Prof. Dr. Vehbi Karataş: Efendimizin şefkati düşmanlarını dahi kuşatmıştı

Prof. Dr. Vehbi Karataş: Efendimizin şefkati düşmanlarını dahi kuşatmıştı
Sakarya Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Vehbi Karataş, Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v.)'in şefkatinin düşmanlarını dahi kuşattığını söyledi. Prof. Dr. Karataş, "Kutlu doğum haftası" etkinlikleri kapsamında Ardeşen Müftülüğü tarafından organize edilen konferansa katıldı. Kutlu doğum haftası etkinliklerinin her yıl bir önceki yıla göre daha coşkulu bir şekilde kutlandığını ifade eden Prof. Dr. Karakaş, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) dünyaya teşrifinden önceki dönemden kesitler alarak, cahiliye dönemi insanların yaşantısına dikkatleri çekti. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülüşleri, kadınların bir eşya gibi alınıp satılmaları, onların hak ettikleri toplumsal değerlerden hep mahrum bırakılmaları, zenginlerin ve nüfuz sahiplerinin her daim haklı olmaları ve zulmün, vahşetin hat safhaya ulaşması, Prof. Dr. Karakaş'ın anlatımları arasında yer aldı. Prof. Dr. Vehbi Karakaş sözlerini şöyle sürdürdü: "Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) sosyal düzenin, ahlakın, adaletin ve tüm beşeri düzenin altüst edildiği bir zamanda dünyayı şereflendirmiştir. Allah, efendimizi bir gül demeti gibi sunup, bizlere hediye etmiştir. O'nunla beşer, karanlıktan kurtulup felaha erdi. Efendimiz'in adı güzel, kendi güzel, getirdiği yolu güzel, sureti sireti güzeldi. Ahlakı ise daha da güzeldi çünkü onun ahlakı Kur'an ahlakıydı. Güzel olanı nereye yerleştirirsek orası hep güzel olur. Onun nam-ı celilini gönlümüze yerleştirirsek, gönlümüz güzel olur. Onun olduğu bir gönülde kötü duygulara yer kalır mı. Dünyanın dört bir yanında insanlara zulüm ediliyor, kan dökülüyor. Silahlar mazlumlara doğrultuluyor. Peygamber sevgisinin önüne başka değerler konulduğu için ülkemizde de kavgalar hiç bitmiyor. 35-40 bin evladımızı bu kavgalarda şehit verdik. Milli servetimizi dağlara taşlara saçıp savurduk. Hem maddi hem de manevi kayıplarımız çok oldu. Onun engin şefkati ve merhameti bizlere miras kalmalıydı. Getirdiği sevgi kavramını anlayamadık. Halbuki onu kurtlar, kuşlar, ağaçlar ve taşlar bizlerden daha iyi anladı. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, ondan utanç duyulduğu bir zamanda Kızı Fatıma'nın saçını koklayarak; saçlarının arasında cennet kokularını alıyorum dedi. Kadına hiçbir değerin verilmediği bir zamanda; kadın erkeğin yarısıdır diyerek, kadın ve erkeğin bir elmanın yarısı gibi olduklarını bir ölçü olarak koydu. Efendimiz kız çocuğuna, kadınlara böyle bir değer verirken günümüzde çocuk istismarları, televizyon ekranlarında gündemlerimizi meşgul ediyor. İnsanlık olarak bu gidişatımız nereye? Peygamberimiz Hz. Muhammed öyle bir muallimdi ki; etrafındakilerin karanlıkta olduğu bir dönemde onları bir kandil gibi aydınlattı. Bedevi diyebileceğimiz cahil insanlara güzel bir şekilde yaşamayı öğretti. Efendimiz, dünyada yaşarken cennetle müjdelenen insanlar yetiştirdi. Günümüz eğitimcilerinin, meslektaşlarımızın hedefi bu olmalı. Peygamber efendimiz Taif halkı tarafından kilometrelerce taşlanırken bile onlara beddua etmedi. Belki bu topluluk arasından bir çocuk çıkar, inanır İslam'a hizmetlerde bulunur diye. Bu kaide bir düstur olarak kabul edilmeli. Bu nedenle bir öğrencinin elinden tutmak, ülkeye topluma kazandırmak küçümsenmeyecek kudsi bir meseledir." Ardeşen müftüsü Ali Osman Küçükahmet de peygamber efendimizi anlayamamaktan kaynaklanan zafiyetlerin olduğunu, bunları ortadan kaldırmanın yolunun ona olan sevginin kavileştirilmesinden geçtiğini belirtti.
16 Nisan 2011 14:23
DİĞER HABERLER