Süreci kendi istediği şekilde sürdürmek isteyen Öcalan, bu hamlesiyle hem konumunu güçlendiriyor hem de hükümeti köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.
- Böylece 'Adım atmazsanız örgüt sertleşir' mesajı verilmiş oldu.
- Değişiklik çözüm süreci için çok anlama geliyor.
- Yani vitrin değişecek ama örgütü aynı isimler yönetmeye devam edecek.
Bugün Gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan, PKK’daki sürpriz değişimin şifreleri açıkladı. Yaşananlar Öcalan’ın bilgisi ve talimatı dahilinde oldu. Cemil Bayık’ın KCK yürütme konseyi başkanlığına getirilmesiyle çözüm süreci için ‘Adım atmazsanız örgüt sertleşir’ mesajı verildi. Yeni kurtarılmış alanlar için HPG’nin başına Murat Karayılan getirildi. Örgüt uzunca bir zamandır yaptığı Suriye yatırımlarını daha da güçlendirecek. Deniyor ki: "Bu değişiklik çözüm sürecinin daha sağlıklı ilerlemesi ve Kandil'in yerlileşmesi için yapılan pozitif bir adım." İşte Adem Yavuz Arslan'ın dikkat çeken yazısı...
Kandil'de ne oluyor, bundan sonra ne olur?
Son günlerin en sıcak konusu PKK'nın Kandil'deki yönetim kadrosunda yaşanan değişiklikler. 30 Haziran - 5 Temmuz arasında Kandil'de yapılan 9. genel kurulda bir dizi önemli kararlar alındı. 162 delegenin katıldığı kurul sonrasında genel başkanlık konseyi ve eş başkanlık adı altında iki yeni organ teşkil edildi.
Eş başkanlar olarak da Cemil Bayık ve Bese Hozat atandı. Murat Karayılan artık silahlı unsurlardan sorumlu olacak.
Kandil'i, PKK'yı yakından tanımayanlar için bu değişiklikler çok bir şey ifade etmeyebilir. Hatta 'Aralarında ne fark var, hepsi aynı' yorumları da yapılabilir.
Ancak bu kararlar içinde bulunduğumuz çözüm sürecinin seyri için çok önemli ve detaylı analiz edilmeli.
Öcalan elini güçlendiriyor
Öncelikle yaşananlar Öcalan'ın bilgisi ve talimatı dahilinde oldu. Kandil'e giden BDP heyetinin götürdüğü mektupla değişiklik yapıldı.
Peki Cemil Bayık'ın KCK yürütme konseyi başkanlığına getirilmesi ne anlama gelir? Açıkçası, hem örgüt içi dengeler hem de çözüm süreci için çok anlama geliyor.
Öcalan, çözüm sürecinde 2. aşamaya geçilmesi gerektiğini, Başbakan'ın gerekli yasal düzenlemeleri yapmada pasif davrandığını düşünüyor.
Zaten bu durum örgütün üst yönetimi ve BDP'nin açıklamalarına da yansıyor. Öcalan, 'politik manevralar yerine örgütsel çizgide ısrar edecek Bayık'ı örgütün başına getirerek elini güçlendirdi denebilir.
Böylece 'Adım atmazsanız örgüt sertleşir' mesajı verilmiş oldu.
Bayık, örgütün Ankara'daki ilk faaliyetlerinde yer almış, ideolojik yönü ağır basan, Öcalan'ın tanımlamasıyla 'örgüt çizgisini tavizsiz uygulayan birisi' ve en önemlisi müzakerelere pek sıcak bakmayan bir isim.
Bu arada Bayık'ın örgüt içinde enteresan bir rolü daha var.
Örgüt içi hiziplerin fark edilmesi ve bastırılması konusunda hep önemli roller oynadı. Bu durum Bayık'ı örgüt içinde hep güçlü tuttu. Bayık ile ilgili yapılan yorumlardan biri de şöyle: Öcalan, 'silahın değil siyasetin zamanı' diyerek ortaya çıkabilecek en küçük hareketlenme ihtimallerini de Bayık eliyle bertaraf etmiş olacak.
Kurtarılmış alan stratejisi
PKK'da yaşanan diğer önemli değişiklikse Murat Karayılan'ın görevden alınması oldu. Karayılan artık silahlı kanadın (HPG) sorumlusu.
Karayılan'ın ideolojiden ziyade askeri yönünün güçlü olduğu örgütte bilinen bir gerçek. Öcalan yakalandıktan sonra verdiği ilk ifadede açıkça anlatmıştı.
Dolayısıyla bu değişimin gerekçesi silahlı kanadın yeni dönemde izleyeceği yolla yakından ilgili. Ayrıca Öcalan'ın 'Barışın dilini ben konuşurum, savaşın dilini de Karayılan' sözünü de unutmamak lazım.
Karayılan, 1990'ların başında Botan saha sorumlusu olarak örgütün kurtarılmış alan elde etme planlarının ilk uygulayıcısıydı. Örgütün çözüm sürecini fırsat bilip devrimci halk savaşı planlarına ciddi yatırım yaptığı düşünüldüğünde Karayılan'ın askeri kanattan sorumlu olması not edilmeli.
