Erdoğan suikastçinin El Nusracı olmadığı tezini işlese de Rusya, Ankara'nın cihatçılarla ne iş çevirdiğini çok iyi biliyor. Moskova'nın BM'ye sunduğu raporu hatırlayalım: MİT'in IŞİD'çileri koordinasyonu, Erdoğan ailesinin IŞİD'le petrol ticareti...
Erdoğan'a kötü haber: Putin çok şey biliyor!
Erdoğan rejiminin Rus jetini düşürmesinin ardından ticari ambargo uygulayan Moskova’yla yakınlaşmak için taviz üstüne taviz verdiği dönemde El Nusra teröristinin Rus elçisini öldürmesi Ankara’da zaten tepetaklak olmuş tüm dengeleri yerle bir etti.
El Nusra teröristlerine lojistik sağlayan, sınırını bu ve bağlantılı örgütlere açan, militanlarını Türkiye’deki hastanelerde tedavi ettiren Erdoğan rejimi, kendi beslediği yılan tarafından sokuldu ve adeta suçüstü yakalandı.
Elçiyi öldüren teröristin El Nusra sloganı atması ve Halep’te yaşananları ön plana çıkarmasına rağmen Erdoğan rejimi dikkatleri El Nusra’dan dağıtmak için panikle bin bir yalan ve tezvirata başladı. Binlerce gönüllüsü hapse atılan Hizmet Hareketinin en ufak bir taşkınlığı olmamasına rağmen, böylesine profesyonelce hazırlanmış hain bir saldırıyı cemaate yıkarak El Nusra bağlantılarını gözden kaçırma telaşına düştü.
Ne var ki bu çaba, sadece rejime teslim olmuş medya ve gruplar tarafından iç kamuoyunu etkilemekten başka bir işe yaramadı. Ruslar, Erdoğan’ın “Fail cemaat” açıklamasına “Soruşturma henüz tamamlanmadı, arkasında kimin olduğu henüz net değil” cevabı verdi. Zaten Erdoğan rejiminin gözden kaçırmaya çalıştığı radikal cihatçılarla bağlantıları, Moskova tarafından gayet iyi biliniyor.
RUSYA BM’YE TÜRKİYE-IŞİD-EL NUSRA İLİŞKİSİNİ RAPORLADI
Nitekim Rusya, Erdoğan rejiminin cihatçı bağlantılarını resmi rapor haline getirip Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne “Gereğinin yapılması” için sunmuştu. Raporda, rapor Türk istihbaratının IŞİD ve Nusra'ya hangi silahı ne zaman hangi araçla yolladığı tek tek anlatılıyor.
10 Şubat tarihli raporda şöyle deniliyor:
“IŞİD militanları, Türk istihbarat servisinin yardımıyla, Rusya ve Sovyetler Birliğinden ayrılan ülkelerden Suriye’ye gitmek isteyen cihatçıları koordine etmek ve onların çatışmalara katılmasını sağlamak için Antalya’da geniş bir network kurdu.
Bu networkün içinde Kırgızistan uyruklu Abdullah isminde bir şahıs, Kafkasya’dan Azmet, Tatar uyruklu Elnar, Rusya Federasyonu’ndan İlyas, Adil Aliev isimli Azerbaycanlı ve Çerkez kökenli Nizam bulunuyor. Bu kişilere, 1 Nisan 1978 Tataristan doğumlu Rusya vatandaşı Ruslan Rastyamoviç Kaibulov (Ayrıca Barış Abdul veya “Hoca” olarak da biliniyor) liderlik ediyor. Kaibulov, ailesiyle birlikte Antalya’da yaşıyor. Türkiye’de kalıcı oturum hakkı var.
Antalya’da eleman devşirme işi, kurulan geçici gözaltı merkezinin bilgisi dâhilince şöyle yürütülüyor: Gözaltına alınan biri terör eylemine katılmayı kabul ederse, bu merkezdeki şahıslar o kişiye ücretsiz hukuki danışmanlık vererek serbest kalma sözü veriyor. Türk avukat Tahir Tosolar bu kişilerin davalarına bakıyor. Türkiye vatandaşı Çeçen Sultan Kekursaev, yabancıların tutulduğu Antalya’daki bu merkeze bu sebeple defalarca ziyarette bulundu.
Eylül 2015’te, Avrupa ve Orta Asya’dan gelen bini aşkın IŞİD militanı Gaziantep sınırı kullanılarak Türkiye’den Suriye’ye götürüldü.
