Polisin skandal çabası hukukçuları ayağa kaldırdı

Polisin skandal çabası hukukçuları ayağa kaldırdı
Polisin yalan ifade vermesi için bazı kişilere baskı yapmasına ve denetçileri ‘Nasıl bir şey bulamıyorsunuz' diye azarlamasına tepki yağdı. Hukukçular “Tuzak suç” dedi.

Ankara'daki davada sanığın ‘Beni polis yönlendirdi' itirafı ve Adana'da polisin denetim memurlarına talimat vermesi belli bir kesime yönelik suç uydurma ve sindirme faaliyetlerinin yürütüldüğünü ortaya koydu. Hukukçular ve siyasiler sözde delil oluşturma faaliyetinin Anayasa ve kanunlarda suç olduğunu kaydetti.

Bugün Gazetesi'nin haberine göre, belli kesimi hedef alan algı operasyonlarında delil oluşturma çabası itirafçıların beyanları ve tanık açıklamaları ile deşifre oldu. Ankara'da bir polis aracının çalınıp organize suç örgütüne satılmasıyla başlayan soruşturmanın sanığı Kadir İnan, önceki gün mahkemede “Emniyetteki müdürler bana ‘Cemaat ile ilgili, abilerle ilgili anlat' deyip yönlendirme yapıyorlardı. Benim ifadem yönlendirildi. Benim söylemediklerim yazılmış ifadeye” itirafında bulundu. Adana'da ise eğitim kurumlarını hedef alan baskınlara katılan görevlilerin emniyette toplanarak soru listeleri verildiği, gün boyu yapılan denetimlerde her hangi bir suç unsuru bulunamayınca, polislerin görevlileri ‘Ya nasıl bir şey bulamıyorsunuz' diye azarladığı ortaya çıkmıştı. Siyasiler ve hukukçular vatandaşa tuzak kurmanın suç  olduğunu ve maddi manevi tazminat gerektirdiğini belirtti.

HUKUKSUZ EMiR SUÇ OLUŞTURUR

CHP İstanbul Milletvekili Avukat Mahmut Tanal: Hukuksuz, kanunsuz emrin yerine getirilmesi, Ceza Muhakemesi Kanunu 257. maddeye göre kötüye kullanılmasıdır. Görevin görev ve gereklerine aykırı davranılması söz konusu olursa bunun gerekleri yapılır. Polis memuru, nüfuzunu ve görevini kötüye kullanamaz. Aksi bir suç doğurur.

DÜZMECE VE MESNETTEN YOKSUN

HDP Adana Milletvekili Rıdvan Turan: Olağan hukuk devletinde polisler hukuksuz iş yapamaz. Polisin suç üretmesi artık kurumsal kimlik kazandı. Vatandaşlar zan altında bırakıldı. Olmayan yerden suç üretmek artık sıradan bir durum haline geldi. Bunlar, dershane konusunda yaşananlar da tamamen düzmece ve mesnetten yoksundur. Kimse suçsuz olduğunu ispatlamak zorunda değildir.

MADDİ MANEVİ TAZMİNAT DOĞAR

Ceza Avukatı Hayrettin Açıkgöz: Emniyette son zamanlarda görülen bazı uygulamalar olmayan suçu bazı vatandaşların üzerine yüklemek üzerine kurgulanıyor. Polis, suç uydurarak baskı kuramaz. Bunlar tamamen siyasidir. Eğitim dönemi öncesi insanların bu kurumlara gitmesini engellemeye yönelik algı operasyonlarıdır. Buna maruz kalanlar dava açar. Yapılanlar için dava açılır ve sonuçta ciddi tazminat doğurur.

SOYKIRIM SUÇU İŞLENİYOR

Avukat Sıddık Filiz: Toplumun bir kesimi hedef tahtasına konmuş durumda. Ceza kapsamında olan hiçbir durum yok dershane konusunda ama yine de baskınlar yapılıyor. İnsanlar korkutuyor. Baskınlar tamamen vatandaşı korkutmaya yönelik. Bu zamana kadar hiçbir suç bulunamadı. Ama suç uydurma ve korkutma, sindirme gibi yollara başvuruluyor. Bu işleri yapanlar, işkence, eziyet, iftira, yani soykırım suçu işlemiş oluyorlar. Bunların zaman aşımı söz konusu değil. Hukuk geri geldiği zaman hukuken yapılacak çok iş olacak.

NEFRET SUÇU KAPSAMINA GİRER

Avukat Ruhi Hallaçoğlu: İdari görevlilerin idari faaliyetlerinde sorumluluğu devlete aittir. Ancak idari işlem yaparken kin ve nefret duygusuyla hareket ederse veya böyle hareket edenlerle birlikte hareket ederlerse şahsen sorumlulardır. İdare silah gibi kullanılamaz. Burada işlenen tam bir nefret suçudur. Nefret suçları da Türk Ceza Kanunu'nun 216. maddesinde halkı sosyal, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından tahrik eden, aşağılayanlara altı aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülür. Burada iftira suçu da işleniyor.

HUKUK DEVLETİ İLE BAĞDAŞTIRILAMAZ

Barolar Birliği eski Başkanı Vedat Ahsen Coşar: Polisin delil üretmeye çalışması hukuk devletinde olacak işler değildir. Savcı, suç unsuru bulursa iddianame hazırlar. Hukuk işler. Bunlara karşı gelenler, Türk Ceza Kanunu'na göre, cezalandırılır. Adli ve idari soruşturmalara maruz kalırlar. Aylıktan kesme, kademe ilerlemesini durdurma, meslekten ihraç etme gibi sonuçlarla karşılaşabilirler.

Bu konuda Türk Ceza Kanunu'nda yer alan maddeler:

- Görevi kötüye kullanma, 257. madde: Görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

- Suç uydurma, 271. madde: İşlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini uyduran kimseye üç yıla kadar hapis cezası verilir.

- İftira suçu, 267. madde: İftira eden bir kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

- Eziyet ve işkence, 96. madde: Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

08 Ağustos 2015 09:01
DİĞER HABERLER