PKK, on yıllarca TSK’nın vesayeti için hizmet verdiğini hatırlatan Gazeteci Veysel Ayhan artan terör olaylarının antidemokratik AKP rejimin güçlendirdiğini savundu.
İşte Veysel Ayhan'ın
tr724.com internet sitesinde yayınlanan analizi
AKP-PKK TAŞERON İLİŞKİSİ VE TERÖR NE ZAMAN BİTER?
PKK, on yıllarca TSK’nın vesayeti için hizmet verdi. TSK’nın vazgeçilmezliğini vurguladı. Asker ‘devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü için’ savaştığından dolayı MGK’da masaya yumruğunu vurabildi. Askeri vesayet bitince PKK’nın ipleri sivillerin eline geçti. Kemal Burkay’ın “KCK’nın içinde 1000’den fazla MİT ajanı var” sözü doğruydu. Askeri vesayetin gerilemesiyle değişen sadece PKK’nın taşeronluğunu yaptığı patrondu. Yeni patron ise zordaydı.
PKK gerçeği çok eski yıllarda bir TV pogramında deşifre olmuştu. Emekli Koramiral Atilla Kıyat özeleştiri hatta itiraf diyebileceğimiz bir açıklama yapmıştı: “Biz dünyanın en güçlü silahlı kuvvetlerinden biriydik. Fakat güç ve kudretimizi muhakkak bir tehdidin var olması halinde sürdürebileceğimizi düşündük. Dolayısıyla mevcut tehdidin ortadan kalkması bizi korkutur hale geldi. Bu da bizim hatamızdı. Kanun dışı işler yaptık.”
Bu açıklamayı tamamlayan diğer bir açıklama uzun yıllar sürgünde yaşayan Kürt siyasetçi Kemal Burkay’dan gelmişti. Burkay röportajında 70’li yıllarda Kürt sorunu için demokratik bir mücadele verdiklerini ama bu çabalarının PKK şiddetiyle bastırıldığını anlatıyordu. Burkay, Abdullah Öcalan’ın kan donduran şu sözlerini de naklediyordu: “Biz PKK’yı kurduk, üç yıl süreyle bizim ekmeğimizi, silahımızı, paramızı devlet verdi. Karşılığında bizden istedikleri, diğer Kürt örgütlerine karşı savaşmamızdı. Üç yıl boyunca ne istedilerse yaptık.”
Bu iki açıklama Türkiye’yi 40 yıldır felç eden terörün asıl sebebini bize gösteriyor.
“KAHROLSUN KÜRT SİYASETİ, YAŞASIN PKK!”
Devlet, Kürtlerin haklarının hiç bir zaman sivil siyaset yoluyla almasına izin vermedi. 70’lerde Kemal Burkay’ların siyasi gayretleri bastırıldı. Kürtler siyasete değil zorla dağa yöneltildi.
Sonraki yıllarda:
Halkın Emek Partisi (HEP),
Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP),
Demokrasi Partisi (DEP),
Halkın Demokrasi Partisi (HADEP),
Demokratik Halk Partisi (DEHAP),
Demokratik Toplum Partisi (DTP) gibi partiler kuruldu.
Bu partilerin milletvekilleri ve yöneticileri ya öldürüldü veya tutuklandı. Sonra Anayasa Mahkemesi’nce kapatıldı. Vesayet sahipleri Kürtlerin sivil siyasetle haklarını ararlarsa PKK’nın biteceğini biliyordu. Bu nedenle Kürtlere siyaset kapısı hep kapatıldı.
2008’de Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) kuruldu. 2014 itibariyle de Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP)dahil oldu. Ve HDP 7 Haziran 2014 seçimlerinde 80 milletvekili çıkardı. HDP, MHP’yi sollayarak 3. Parti oldu. Bu, Kürtler açısından ve mecliste temsil bakımından tartışılmaz bir zaferdi. Ama bu zaferden PKK ve Kandil hiç hoşlanmadı.
