Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT/OSCE) her yıl düzenlediği İnsani Boyut Konferansı, bu yıl da Polonya’nın başkenti Varşova’da gerçekleştirildi. İnsan hakları, hukuk devleti ve demokrasi konularında Avrupa’nın en önemli platformlarından biri kabul edilen konferansta, hükümet temsilcilerinin yanı sıra uluslararası kuruluşlar, akademisyenler ve sivil toplum örgütleri bir araya geldi.
Varşova’da düzenlenen AGİT zirvesinde Türkiye vurgusu
Konferansta söz alan İnsan Hakları Savunucuları Derneği (Human Rights Defenders e.V.) Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Demir, Türkiye’deki insan hakları ihlalleri, medya üzerindeki baskılar ve düşünce özgürlüğünün sistematik biçimde kısıtlanmasına ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
“Demokrasinin kalbi susturuluyor”
Prof. Dr. Demir konuşmasına, ifade özgürlüğünün demokratik toplumların temel direği olduğunu vurgulayarak başladı:
“İfade özgürlüğü demokrasinin kalbi gibidir. Ancak bugünün Türkiye’sinde bu kalp atışı zayıflamış durumda; korku, suç sayma ve sansürle kısıtlanıyor.”
Demir, 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) döneminde Türkiye’de hukuk ve ifade özgürlüğü alanında ciddi gerilemeler yaşandığını söyledi. OHAL kararnameleriyle 170 medya kuruluşunun kapatıldığını, 150’den fazla gazetecinin tutuklandığını ve çok sayıda gazetecinin sadece bir tweet, manşet ya da röportaj nedeniyle “terör propagandası” yapmakla suçlandığını hatırlattı.
“Medya özgürlüğü yerle bir edildi”
Prof. Demir, Türkiye’nin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 157. sırada yer aldığına dikkat çekerek, birçok gazetecinin hâlâ hapiste olduğunu, bazılarının ise sürgünde yaşamaya mecbur bırakıldığını söyledi:
“Ahmet Altan, Ali Ünal, Hidayet Karaca ve daha birçok gazeteci, sadece hükümeti eleştirdikleri için yargılandı. Basın kartları keyfi biçimde reddediliyor, hükümete yakın kuruluşlar yabancı muhabirleri kara listeye alarak hedef gösteriyor.”
Demir, hükümet yanlısı düşünce kuruluşu SETA’nın yabancı gazeteciler hakkında kara listeler yayınlayarak onları taciz ve şiddet riskine maruz bıraktığını da dile getirdi.
“Sürgündeki gazeteciler de baskı altında”
Prof. Dr. Demir, Türkiye dışına çıkmak zorunda kalan gazetecilerin de ulusötesi baskı ve dijital gözetim altında yaşadıklarını söyledi.
“Cevheri Güven, Abdullah Bozkurt ve Bülent Korucu gibi yüzlerce Türk gazeteci Almanya ve İsveç’te sürgünde yaşıyor. Ancak onlar da Interpol bildirileri ve dijital taciz kampanyalarıyla hedef alınıyor. Türkiye’de erişimi engellenen TR724 ve Bold Medya gibi haber siteleri, gerçeği söylemeye devam ettikleri için sansüre uğruyor.”
“Akademisyenler ve insan hakları savunucuları susturuluyor”
Demir, baskıların yalnızca gazetecilerle sınırlı olmadığını, akademisyenlerin, avukatların ve insan hakları savunucularının da benzer biçimde susturulduğunu ifade etti:
“7.000’den fazla akademisyen ihraç edildi, 14 üniversite kapatıldı. Pasaportları iptal edilen bilim insanları adeta vatansız hale getirildi. Düşünce ve akademik özgürlük, Türkiye’de suç haline geldi.”
Demir, Türk Ceza Kanunu’nun 299. (Cumhurbaşkanına hakaret) ve 301. (Türklüğü aşağılama) maddeleri ile Terörle Mücadele Kanunu’ndaki belirsiz tanımların, eleştirel düşünceyi cezalandırmak için kullanıldığını belirterek “Oto-sansür, artık bir hayatta kalma stratejisine dönüştü.” dedi.
AGİT üyelerine çağrı: “Gerçeği söylemek teröristlik değildir”
Konuşmasının sonunda uluslararası topluma seslenen Prof. Dr. Hüseyin Demir, AGİT üyesi ülkelere ve özellikle Avrupa Birliği’ne açık bir çağrıda bulundu.
“Hapisteki gazeteci ve akademisyenlerin serbest bırakılmasının talep edilmesini, Türkiye ile yapılacak her türlü müzakerede ifade özgürlüğünün tartışılmaz bir ilke olarak güvence altına alınmasını istiyoruz.”
Demir ayrıca, sürgündeki gazetecilerin korunması, siyasi iadelerin engellenmesi ve gerçeği söylemenin suç sayılmaması için Avrupa ülkelerinin aktif bir duruş sergilemesi gerektiğini belirtti.
“Özgür basın olmadan demokrasi olmaz”
Prof. Dr. Demir konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Human Rights Defenders e.V. olarak biz, gazetecileri ve ifade özgürlüğünü savunmanın demokrasiyi savunmak olduğuna inanıyoruz. Özgür basın olmadan hiçbir seçim adil olamaz, hiçbir toplum güvenli olamaz, hiçbir insan hakkı ayakta kalamaz.”
AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı), 57 üye devletten oluşan ve Avrupa’da güvenlik, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü teşvik eden en geniş bölgesel örgütlerden biridir. Her yıl düzenlenen İnsani Boyut Konferansı, özellikle sivil toplum kuruluşlarının ve insan hakları savunucularının seslerini duyurabildikleri en büyük platformlardan biri olarak biliniyor.