Adayların bugünkü seçimde yüzde 50 oy oranını aşamamaları durumunda, 12 Temmuz'da ikinci tur yapılacak.Yapılan son kamuoyu araştırmalarına göre, ülkede iktidardaki muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisinin (PİS) desteklediği Andrzej Duda'nın yüzde 42, Sol liberal ve Yeşillerin oluşturduğu Civic Platformun (PO) desteklediği Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski'nin ise yüzde 28 alarak ikinci tura kalmaları öngörülüyor.

BBC Türkçe'nin haberine göre koronavirüs salgını nedeniyle ertelenen seçime katılımın rekor seviyede gerçekleştiği belirtiliyor.Popülist sağ hükümetin adayı olan görevdeki 48 yaşındaki Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'nın karşısında, Sivil Platform'un liberal adayı Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski öne çıkan aday olarak yer alıyor.

2015 yılında iktidara gelen Andrzej Duda, muhafazakar ve sıkça da AB yönetimi ile karşı karşıya gelen bir yönetim sergiliyordu.Kampanya döneminde de LGBTİ hakları savunuculuğunun 'komünizmden daha yıkıcı bir ideoloji olduğunu' söyledi.

Duda, sosyal yardımları sürdürme noktasında da vaatlerde bulundu. Trzaskowski ise "yeter artık" sloganı ile kampanya yürütüyordu. Belediye Başkanı, kazanırsa Brüksel ile gerilen ilişkileri de sağlamlaştırma sözünü verdi.

Polonya'da seçim kampanyası süreci demokratik adımlarla ilgili tartışmalar ve salgın nedeniyle girilen ekonomik durgunluk eksenli olarak gerçekleşti.

2015'e göre ciddi bir artış gösteren seçimlere katılım, mektup ve sandık yöntemi ile iki ayrı şekilde yapılabiliyor.

Popülist sağ ile liberaller arasında geçecek yarışta, ABD Başkanı Donald Trump da açık şekilde muhafazakar Duda'ya desteğini belirtti. 

Duda'yı, gerçekleşirse salgın dönemindeki ilk olacak ziyaret kapsamında Beyaz Saray'a da davet etti.

2015 yılında Hukuk ve Adalet Partisi lideri olarak iktidara gelen 48 yaşındaki Duda, hukuk sistemine müdahale ettiği gerekçesiyle AB yönetimi tarafından ve ülke içinden eleştiriliyordu.

Polonya Yüksek Mahkemesi'nin 65 yaşındaki başkanı Malgorzata Gersdorf, 2018 yılında hükümetin, onlarca yargıcı zorla erken emekli eden reformunu 'yargıda tasfiye girişimi' olarak nitelemişti.