Aleviler'e mesaj
Bese Hozat olarak bilinen Hülya Oran'ın eş başkanlığa getirilmesiyse Alevi tabanla ilgili bir tasarruf. Çünkü örgütsel yapıda Bese Hozat'ın çok bir etkinliği yok. Alevi kimliği nedeniyle böyle bir görevlendirme yapıldığı değerlendirmesi yaygın. Malum olduğu üzere Öcalan'ın Nevruz mesajında Aleviler'e dikkat çekmemesi örgüt içinde ciddi tartışma konusu yapılmıştı.
Sabri Ok ne olacak?
PKK'da kimin nereye geldiği kadar kadro dışı kalanlara da bakmak lazım. Son değişikliklerde Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Ali Haydar Kaytan ve Sabri Ok'un kapsam dışı kaldığı görülüyor.
Karasu'nun sağlık sorunları olduğu biliniyor. Ayrıca Öcalan'ın Nevruz mesajında Aleviler'e vurgu yapmaması nedeniyle küskünlük yaşadığı da sır değil.
Kalkan ve Kaytan'ın ise ilginç bir özelliği var.
Öcalan bu iki isme sadece kendisini yorumlama ve anlatma rolü biçmişti. Sahaya dönük görevlendirmelerde pek bulunmamıştı. Hatta pratiğe dönük görevlerden sonra özeleştiri alıp cezalandırdığı da oldu. Bu nedenle Kalkan ve Kaytan'a yeni görev verilmemesi sürpriz değil.
İlerleyen dönemlerde de verilmesi pek beklenmiyor.
Asıl dikkat çeken ve merak uyandıran konuysa Sabri Ok. Çünkü Öcalan, Ok'a çok güveniyor. Oslo sürecinde de aktif rol aldırmıştı. Ok halen Kuzey Irak'ta pasif şekilde bekliyor.
Örgüt teamülleri gereği Ok'a silahlı alanda bir görev verilmesi beklenmiyor. Türkiye'de faaliyet gösteremeyeceği için son çare olarak Avrupa kalıyor.
Ancak orada da Zubeyr Aydar ve Remzi Kartal etkinliğini koruyor. O açıdan Ok'un durumu belirsiz denebilir.
ÖRGÜTTEN SURİYE HAMLESİ
Bilindiği gibi HPG'nin yani silahlı unsurların başında Suriyeli Sofi Nurettin vardı. Bir dönem Suriye'den daha çok katılım olsun diye göreve getirilmişti.
Ancak Suriye karıştıktan sonra dengeler değişti.
Örgütün yol haritasında Kandil giderek daha çok öne çıkıyor. Yeni katılımların ve katılacak olanların da Kandil'e toplanması değişikliğin nedenlerinden.
Sofi Nurettin ise Suriye'ye kaydırılıyor. Bütün enerjisini Suriye'deki yapılanmaya ayırması hedeflenmiş. HPG'deki işlerini ise Karayılan yürütecek.
Aslında burada HPG'yi garantiye alma hamlesi de var. Silahlı güçler sonradan katılan birine değil 'has adam' sayılan Karayılan'a teslim edilerek HPG garantiye alınmış oluyor.
Bu değişikliklerden sonra şunu söyleyebiliriz:
Artık açıklamaları Bayık'tan bekleyeceğiz. Bayık daha siyasi davranacaktır. Karayılan silahlı unsurları sağlama alıp, kurtarılmış alanlar yaratma peşinde koşacak. Örgüt bir yandan da uzunca bir zamandır yaptığı Suriye yatırımlarını güçlendirecek.
Yani vitrin değişecek ama örgütü aynı isimler yönetmeye devam edecek.
En temel noktaya gelirsek. Öcalan bu hamlesiyle hem kendi konumunu güçlendiriyor hem de hükümeti köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.
Süreci kendi istediği şekilde sürdürmek istiyor.
Nihayetinde kendi yönetebileceği, bir nevi 'Öcalanistan' peşinde. KCK yapılanması da bu amaca göre yapılandırılmıştı. Son günlerde artan şehir yapılanmaları da aynı hedefe odaklı. Öcalan, silahla ya da siyaset yoluyla kendi kontrolünde bir bölgenin planını yapıyor.
Öte yandan, son değişikliklerle ilgili farklı yorumlar da yapılıyor. Nitekim sadece medyaya değil siyaset koridorlarına da 'aktarılan' yorumlar var.
Deniyor ki: "Bu değişiklik çözüm sürecinin daha sağlıklı ilerlemesi ve Kandil'in yerlileşmesi için yapılan pozitif bir adım."
ÇÖZÜM SÜRECİ ZORLAŞTI
Açıkçası kulaklara fısıldanan bu yorumlar fazla iyimser görünüyor.
Çünkü hem sahadan gelen bilgiler hem istihbarat raporları hem de Öcalan'ın açıklamaları tersi bir tabloyu işaret ediyor.
Eğer Öcalan gerçekten çözüm sürecinin daha sağlıklı gitmesini isteseydi çekilmeyi göstermelik olmaktan çıkarıp, ÖSB yemin törenlerini ve dağa çıkarmaları bitirirdi.
Sonuç itibariyle; çözüm süreci zaten zordu. Son değişikliklerden sonra bir kat daha zorlaştı.