Prof. Osman Çakmak uzayı anlattı

Prof. Osman Çakmak uzayı anlattı
Prof. Osman Çakmak, yazdığı "Göklerin Kapıları" isimli kitapla farklı bir üslup denedi. Kitap bilim yazarı Ümit Şimşek'in önsözüyle Nesil Yayınlarından çıktı.
Uzay ve evrene dair bilim yazıları ile tanıdığım Osman Çakmak'ın daha önce Altınburç Yayınlarından “Bir Çekirdekti Kainat” ve “Atomlar Harf Kainat Kitap” adlı eserleri yayınlandı. Bir Çekirdekti Kainat kitabı, kâinatın ilk anından başlayarak Dünyamızın var edilişine kadar geçen yaratılış süreci ve Güneş sistemini konu ediyor. Kainat Kitap ve Atomlar Harf adlı kitap ise, atom, madde ve varlığın sırrı hakkında. Bu kitapta, atomun sırları yanında, enerji, ışık, esir maddesi, nanoteknoloji ve kuantum konuları da yer alıyor. - Söyleşimize uzay ve gök yüzü ile ilgili bilgileri öğrenmenin önemi nedir sorusu ile başlıyoruz. - Bir sergi ve fuar gibi güzel bir şekilde tanzim edilen binbir mucizenin teşhir edildiği bu alem belli ki insanın tanıması ve orada kendi yerini ve anlamını bilmesi için yaratılmıştır. Okuma ve düşünme, sadece insanlara bahşedilmiş bir özellik. Öncelikle şunu belirteyim ki; büyük düşünmenin, bilime merakın artmasında uzay ve astronomiye dair konuların ayrı ve özel bir yeri vardır. Eskiden liselerimizde astronomi dersleri vardı. Şimdi ise, gençlerimiz kainatın en açık ve büyük sayfası olan uzay hakkında derin bilgiye sahip olmadan eğitim hayatını noktalıyorlar.. - Yazılarınızda bir yandan atomlar ve küçüklerin dünyasına iniyor, oradaki sırları açığa çıkarıyor diğer yandan da uzayın derinliklerine dalıyor kozmozu ele alıyorsunuz. Kitaplarınız mikrokozmozdan makrokozmoza kainat kitabının okumaları olarak değerlendirebilir miyiz? - Kitabın takdim yazısında sayın Ümit Şimşek'in şu ifadeleri sanırım sorunuza kısmi bir cevap olabilir: “Elinizdeki kitap, işte o öncü çalışmalardan biridir. Hem özen ve titizlikle hazırlanmış, hem de kitabın nasıl başlayıp nasıl bittiğini hissettirmeyecek bir akıcılıkla kaleme alınmış olan bu çalışma, okuyucuyu gezegenimizin üzerinden alarak kâinatın uçsuz bucaksız ufuklarında heyecanlı bir seyahate çıkarıyor, fakat bu seyahatin hiçbir yerinde kaybolmuşluk duygusunu yaşatmıyor. Çünkü bu seyahatte sahipsiz ve karanlık diyarlarda değil, tanıdığımız ve sevdiğimiz bir Sultanın âşinâ ülkesinde dolaşıyorsunuz. Eser, bir yandan dolaştığınız yerler hakkında size gerekli ve doğru bilgileri kolayca anlaşılabilecek bir dille verirken, bir yandan da size bu âşinâlığın huzurunu hissettiriyor. Bu özelliğiyle de, içinde yaşadığı kâinatı tanımak isteyen yolcunun el kitabı olma özelliğini hak ediyor. Ümit Şimşek yine takdim yazısında şunları da ekliyor: “Kapsamlı ve etkili bir eğitim programının ders kitabı olabilir” - Uzayın karmaşık konularını anlaşılır kılmak kolay bir mesele olmasa gerek. Kitabınızda anlaşılmayı kolaylaştıran noktaları dikkate vermek gerekirse, kitabınızda hangi öğretici özellikler öne çıkıyor? - Kitapta her olay ve sistemin, kâinatın bütünü içindeki yeri ve bağlantısına vurgu yapılması resmin bütününü her an görmeyi mümkün kılıyor. Bu yüzden okuyucu, eserde ince ve derin bilgiler arasında kaybolmuşluk duygusu yaşamıyor. Kullanılan örnekleme metotları ve temsiller kadar