Polis avukatları: Tahşiye iddianamesini bizzat devlet çürüttü

Tahşiyecilere kumpas kurulduğu iddiasıyla yargılanan polislerin avukatları, iddianamedeki suçlamanın bizzat devlet tarafından çürütüldüğünü belirtti. MİT'e tepki gösteren avukatlar, kurumun 6 yıl önce Tahşiyecilerle ilgili kendi hazırladığı raporu yok saydığını vurguladı.

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın da tutuklu yargılandığı davada bazı polislerin avukatları basın açıklaması yaptı. Avukat Murat Akkoç, dosyaya devlet kurumlarından gelen yazıların kendilerini şaşırttığını ve üzdüğünü söyledi. Akkoç, "MİT'in Mart 2009 tarihli bir yazısı vardı. Bu yazıda MİT, Mehmet Doğan ve radikal Tahşiye grubuyla ilgili istihbarat değerlendirmeleri yapmakta. Bu değerlendirmeler sonucu bu grubun şu an ki tutumunu sergileyen önemli tespitler yapmakta El Kaide ile bağlantısı ve bu yöndeki çalışmalarıyla ilgili." dedi.

MİT'in 6 yıl önce kendi hazırladığı raporu mahkemeye göndermediğini ve o değerlendirmelerini görmezden geldiğini vurgulayan Akkoç, kısa bir yazı gönderdiğini hatırlattı. Kendi kendini yalanlayan MİT'in mahkemeye gönderdiği yazıda Tahşiye'yi bu kez eylem yapmayacak masum bir örgüt gibi değerlendirdiğini söyledi. Akkoç, "İsminin başında milli geçen bir kurum, 6 yıl önce yapmış olduğu tespitleri yeni bir değerlendirme yapmadan, sırf siyasi konjoktürden dolayı tekzip eden bir yazı göndermesi biz hukukçuları şaşırtmıştır." diye konuştu.

MİT'in 2009 yılında hazırladığı Tahşiye raporuna binaen yine 2009 yılında Genelkurmay ve jandarmanın ayrı bir çalışma yaptığını kaydeden Akkoç, Genelkurmay'ın mahkemeye gönderdiği yazıda bunu bildirdiğini kaydetti.

İddianamede Fethullah Gülen'in 6 Nisan 2009 tarihli konuşmasında Tahşiye ismini ilk defa kullandığının ileri sürüldüğünü hatırlatan Akkoç, hem emniyetin hem MİT'in hem de MİT'in Genelkurmay'a yazdığı yazılarda 'Tahşiye' ve 'Mehmet Doğan radikal grubu' ismini devletin kendi kurumlarının kullandığını söyledi. Akkoç, iddianameyi yazan savcı Hasan Yılmaz'ın sadece bu iddiasında değil iddianamenin bir çok yerinde, 'yalancılığa ve sahteciliğe' başvurduğunu savundu. Avukat Akkoç, yargılamanın esasına girildiğinde savcının nasıl bir hukuki fantezi yaptığını kamuoyunun göreceğini ifade etti.

AVUKAT ÇELİK: GENELKURMAY, MİT'İN YANILTICI TUTUMUNU ORTAYA ÇIKARDI

Avukat Barış Çelik de, Genelkurmay'ın yazısının MİT'in yanıltıcı tutumunu açığa çıkardığına işaret etti. Çelik, "Genekurmay bu cevabi yazısında ilk bilginin kendilerine MİT tarafından gönderildiğini, MİT'in gönderdiği bilgide bu yapının El Kaide ile ideolojik bağlantıları ve faaliyetleri hakkında kendilerine bilgi aktarımı olduğunu mahkemeye bildirdi." şeklinde konuştu.

Tahşiyecilere kumpas kurulduğu iddiasıyla açılan davanın iddianamesinde Tahşiye ifadesini ilk kez Fethullah Gülen Hocaefendi'nin vaazında kullandığı, bu ifadenin dizi filmde ve köşe yazılarında geçmesiyle de polisin operasyon yaptığı iddia edilmişti. Dava açılması üzerine mahkeme, MİT ve Genelkurmay'a Tahşiye ile ilgili ellerindeki bilgileri istemişti.

MİT kısa bir cevap yazısı göndermişti. 'Tahşiye grubu' veya 'Mehmet Doğan grubu' isimli dini motifli yapılanma hakkında çalışma yaptıklarını belirten MİT, Mehmet Doğan'ın kitap ve yazılarında 'Şuayb bin Salih' olarak adlandırdığı Usame bin Ladin'i 'Mehdi'nin komutanı' olarak gösterdiği belirtilmişti. Doğan'ın El Kaide'yi de 'Mehdi'nin askerleri' olarak anlattığı ifade edilmişti. MİT, kayıtlarında 'Radikal Tahşiye Grubu', 'El Kaide yanlısı Mehmet Doğan Grubu' veya 'Radikal Mehmet Doğan Grubu' adı altında bir örgüt tespiti bulunmadığını kaydetmişti.

