PKK'nın kaçırdığı polisin eşi: Gece sabahlara kadar ağlıyorum, eşimi arıyorum

PKK'nın kaçırdığı polisin eşi: Gece sabahlara kadar ağlıyorum, eşimi arıyorum
PKK tarafından kaçırılan asker ve polis aileleri, HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir'i TBMM'de ziyaret etti. Görüşmede polis ve asker aileleri yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi.

Diyarbakır-Bingöl Karayolu'nu kesen bölücü terör örgütü PKK üyelerinin kaçırdığı polis memuru Sedat Yabalak'ın eşi Burcu Yabalak, "Ben sadece şurada İdris ve Osman Bey'e şunu söylemek istiyorum. Sizin evladınız 2 saniye fazla değil bizimle aynı konumda olsa ne yapardınız." diye sordu. 4 aydır 3 çocuğuyla yaşam mücadelesi verdiğini kaydeden Yabalak, "Tek başıma kadınım, Erzurum'dan tek başıma buraya geldim, kimse beni yıldıramaz. Eşimi arıyorum. Gündüz çocuklarıma sahte gülüşler yaparak gece sabahlara kadar ağlıyorum, sabahlara kadar. Ben bu gözyaşlarımın hesabını Allah'a verdim. O verecek onların cezasını." diye konuştu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili İdris Baluken ve HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, HDP Grup Salonu'nda PKK tarafından kaçırılan asker ve polis aileleriyle görüştü. Çatışmalı sürecin yeniden başlaması nedeniyle Türkiye'de alıkonulanlarla ilgili yeni bir sorunla karşı karşıya olunduğunu kaydeden İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, "PKK tarafından değişik tarihlerde alıkonulan asker ve polis aileleriyle birlikteyiz. 24 Temmuz 2015 günü Diyarbakır-Bingöl karayolunda Polis Memuru Vedat Kaya alıkonuldu. 28 Temmuz 2015 Diyarbakır- Bingöl karayolunda Polis Memuru Sedat Yabalak alıkonuldu. 13 Ağustos 2015 günü Diyarbakır-Lice karayolunda er Sedat Sorgun alıkonuldu. 18 Eylül 2015 günü Dersim-Erzincan karayolunda Astsubay Semih Özbey alıkonuldu. 2 ekim 2015 günü Dersim-Pülümür karayolunda erler Müslüm Altuntaş ve Adil Kavak alıkonuldu." dedi. Bu sorunun sadece ailelerin ve insan hakları örgütlerinin ilgilendiği bir konu olmadığını vurgulayan Türkdoğan, toplumun tamamının özellikle de siyasal iktidarın ve siyasal partilerin ve Parlamento'nun ilgilenmesi gereken bir konu olduğunu dile getirdi.

2013 yılının başında süreç başladığında PKK'nın alıkoyduğu 8 devlet görevlisini serbest bırakmak suretiyle sürecin başlamasıyla iyi niyet adımı attığını kaydeden Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal da "Bu adımdan sonra süreç 2,5 yıl süren çatışmasızlık dönemi olarak hepimizin hoşnutlukla karşıladığı bir dönem olmuştu. Bir şekilde 22 Temmuz sonrası tekrar çatışmalı sürece girildi. Ne kadar süreceğini bilmiyoruz ama tekrar PKK'nın nasıl 2013 yılı başında iyi niyet adımı olarak elindekileri bırakarak süreci yeniden başlattı ise aynı şekilde şu an aileleriyle birlikte buraya geldiğimiz güvenlik görevlilerini serbest bırakmak suretiyle sürecin 28 Şubat 2015 Dolmabahçe'de bir şekilde deklare edilen sürecin yeniden sağlıklı bir şekilde başlamasına vesile olabilir." şeklinde konuştu.

Semih Özbey'in babası Gürsel Özbey ise şunları söyledi: "70 gündür yaşayan bir ölü derseniz ben buradayım. Ne yemesini, ne içmesini ne kalkmasını biliyorum. Ben açık ve net şunu söylüyorum. Çocuklarımızı bir an önce bize kavuşturmak için Allah rızası için kimin elinden ne geliyorsa yapsın, yapmaya devam etsin. Çünkü artık dayanacak gücümüz kalmadı."

Müslüm Altıntaş'ın annesi Songül Altıntaş da "Kürt Türk'e bakmak istiyorlarsa ben Kürt'üm, eşim Türk. Kürt kim Türk kim. Kürt Türk aynıyız kardeşiz. Niye bunu yapıyorlar bizlere ve çocuklarımıza niye bunları yaşatıyorlar? Kürt-Türk ayrılır mı asla ayrılmaz bir bütündür. Bunu bir halletsinler. Devletimizden PKK'dan bunu istiyorum önce bunu halletsinler çocuklarımıza eziyet ederek bu iş çözülmez ki. Çocuk kaçırmayla şehit etme ile bu iş çözülmez. Bir şeyler yapsınlar, bu çocuklarımızı bıraksınlar artık. Artık konuşamıyorum nefesimiz daralıyor." şeklinde konuştu.