olayların açıklamalı renkli resim ve şematik gösterimleri, çetrefil konuların anlaşılmasını kolaylaştırıyor. Eserdeki renkli ve açıklamalı resim ile şemalar, konuların anlaşılmasını daha da kolaylaştırıyor. Kitapta ilgili uzay animasyon ve görsel kaynakların web adresleri de verildi. Derin ve ayrıntılı bilgiye bu adreslerden ulaşabilecektir. Göklerin Kapıları'nı emsallerinden ayıran önemli bir diğer özellik ise astronomi ve evreni son gelişmeler ve bilgiler ışığında size sunmasıdır. Son 20-30 yılda, hatta son 10 yılda bile bu bilgilerin ne kadar değiştiğini, öncekilere göre farklı bir uzay tablosu bulunduğu, kitap okuyucusu farketmektedir. - Kitabın satırları arasında gezerken, okuyucu uzayın derinliklerine seyahate çıktığını ve evrenin sırlı kapılarının kendisine bir bir açıldığını hissediyor. Evrenin sır dolu sayfalarını heyecanla okurken, binlerce ve milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki gök sistemlerinin adeta yanı başınızda hissediyorsunuz. Kitabın önemli bir bölümü de karadeliklerle ilgili. Kitap piyasası, karadelikleri gök kapıları olarak tanımlayan ve uzay zamanda yolculuk kadar kıyamet konularını birleştiren bir kitapla ilk defa tanışıyor sanırım. - Çoğu bilim adamı “uzayın dışına çıkmak için kapı arıyorduk. Karadelikler tam da aradığımız kapıya benziyor” diyerek şaşkınlıklarını dile getiriyorlar. Kitapta karadelikler konusu ile birlikte uzay ve zamanda yolculuk ile kıyamet konularında yepyeni yaklaşım ve bilgilerle sunuluyor. Göklerin karadeliklerle açılan kapılardan içeriye girerek, okuyucu, fizik ötesi dünyalara dalıyor. - Sizin kitabınızı şu dönemde önemli kılan noktalardan birisi de burası diye ortaya çıkıyor galiba. - Bir yandan okulların ezbere-sınava dayanan eğitimi, öğrenciyi okumaya ve bilime karşı soğutulurken, diğer yandan da reklam ve tüketim çılgınlığı içinde bilgi bombardımanı karşısında kalan insanımız gereksiz bilgi kirliliği ile karşı karşıya. Bu karmaşada asıl tanımamız ve öğrenmemiz gerekeni, yani içinde yaşadığımız evreni ve kendimiz tanıma konusunda ders kitaplarının fazla bir şey veremediğini görüyoruz. Bu karanlık içinde yürürken kaleme aldığımız kitaplar ve benzeri yayınlar bize yol gösteriyor. Okulda okuduğumuz kitaplar bize bu âlemi ve içindeki varlıkları sahipsiz ve gayesiz olarak öğretir. Bu bakış açısına göre gökte bir Güneş vardır, ama onu oraya yerleştiren birisi yoktur. Güneşin orada olmasının bir amacı da yoktur. Bulutlar hareket eder, yağmur yağar, ama onu kimse göndermez, kendiliğinden ve hedefsiz bir şekilde gelir! Göklerde veya yerde var olan her şey ve cereyan eden her hadise, böyle başıboş ve hedefsizdir. Taşın düşmesini yerçekimi kanununun sağladığı, gemilerin suyun kaldırma kuvveti sayesinde yüzdüğü, bitkilerin büyümesini fotosentezin temin ettiği öğretilir. Sonradan birisi çıkıp da bize bütün bunların yanlış mesajlardan ibaret olduğunu anlatsa bile, ilk olarak edindiğimiz bakış açısı, tıpkı anadil gibi, asıl yerini korumakta, daha sonra edindiğimiz düzgün bilgiler ise, ikinci bir lisan gibi, diğerine tâbi olarak zihnimizde bir yer edinmeye çalışmaktadır. - Kainatı, insanların fenler yolu ile öğreneceği Kur'an gibi kutsal bir kitap olarak nazara verdiği hissine