Postmodern bir dönem çabaları

Postmodern bir dönem çabaları
Türkiye'de siyasi hareketlilik yaşanıyor .Bu Hareketliliği nasıl yorumlamak gerekiyor.
İşte Ergun Babahan'ın Sabah Gazetesi'indeki köşe yazısı Postmodern bir dönem çabaları Türkiye'de siyaseti yine yapay hareketlerle belirleme, biçimleme girişimleri ağırlık kazanıyor. 28 Şubat'ta tanık olduğumuz "toplum mühendisliği" yine aynı eller tarafından pişirilmeye çalışılıyor. Siyaseti "kapalı kapılar ardında" dizayn etmeye çalışan bu mühendisler, soldan ve sağdan isimleri bir araya getirip suyun akışını kendi kafalarına göre belirlemek istiyor. Ankara'da pişirilen, İstanbul'dan desteklenen bu hareketlerin tek amacı var: AK Parti'yi iktidardan götürmek, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bir erken seçim yaptırmak. Tüp bebek yapar gibi, bir siyasi hareket kurmaya çalışıyorlar. Yumurtayı kendileri belirliyor, sperm verecek babayı da... Sonuçta ortaya gürbüz bir çocuk çıkmasını umut ediyorlar.Böyle yapay girişimlerin sonucunun ne olduğunu hem yakın geçmişimizin, hem tarihin bize defalarca öğretmiş olmasına rağmen... Rejim kaygıları, yapay gerilimlere bakmayın siz. Bu kavganın gerçek nedeni, rant. Hiçbir bağlantılarının olmadığı tek parti hükümeti onları rahatsız ediyor. Her bir partiyi, liderini, grubunu parmaklarını oynattıkları dönemi özlüyorlar. İstikrar, istikrar diye kıyamet kopardılar, sonuçta bu iktidarın kendi keselerini doldurmadığını gördüler. Hatırlayın, üçlü koalisyon dönemini. Bir tek RTÜK yasası çıksın diye koskoca Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz sabahlara kadar Meclis'te oturmuş grubun istekleri yönünde oy kullanmasını sağlamışlardı. Çünkü çok iyi biliyorlardı ki, pamuk ipliğine bağlı bir iktidardılar ve iki manşetlik canları vardı. Herkesi ve her güçlü kesimi memnun etmek zorundaydılar. Şimdi böyle bir yapı yok. Kimsenin kimseye müdanası yok. Bu tablo belirli kesimleri çok rahatsız ediyor. Pastadan aldıkları payın büyümemesine kızıyorlar. Daha fazla ihale, daha fazla kolaylık istiyorlar. Onun için böyle işlere kalkıyorlar. Beyaz Türkler çok öfkeli. Zenciler baş oldu ve isteklerini yaptıramıyorlar. Bu yüzden sağdan soldan kim varsa bir araya getirip bir "türlü" pişirmek istiyorlar ama yemek bir türlü kıvama gelmiyor. Çünkü malzemeleri plastik. Halk böyle yapay girişimlere destek vermiyor. Ama bunlar inatçı bahçıvan. Arayışı sürdürecekler. Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça yeni krizler çıkacak, yeni dosyalar ortaya sürülecek. Hep bir ağızdan "Demokrasiye saygılıyız" diye bağıracaklar ama demokratik kuralları sonuna kadar zorlayacaklar. Çünkü onlar için tek demokratik sistem, onların kesesine çalışanı. Bakalım torbalarında daha ne numaralar var. Arkalarında halk yok belki ama en azından gerilim yaratarak iktidarı yıpratmayı başarabilirler. O zaman hep bir ağızdan haykırabilirler elbette, "yaşasın istikrarsızlık" diye. SABAH
20 Haziran 2006 14:43
DİĞER HABERLER