Diyarbakır-Lice'de kaçırılan polis memuru Sedat Yabalak'ın eşi Burcu Yabalak şunları söyledi: "Eşim benim ve çocuklarımın yanında alıkonuldu. O arkadaşlarla birebir konuştum ben benim gibi eli ayağı olan insanlardı. Bizim gibi insanlardı. Şunu anladım ben bazı insanlarla konuşarak anlaşabiliyoruz ben de eşimi götürenlerle konuştum yalvardım fakat yalvarmam işe yaramadı ayaklarına da kapandım işe yaramadı. Ben sadece şurada İdris ve Osman Bey'e şunu söylemek istiyorum. Sizin evladınız 2 saniye fazla değil bizimle aynı konumda olsa ne yapardınız? Bizim içinde geçerli. Tüm dünya için söylüyorum. Benim 3 çocuğum var ben Kürt değilim. Türk'üm dadaşım ve dadaş kızıyım. Ama Türk komşularım var Urfa'da yaşıyorum. Çok Da iyi insanlar, hiçbir şey söyleyemem ben ayrımcılık da yapmam kesinlikle. İnsan olmak çok önemli. Herkese sesleniyorum; benim eşim polis, suçu günahı yok. İsterse suçu olsun, günahı olsun bu şekilde yargılanması çok yanlış. Eşimin bir an önce çocuklarıma ve bana verilmesini istiyorum. İnanın herkesin attığı o kurşunlar bir annenin, eşin ve çocuğun yüreğinde son buluyor. Bunu kimse unutmasın. Hiç kimseye bir şey olmuyor. Sadece eşe, anneye çocuklara oluyor. Herkes acımızı anladığını söylüyor, 3 dakika sonra herkes işine gücüne gidiyor; ama kimse anlamıyor. Benim durumuma Allah hiç kimseyi düşürmesin. Ben 4 aydır 3 çocuğumda yaşam mücadelesi veriyorum. Tek başıma kadınım, Erzurum'dan tek başıma buraya geldim, kimse beni yıldıramaz. Eşimi arıyorum. Gündüz çocuklarıma sahte gülüşler yaparak gece sabahlara kadar ağlıyorum sabahlara kadar. Ben bu gözyaşlarımın hesabını Allah'a verdim. O verecek onların cezasını."

"HDP OLARAK ELİMİZDEN GELEN BÜTÜN GAYRETİ GÖSTERMENİN ARAYIŞI VE ÇABASI İÇERİSİNDE OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

Bu sorunu insan hakları kurumlarının sahiplenmesinin son derece değerli olduğunu ifade eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili İdris Baluken, "Ama mesele sadece ailelerimizin ve insan hakları kurumlarımızın değil bu ülkede demokrasi ve barıştan yana olan bütün insanlarımızın meselesidir. Bütün demokrasi ve barış güçleri bu konuda seslerini yükseltmeli. Seslerini siyaset kurumu üzerinde bir baskı aracına dönüştürebilmelidir. Ancak bu şekilde bu savaş konseptini tekrar devreden çıkararak yeniden çözümü ve barışı önceleyecek bir takım gelişmelerin önünü açabiliriz. Buradan tekrar altını çizerek söylüyorum gerek bu ailelerimizin yaşadığı sıkıntıların gerekse bu süreç içerisinde çocuklarını toprağa gömmek zorunda olan ailelerimizin yaşadığı sıkıntıların tekrar bu toprakta yaşanmasını istemiyoruz. Tek bir asker, tek bir polis, tek bir sivil, tek bir gerilla anasının artık bu acılarla yaşamak zorunda kalmasını istemiyoruz. Bu nedenle askeri operasyonların bir an önce durdurulması, bir çatışmasızlık ortamının sağlanması tahkim edilmiş bir ateşkes ortamına bir an önce geri dönülmesi ve devrilmiş olan çözüm masasının da bir an önce kurulması gerekiyor. HDP olarak daha önce asker ve polislerimizin gerek bazı yurttaşlarımızın alıkonan bazı yurttaşlarımızın kendi ailelerine kavuşması noktasında birebir her birimizin dahil olduğu birtakım süreçler yaşandı, o süreçlerden sonra bile çok ağır ithamlara maruz kaldık, bizi çok farklı şeylerle itham ettiler. Gece yarısı bizi çağırıp alıkonan askerlerin alınması için ricada bulunanlar o askerler ailelerine kavuştuktan sonra bizim yaptığımız faaliyeti terörle işbirlikçilik üzerinden suçlama cüretini gösterdiler. Böyle bir yüzsüzlük gösterdiler. Tüm bu yaklaşımlara rağmen bizim bu konudaki duruşumuz ilkeler ve insanidir. Bütün herkesin de bu meseleye yaklaşımının siyaset üstü insani ve ilkesel bir yaklaşım olması gerekiyor. O nedenle yol açılırsa, operasyonlar durdurulursa, KCK ile herhangi bir iletişim kanalına müsaade edilirse ve zemin hazırlanırsa bu konuda HDP olarak elimizden gelen bütün gayreti göstermenin arayışı ve çabası içerisinde olmaya devam edeceğiz." açıklamasında bulundu. CİHAN
26 Kasım 2015 16:20
DİĞER HABERLER