cevap veriyor:
“Ne desteği, bunu yapan biziz.”
Perinçek, açık açık diyor ki “Gülen operasyonlarını yapan Erdoğan değil biziz”. Daha ne desin?
Demek ki neymiş, Hükümet’in sahiplendiği iki büyük operasyon da aslında Perinçek Operasyonuymuş. Sözde örgüte üye diyerek binlerce esnafı, işadamını, öğretmeni, avukatı, gazeteciyi vs. evlerinden toplayan, onları spor salonlarında kafeslerde tutan operasyonun asıl sahibi Perinçek’miş, AK Parti buna sadece destek veriyormuş.
KÜRT SORUNU DA PERİNÇEK’E EMANET
Aynı şekilde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde aylardır süren ve bence hiçbir sonuç vermeyecek olan, tam aksine terörü daha da azdıracak olan topyekûn savaş operasyonlarının sahibi de Perinçek’miş.
Kendisine tamamen katılıyorum. Bizim geçmişte Ergenekon dediğimiz, özünde Perinçek zihniyeti olan hareket Kürt Sorunu’nda başarılı oldu, terör stratejisini tamamen tek başına belirlemeye başladı. Güneydoğu’daki insan hakları ihlallerini yargılayamayan hükümet o davaların sanıklarının düşüncelerini uygulama noktasına getirildi. Ne yazık ki bugün başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere tüm devlet erki başaramayacağı hedeflere saldırtılıyor. Sadece öldürmek üzerine kurulu sözde strateji ülkeyi bölünmenin ve hatta iç savaşın eşiğine getiriyor.
Ve Perinçek bunların hepsini itiraf ediyor. Kendisine teşekkür ediyorum…
Bana gelince… Sayın Perinçek’ten rica ediyorum, aleyhimdeki komploları kuranlara, hakkımda iftira atanlara, yaftalayanlara bir zahmet telefon açsın… Bir daha içeri almasınlar… Ne zaman çağırırsa, kendisiyle uzun uzun sohbet etmeye hazırım (!)
PERİNÇEK YALNIZ MI?
Bazıları soruyor, ‘Perinçek bu kadar güçlü mü?’.
Bazıları da diyor ki ‘Perinçek’in arkasında kim var?
MİT’in önemli isimlerinden Mehmet Eymür’e göre Perinçek ABD istihbaratının Türkiye’deki en önemli isimlerinden biridir.
Bilemiyorum. Komplo teorilerini hiç sevmem. Ancak şunu biliyorum ki istihbarat dünyası matruşkalar gibidir. Sol görünenler Amerikancı çıkabilir. Tam tersi de geçerlidir. Ancak şurası kesin, böylesine büyük bir operasyonun arkasında sadece bir kişi olamaz. Bahsettiğim operasyon Türkiye’ye en az 100 yıllık şekil verme operasyonudur.
Dediğim gibi, Kürt sorunu ve terörle mücadelede bir çıkmaza sokulan Türkiye dışarıda da kuşatılıyor. İçeride ise rejimi koruyabilecek sağ, sol, milliyetçi ve İslamcı tüm akımlar etkisiz hale getiriliyor."
Prof. Dr. Sedat LAÇİNER: Toplumsal ve Siyasal Araştırmalar Kurumu (TARK) Başkanı ve Haberdar yazarı. Lisans (Ankara Üniversitesi SBF), Yüksek Lisans (University of Sheffield), Doktora (King’s College London, University of London)
Haberdar