"Polis devleti uygulamaları her gün biraz daha kurumsallaştırılıyor"

Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Sekreteri Fatma Çetintaş, İç Güvenlik Paketi'nin uygulama yönetmeliğinde yapılan değişiklikle temel hak ve özgürlüklerden toplantı ve gösteri hakkının kullanılamaz hale getirildiğini söyleyerek, "Böylelikle polis devleti uygulamaları her gün biraz daha kurumsallaştırılıyor, kalıcı hale getiriliyor." dedi.

KESK, İç Güvenlik Yasasının sonuçlarının yansıdığı raporu basınla paylaştı. 1 Şubat – 7 Ağustos 2015 tarihleri arasını kapsayan raporla ilgili açıklama yapan KESK Sekreteri Fatma Çetintaş, AK Parti hükümetinin, özgürlüklerin budandığı, kısıtlandığı, askıya alındığı, keyfiyet ve kuralsızlığa dayalı 'AKP Hukuku' uygulayan bir hükümet olarak tarihe geçtiğini söyledi.

'İçinden geçtiğimiz dönem sivil darbe özelliği taşıyan bir ara rejime denk düşmektedir' diyen Çetintaş, "1993-94 yıllarına benzer bir konseptle 28 Şubat döneminde olduğu gibi devletin tüm kurum ve olanaklarının muhalif kesimlere balans ayarı çekmek için yeniden dizayn edildiği bir siyasi proje başlatılmıştır. Yandaş medya, yandaş sivil örgütler ve yandaş konfederasyonlar da aynı amaç için canhıraş bir algı operasyonu yürütüyorlar." ifadelerini kullandı.

Çetintaş, "Yolsuzluk ve Ortadoğu politikasıyla çok sayıda suça bulaşmış AKP Hükümeti ve onun Reisi Cumhurbaşkanı AKP'nin tek başına iktidar olmasını sağlamak için özel çalışmalar yürütüyorlar. Toplumsal korku ve tehditle kendilerini 'istikrar için tek adres' olarak sunmak istiyorlar. İktidar uğruna bedenlerin kurban edildiği, sınırlı hak ve özgürlüklerin bile rafa kaldırıldığı zor günlerden geçiyoruz." diye konuştu.

"OHAL DÖNEMİNDE BİLE BİR YIL İÇİNDE BU YOĞUNLUKTA BİR SÜRGÜNDEN BAHSEDİLEMEZ"

Çalışma yaşamında planlı ve sistematik bir saldırıyla karşı karşıya olduklarını söyleyen Çetintaş, şöyle devam etti :"Olanaklarımız ölçüsünde bizlere çok azı yansıyan bilgilere bakıldığında son altı ayda sürgünlerin aynı yoğunlukta devam etmekte olduğu görülmektedir. OHAL uygulamalarından olan sürgün, isteği dışında görev yeri ve görev değişikliği toplu tutuklama furyasına benzer tarzda temel baskı yöntemi haline getirilmiştir. 1 Şubat – 1 Ağustos 2015 arasındaki dönemde 42 KESK'li sürgün edilmiştir. Bu sürgünlerin çoğunluğu sendika şube yöneticileridir. Örneğin Tüm Bel-Sen Antalya şube başkanı da dâhil yönetimin çoğu sürgün edilmiştir. Sürgünlerle şubeler fiilen kapatılmak istenmektedir. Son bir yıllık dönemde 1000 dolayında KESK'li sürgün edilmiştir. OHAL döneminde bile bir yıl içinde bu yoğunlukta bir sürgünden bahsedilemez. Sendikal faaliyetleri nedeniyle; Eğitim Sen Bitlis Şube Başkanı'na "Bir Yıl Süre İle Kademe İlerleme Cezası" verilmiştir. En az 607 KESK'liye aylıktan kesme ve idari para cezaları, 5 KESK'linin ise işine son verilmiştir. 47 arkadaşımıza açılan disiplin soruşturmalarıyla uyarı ve kınama cezaları verilmiştir. 53 yönetici ve üyemiz çeşitli soruşturma ve baskılarla sendikal ayrımcılığa uğramış, mağdur edilmişlerdir.

"BU DÖNEMDE EN AZ 6 YÖNETİCİ VE ÜYEMİZE MOBBİNG UYGULANMIŞTIR"

En önemli baskı araçlarından birinin de mobbing olduğunu kaydeden Çetintaş "Daha çok sendikalarımızdan istifa ettirme ve yandaş sendikalara yönlendirmeyi amaçlayan mobbing uygulamaları da yaygınlaşmaktadır. Bu dönemde en az 6 yönetici ve üyemize mobbing uygulanmıştır. Kaldı ki, üyelerimiz daha fazla mobbinge maruz kalmamak için çoğunlukla karşılaştıkları baskıları rapor etmemektedirler." şeklinde konuştu.

"POLİS DEVLETİ UYGULAMALARI HER GÜN BİRAZ DAHA KURUMSALLAŞTIRILIYOR"

5 Ağustos 2015 Çarşamba günü Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle temel hak ve özgürlüklerden olan toplantı ve gösteri hakkının kullanılamaz hale getirildiğini söyleyen Çetintaş, "Böylelikle Polis Devleti uygulamaları her gün biraz daha kurumsallaştırılıyor, kalıcı hale getiriliyor. Altı aylık dönemde En az beş arkadaşımız hakkında 2911 ve 23 arkadaşımıza 5326 sayılı kanunlara muhalefet etmekten soruşturmalar açılmış, para cezaları verilmiştir. Yine Recep Tayyip Erdoğan'ı kült kişi haline dönüştürme çabalarının parçası olarak kullanılan cumhurbaşkanına hakaret davaları kapsamında 15 arkadaşımıza soruşturmalar ve davalar açılmıştır. Siyasi ve çalışma yaşamımız AKP'nin topyekûn saldırısı altında. Fiili ve meşru mücadelenin yükseltilmemesi durumunda bu baskıların çok daha vahim noktalara geleceği açıktır." açıklamasında bulundu.

CİHAN
07 Ağustos 2015 14:56
DİĞER HABERLER