Mart 2014’te Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan, Libya vatandaşı Mehdi el-Harati’nin koordine ettiği kalabalık bir IŞİD grubunun Suriye’ye transferini organize etti. Savaşçılar, Libya’dan deniz yoluyla alınarak Suriye’ye götürüldü.
Aralık 2015’in sonlarından başlayarak Türk istihbarat servisleri, IŞİD teröristlerini Suriye’den Türkiye’ye, oradan da Yemen’e ulaştırmak için Türk askeri uçaklarını kullanıyor. Alternatif olarak da deniz yolunu kullanarak teröristleri Aden Limanına ulaştırıyorlar.
Herkesin bildiği gibi Türkiye, yaralanan IŞİD teröristlerini kendi topraklarına götürerek buralarda tedavi ettiriyor. Sadece 2014’te Gaziantep’te en az 700 IŞİD’çi tedavi edilerek ayağa kaldırıldı.”
PUTİN ÇOK ŞEY BİLİYOR
Ankara’yı iyice köşeye sıkıştıran Moskova’nın Erdoğan rejimiyle ilgili bildiği tek şey IŞİD’çilerin ve El Nusra gibi diğer cihatçı örgütlerin koordine edilmesi değil. Ayrıca, Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın radikallerle ticari ilişkileri de Rusya’nın BM’ye sunduğu raporda yer aldı.
IŞİD’in finansal kaynaklarına dair 2 Aralık 2015’te basın toplantısı düzenleyen Rusya, IŞİD’i yenmek için yasadışı petrol ticareti kanallarının ve alt yapısının yok edilmesi gerektiğini söyleyerek Erdoğan’ı şu sözlerle adres gösterdi: Suriye’den yasadığı şekilde satılan petrolün ana güzergâhı Türkiye.
Rusya BM’ye sunduğu raporun ve kamuoyuna yaptığı açıklamada şöyle dedi:
Elde ettiğimiz belgelere göre IŞİD bölgelerinden Türkiye’ye yapılan yasadışı petrol ticaretine Türkiye’nin üst düzey siyasi kadrosu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi karışmıştır. Bölgede komşu ülkelerden petrol çalan Türk elitleri ve çetelerden oluşan ortak bir ekip çalışıyor. Binlerce tankerden endüstriyel nitelikte çok büyük boyutta petrol, boru hatlarıyla Türkiye’ye ulaştırılıyor. IŞİD’in kontrolündeki bölgelerden Türkiye’ye sokulan petrolün bir bölümü iç pazara sunuluyor. Petrolün bir bölümü de gemilere işlenmek üzere Türkiye sınırları dışına çıkarılıyor. Rusya’nın operasyonları sonucu teröristlerin geliri yarı yarıya düştü.
Berat Albayrak başta olmak üzere Erdoğan ailesinin bu yasadışı petrol ticaretiyle doğrudan ilişkisi var. Kasım ayında Türkiye sınırlarında 16 bin 260 adet petrol tankeri görüldü. Tanker sürücülerinden bazıları yüzlerini hırsız gibi maskelerle kapatıyordu. Uzaydan çekilen görüntüler, tankerlerin sınırı geçtikten sonra Türkiye’de ilerlemeye devam ettiğini gösterdi.
Rusya, söz konusu raporunda ayrıca “MİT TIR’ları davasına atıfla, Türkiye’nin militanlara silah gönderdiğini ortaya çıkaran gazetecileri hapse attı” notunun altını çizdi.
SONUÇ: EL NUSRA ERDOĞAN’IN BAŞINI YAKACAK
Birleşmiş Milletler raporuna kadar girmiş çok ciddi veriler karşısında köşeye sıkışan Erdoğan, iç kamuoyunu kontrol altında tutmak ve El Kaide bağlantısının konuşulmasını engellemek için açıkça manipülasyon yapıyor. Ancak uluslararası kamuoyu aslında Türkiye’de ne olup bittiğinin farkında. Zaytung’da parodi bir habere konu olduğu gibi, “Erdoğan Rusya’ya, 'Sandığa gidelim, katilin hangi örgütten olduğuna millet karar versin' demesi" an meselesi olsa da bu çabalar dünyada dalga konusu olmaktan başka işe yaramıyor. Cihatçılara gönderilen silahları seri numarasına kadar bilen uluslararası kamuoyu, gerçek dışı beyanların da siyasi olarak ne anlama geldiğinin farkında.