Polislere yapılan hukuksuz operasyonda aileler kendinden emin

Polislere yapılan hukuksuz operasyonda aileler kendinden emin
22 Temmuz “sahur operasyonu” ile gözaltına alınan ve hukuk ihlalleri arasında bir kısmı tutuklanan polis şeflerinin aileleri, polislerin masumiyetinden şüphe duymadıklarını söylerken, Anayasa Mahkemesi ile başlamak üzere maruz kaldıkları hukuksuzlukları uluslararası platformlar dahil her mecraya taşıyacaklarını belirtiyor.

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru haklarını kullanan polis eşleri açıklamalarda bulundu. Her birinin ayrı hikâyesi olsa da mesajları ve şikâyetleri ortak: Polislere siyasi ve hukuksuz operasyon yapılıyor, somut isnat edilen bir suç ve belge yok, sabır ve masumiyetin verdiği haklılık içinde adalet için bekleyiş devam ediyor.

Kelepçeli ellerini havaya kaldırırken söylediği “haram lokma yemedim” cümlesiyle sahur operasyonlarının simgesi haline gelen emniyet müdürü Hayati Başdağ’ın eşi Hacer Başdağ, adalet için bekleyişini üç çocuğuyla birlikte annesinin Esenler’deki evinde sürdürüyor. 20 senelik polis eşinin 15 Mayıs’ta açığa alındığını belirten Hacer Hanım eşinin annesinin evinden çok kalabalık bir polis ekibi tarafından götürüldüğünü, annesinin evinin her tarafının arandığını söylüyor. “Terörist yakalar gibi davrandılar, halbuki eşim kaçan biri değildi, telefon etseydiler giderdi.” diyor Hacer Hanım. Diğer polis aileleri gibi kanuna aykırı kelepçelemeyi eleştiriyor. Eşinin normalde sakin biri olduğunu, ama kelepçeleme bamteline dokunduğu için merdivenlerden kelepçeli inerken ‘Türkiye utansın’ dediğini kaydediyor. Kanuna göre, kelepçe ancak kaçma şüphesi olan azılı suçlular için kullanılıyor. Eşinin şov yaptığı eleştirilerine, Hacer Hanım, eşinin böyle bir amacı olsa yıllardır dahil olduğu önemli soruşturmalarda şov yapabileceği cevabını veriyor. “Kelepçe bir itibarsızlaştırma girişimiydi, asıl şovu kameraların önüne kelepçeli çıkaranlar yaptı.” diye ekliyor. Yine de eşini almaya gelen meslektaşlarının bazılarının yüzünde mahcubiyet gördüğünü de söylüyor.

Polis eşlerinin hepsi eşlerinin işlerini severek ve fedakârca yaptığını vurguluyor. Yirmi yıllık bir polis memuru ortalama 3500 TL maaş alıyor. Açığa alınan polislerin ise maaşlarının üçte biri kesiliyor. Polislerin aldığı takdirnameleri gururla gösteren eşler, sosyal medyada dolaşan abartılı ikramiye haberlerini yalanlıyor ve taltif ikramiyelerinin taban maaş üzerinden hesaplandığını, taban maaşın da 150 TL gibi bir miktar olduğunu söylüyor.

Terörle mücadelede 17 yıl geçiren Serdar Bayraktutan’ın eşi Binnaz Hanım, eşinin idealist bir polis olduğunu ve insan kazanma amaçlı çalıştığını belirtiyor. Eşinin aşırı sol örgütler konusunda uzmanlaştığını söyleyen Binnaz Hanım, sağ terör örgütü kategorisine giren Selam Tevhid soruşturmasıyla eşinin hiçbir ilgisi olmadığını belirtiyor. Sağ örgütlere bakan birime geçmek için parmak izi kaydı gerektiğini ve eşinin bu birime geçiş hakkı bile olmadığını söylüyor. Bir intihar bombacısının pişmanlığını anlatan ve liselerde dağıtılan “Anne ben geldim” adlı kitabın da yazarı olan Bayraktutan, Metris’ten eşine yazdığı mektupta masumiyetinden emin, özür dileme çağrısına meydan okuyor. “Terörle mücadele polisi pişman olmaz, pişman ettirir” diyen Bayraktutan, evrakta sahtecilikle suçlanıyor. Eşi ise “hangi evrakta sahtecilik yapmışlar, göstersinler” çağrısında bulunuyor.

Tutuklu en kıdemli isimler arasında olan eski istihbarat şube müdürlerinden Erol Demirhan’ın eşi Nazife Hanım eşinin hukuksuzluk yaptığına dair bir işaret olmadığını, dosyasının boş olduğunu belirtiyor. Meslektaşı Ali Fuat Yılmazer ile birlikte eşinin “örgüt liderliği” ile suçlandığını belirten Nazife Hanım, kanuna göre örgüt olması için en az üç kişinin gerekli olması kuralının bile ihlal edildiğini dikkatlere getiriyor, tamamen siyasi bu operasyonlar için özel hakimlikler kurulduğunu hatırlatıyor.

Bazen en güzel yıllarını bu vatana feda eden eşi ve arkadaşlarının emeklerinin karşılığının bu olmaması gerektiğini düşündüklerini, ama adaletin yerini bulacağına inandığını da ekliyor Nazife Hanım.

Polis aileleri Bülent Arınç’ın özür dilesinler çağrısına meydan okuyor. Eğer suçluysalar özür dilemekle suçlu mu affedilir tepkisini veriyorlar. Başkomiser Ramazan Orkun Altınışık’ın babası Necmettin Bey, o zaman tüm hükümlüler özür dilesin, affedilsin şeklinde konuşuyor. Teamüllere aykırı biçimde memurların gönderildiği Paşakapısı yerine hedefi olabilecekleri suçluların olduğu Metris’e gönderilen polisler, aileleriyle haftada bir gün görüşebiliyorlar.

Aile düzenleri, okul durumları altüst olsa da tutuklu polis çocukları da en az anneleri kadar metin görünüyor. Hayati Başdağ’ın 11 yaşındaki kızı Aslı “haram yemedim” yazılı tişörtü ile konuşurken babasıyla ilgili haberleri Facebook’tan gördüğünü söylüyor.

ZAMAN

24 Ağustos 2014 08:38
DİĞER HABERLER