kapılıyor insan. - Kur'an'ın ilk nazil olan ayeti olan “Oku” diye başlayan hitabı, kainat kitabının okunması olarak anlıyorum daha çok. Kur'an'ı okuduğumuzda oradaki hakikatlerin yansımasını kainatta buluruz. Örneğin çevremizde varlıklar üzerinde gördüğümüz yardımlaşma -paylaşma, hayat ve rızık-beslenme, mükemmele gidiş, güzelleşme –süsleme, düzenlilik, denge ve tasarım, temizlik, iktisat-israfsızlık, ..vd. Bunlar aynı zamanda Kur'anın ve fıtratta olan hakikatleri. Okullarda okuduğumuz ders kitapları doğada gördüğümüz ilahi isimlerin yansıması olan bu hakikatleri nazarlardan saklıyorsa, ortada bir problem var demektir. - Nedir o problem? - Bilimin ateizme ve materyalizme alet edilmesi meselesi. Ülkemizde eğitimi, özellikle fen bilimlerini ateist işgalden kurtarmadıkca dersleri anlamlı, faydalı ve verimli hale getirmek mümkün olmadığını düşünüyorum. Uzun yıllardır bilimle din ayrı gösterilerek ve birbiri ile çatıştığı tezi ustaca işlenerek ateist düşünce ders kitaplarında hakim kılındı. Eğitim sistemi, inançlı nesiller yetiştirmek ve insani ve kültürel değerler kazandırmak bir yana, özenle kendi değerlerimizden uzak tutulmaktadır. Bu yüzden eğitimimiz bir kimlik problemi ve yönsüzlükle karşı karşıya. Eğitimde reformların gündemde olduğu şu günlerde, Kâinatı ve varlığı materyalist yorumlardan kurtaracak çalışmalara başlanması temennisindeyiz. - Bu duruma göre, kitaplarınızın tabiatı tanıtmada fen dersleri için bir model oluşturduğunu söyleyebilir miyiz? - Fen ve tabiat dersleri için söylüyorum özellikle. İlk yapılacaklardan birisi ders kitaplarının yeniden ele alınarak ve ateist ve inkarcı unsurlardan ayıklanması gerekir.. Eserleri ile açıkça kendini belli eden kast ve iradeye, hikmetli yapılışa, olayların hayatla ve bizimle olan ilişkisine her zaman dikkat çekilmelidir. Bilimsel bir disiplin içinde kainatı esma tecellisi sayan-faili meçhul cümle kurmadan- bir bakış açısı ile ilimler üzerindeki ilahî tasarrufu göstererek fen bilimleri yeniden yazılmalıdır. Ne zamanki ders kitapları bu anlayışla işlenirse, o zaman yeni nesiller aklı kadar kalbi de çalışan, kendisi ile barışık ve kimlikli-kişikli fertler fertler haline geleceklerdir. Bizi biz yapan değerlerlerin harekete geçiriciliğinden uzak kaldığımız sürece ülkemizde bilim bir aksesuar olarak kalmaya devam edecektir. Şimdiye kadar kaldığı gibi. - Son olarak yeni eserinizden bazı başlıklar ve kitabın temin adres ve telefonunu vererek söyleşimizi noktalayım. Dünya Bir Uzay Gemisi, Hareket İçindeki Uzay, Evren Sonsunradan Yaratıldı, Süper Kütleli Karadelikler, Kuasarlar, Samanyolu'nun Merkezi, Günez Değil Soş'in Samanyolu'ndaki Konumu, Yaşanabilir Galaksi Bölgesi, , Büyük Yıldızların Farklı Kaderi, Evrenin Kaderini Gizleyen Karadelikler, Karadeliklerdeki Keşif Serüveni, Karadeliğe Yolculuk, Uzay ve Ötesi, Süper Sicimler ve Uzay, Karadelikler Bir Gök Kapısı mı? Karadelikler Yoluyla Zamanda Yolculuk, Tayy-ı Mekân, Dönen Karadelikler ve Uzay-Zaman Yolculuğu, Güneş'in Esrarlı Yolculuğu ve Kıyamet, Vega Yıldızı'na Doğru Seyahat, Geometrik Çekim Dengesinin Bozulması ve Mecerre, Karadelikler ve Kıyamet Depremi, Güneş'in Batıdan Doğması ve Kıyamet Rotahaber
03 Nisan 2012 14:03
DİĞER HABERLER