Ancak bir sonraki oturumda mahkemeye bu kez Genelkurmkay'dan cevap gelmişti. Genelkurmay, Tahşiye ile ilgili MİT'in kendilerine 5 Mart 2009 tarihli 6 sayfalık rapor gönderdiğini bildirmişti. Genelkurmay, MİT'in kendisinin göndermediği bu raporunu mahkemeye göndermişti.

MİT raporunda grubun adı Tahşiye olarak belirtilmiş. Hocaefendi'nin vaazından daha önceki tarihte hazırlanan rapor 'Tahşiye Nurcu Grubu' başlığını taşıyor. Raporda aynı zamanda dipnot ile Tahşiye'nin ne anlama geldiği de açıklanmış.

MİT RAPORUNDA TAHŞİYECİLER İÇİN AĞIR İFADELER

Raporda ayrıca MİT, grubun merkezinin Muş olduğunu, 2008 Kasım ayında yaklaşık 500 kişilik mensubu bulunduğunu ve düzenli toplantılar yaptığını belirtiyor. Raporda ayrıca, Mehmet Doğan'ın talimatıyla gazeteci yazar Mustafa Kaplan'ın 2004 yılında Nur cemaati liderlerine tehdit içerikli mektuplar yazdığı da kaydediliyor.
Grubun, toplantılarında ise hedef saptırmak için gerçek niyetlerinin dışında farklı söylemlerde bulundukları ifade ediliyor.

MİT, TAHŞİYECİLERİN EL KAİDE'YE TAM DESTEK VERDİĞİNİ BELİRTİYOR

Grubun El Kaide ve Usame bin Ladin'e tam destek verdiği belirtiliyor. Mehmet Doğan'ın El Kaide'yi desteklemeyenleri münafık kabul ettiği kaydediliyor. Grubun, Türkiye'yi de kafir olarak gördüğü ve El Kaide'nin savaşı ile kurtarılacağı görüşünde olduğu ifade ediliyor. Grubun ileri gelenlerinden Mehmet Nuri Turan'ın geçmişte sol görüşü benimseyen, terör örgütü PKK ve uyuşturucu kaçakçıları ile iyi ilişkileri olan biri olduğu anlatılıyor.

Tahşiyecilerin Kürt etnik kimliğini ön plana çıkaran bir yapı olduğu kaydediliyor. Grubun lideri Mehmet Doğan'ın Hz. Muhammed'in soyundan gelenleri (seyit) ve şeyhleri tasvip etmediği anlatılıyor. Grubun, diğer Nur cemaati gruplarını münafık olarak gördüğü, Müslümanlar içindeki münafıkların tespit edilip bertaraf edilmesi gerektiği görüşünde oldukları görüşü yer alıyor.

Tahşiyecilerin diğer Nur cemaatlerini kendi bünyesinde toplamak amacıyla başta Fethullah Gülen olmak üzere diğer grupları şeytanla işbirliği yapmakla itham ettikleri belirtiliyor. Bu amaçları doğrultusunda Gülen'in Yahudi olduğunu, ajanlık yaptığını ileri sürdükleri anlatılıyor.

MİT RAPORUNDA, UYGUN ORTAM BULDUKLARINDA EYLEM YAPABİLECEKLERİ ANLATILIYOR

Tahşiyecilerin içe kapanık, şiddet yanlısı cihat anlayışını benimseyen bir yapı olduğu kaydediliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde de örgütlenmek gerektiğini benimsedikleri anlatılıyor. MİT'in raporunda, grup içindeki birlikteliğin dini eğilimlerden ziyade çıkar ilişkisine dayandığı ifade ediliyor.

Grubun El Kaide yanlısı söylemlerinin propaganda ve taban genişletme amacına yönelik olduğu, herhangi bir eylemi bulunmayan grubun kısa vadede tehdit oluşturmayacağı, ancak uygun ortamı bulması durumunda eylem yapabileceği belirtiliyor.

TAHŞİYE LİDERİ MEHMET DOĞAN 'USAME BİN LADİN'İ SEVİYORUM' DEMİŞTİ

Tahşiye Grubu lideri Mehmet Doğan, CNN Türk'te yayınlanan programdaki 'Usame bin Ladin'i seviyorum' sözleriyle gündeme gelmişti. Genelkurmay Başkanlığı da, kendilerine gönderilen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) raporunu mahkemeye iletmişti. MİT raporunda, söz konusu grubun El Kaide ve Usame bin Ladin'e tam destek verdiği, Mehmet Doğan'ın El Kaide'yi desteklemeyenleri münafık kabul ettiği, Türkiye'yi de kafir olarak gördükleri ifade edilmişti. Raporda, grup üyelerinin El Kaide'nin savaşı ile kurtarılacağı görüşünde olduğu, grubun ileri gelenlerinden Mehmet Nuri Turan'ın geçmişte sol görüşü benimseyen, terör örgütü PKK ve uyuşturucu kaçakçıları ile iyi ilişkileri olan biri olduğu anlatılmıştı.

CİHAN
08 Ocak 2016 13:46
DİĞER HABERLER