PKK, ERDOĞAN’IN YARDIMINA KOŞTU
PKK, on yıllarca TSK’nın vesayeti için hizmet verdi. TSK’nın vazgeçilmezliğini vurguladı. Asker ‘devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü için’ savaştığından dolayı MGK’da masaya yumruğunu vurabildi. Askeri vesayet bitince PKK’nın ipleri sivillerin eline geçti. Kemal Burkay’ın “KCK’nın içinde 1000’den fazla MİT ajanı var” sözü doğruydu. Askeri vesayetin gerilemesiyle değişen sadece PKK’nın taşeronluğunu yaptığı patrondu. Yeni patron ise zordaydı.
AKP, 7 Haziran 2015’te ciddi oy kaybetmişti. 69 milletvekili azalmıştı. Erdoğan, tam bir şok yaşadı. 5 gün toplum içine çıkamadı.
Ve PKK, Erdoğan için ve Kürtlerin sivil siyasette kazandığı zaferi bitirmek için sahaya döndü. Kürtler için hiç bir mantık içermeyen kanlı bir savaşı başlattı. Onlarca patlama yüzlerce şehit AKP için hayat öpücüğü oldu. Oluşturulan korku atmosferi ile halk AKP’ye sığındı. Ve AKP 1 Kasımda güçlenerek iktidarını pekiştirdi.
PKK ŞİMDİ HANGİ İHALEYİ ÜSTÜNE ALDI
Erdoğan, şimdilerde Kürt siyasetinin “Seni başkan yaptırmayacağız” kararının acısını çıkarıyor. Bu sözün sahibi Selahattin Demirtaş ve HDP milletvekilleri hapiste. PKK saldırıyor ama fatura sivil siyasete yani HDP’ye çıkıyor. Halk parti binalarına saldırıyor, taşlıyor, yakıyor. Erdoğan’dan tek kelime ile bir sükunet çağrısı yok. Kendisi milliyetçi oylar için Trabzon’da stadyum açmakla meşgul. AKP, attığı adımlarla ve milliyetçi söylemle MHP tabanını da yanına çekiyor. Kışkırtılan AKP tabanı, MHP tabanı ile kenetlenmiş oluyor. Bir taşla kuş katliamı!
Erdoğan’ın “400 vekil verin bu iş huzur içinde çözülsün” tehdidi, Binali Yıldırım’ın “Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür.” sözü ve bakanların “Başkan seçseydik kaos olmayacaktı” ve “Ben demiştim kaos olacak” sözlerinin ihalesi böylece PKK’ye verilmiş oluyordu.
PKK’NIN TEK HEDEFİ
Şimdi artık PKK’nın tek bir derdi var: Tek hedef Erdoğan’ın başkan olması, Kürtlerin siyaset alanından kovulması ve HDP’nin seçim öncesi kapatılması.
Bu engeller “1 Kasım formulü”yle aşılacak gibi. PKK ve KCK içindeki MİT ajanları çalışacak. Oy oranı düşük illerde bombalar patlayacak. Her il ve ilçeye şehitler gidecek. Korku iklimi her mahalleye ve eve yayılacak. Ve halk bu korkuyla tekrar Erdoğan’a koşacak.
Bu formül Erdoğan’ı 7 Haziran’da ipten almıştı. Şimdi tekrar deniyorlar. Ve oyunu garantilemek için el artırıp terörü katlayacaklar.
Levent Gültekin’in aktardığı sözle bitireyim:
Erdoğan bir bürokrata, yapacakları ile ilgili bazı şeyler anlatınca bürokrat diyor ki ‘Bu dediklerinin yarısını yap, iç savaş çıkar bu ülkede’ Erdoğan da “çıksın, ezer geçeriz” diye karşılık veriyor.
Halk basiretli davranmazsa maalesef iç savaş kapıda.