Ramazanda kalbin yükünü dengeleyin
-Gün boyu aç kalan mideye birden yüklenilmesinin,
birçok sağlık sorununa neden olacağı gibi kalbin
yükünü de artıracağı, bu durumun, kalp krizi, yüksek
tansiyon, beyin kanaması ve felç gibi hastalık
BALIKESİR (A.A) - Gün boyu aç kalan mideye birden
yüklenilmesinin, birçok sağlık sorununa neden olacağı gibi kalbin yükünü de
artıracağı, bu durumun, kalp krizi, yüksek tansiyon, beyin kanaması ve felç gibi
hastalık risklerine yol açabileceği bildirildi.
Türkiye Diyetisyenler Derneği (TDD) Başkanı Dr. Ayhan Dağ, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, Ramazan ayında pek çok kişinin beslenme alışkanlıklarının
ciddi şekilde değiştiğini söyledi.
Günlük hayatta 3 ana ve ara öğünlerle tüketilen besinlerin, iftar ve sahur
olmak üzere iki öğünde alındığını ifade eden Dağ, verilen iftar yemeklerine
katılımın fazlalaşmasıyla, rutin günlük beslenme alışkanlıkların dışında
özellikle kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı, börek
tüketiminin arttığını anlattı.
Buna karşın sebze, meyve ve beyaz et tüketiminin azaldığını dile getiren
Dağ, Oysa, unutmamak gerekir ki, özel günlerin ismi ne olursa olsun günlük
almamız gereken enerji, protein, vitamin ve mineral oranları değişmez dedi.
Oruç ayında, açlık korkusuyla aşırı yüklenme veya yüksek kalorili besinlerin
yenilmesiyle hızlı kilonun alınabildiğini vurgulayan Dağ, Ramazanda güneşin
doğuşundan batışına kadar geçen süre boyunca, besin ve sıvı alımın olamaması
nedeniyle enerji depolarındaki tükenmeye bağlı olarak metabolizma
yavaşlamaktadır. Bunun yanında, vücut su miktarındaki azalma, özellikle
Ramazanın ilk haftasında önemli bir sorun haline gelebilmektedir. Özellikle
Ramazanın ilk haftasında sıvı alımının artırılması ve Ramazan süresince iftar
sonrası öğün sayısı artırılarak enerji alımının dengelenmesi çok büyük önem
taşımaktadır diye konuştu.
-Sahura kalkmadan oruç tutmayın; 16 saatten fazla aç kalınacak-
Ramazan ayında birçok kişinin sahura kalkmadan oruç tutmayı tercih ettiğine
dikkati çeken Dağ, Ancak uzun süre aç kalmanın yaratacağı olumsuzlukları
engellemek için mutlaka sahura kalkılması gerekmektedir. Oruç tutulan günlerde 16
saatten fazla açlıkla karşı karşıya kalınacak. Bu süre içinde kan şekeri düşer.
Eğer kişi sahura kalkmıyorsa kan şekerinin düşüşü günün erken saatlerinde
başlar ifadelerini kullandı.
Sahurda çok yağlı, çok tuzlu ve aşırı tatlı besinlerden kaçınmayı öneren
Dağ, şunları söyledi:
Ramazan ayı boyunca oruç tutan bireyler, günü daha tok geçireceğine
inanarak, sahurda, hamur işleri dediğimiz mantı, makarna, börek, gözleme, ekmek
ve kızartma ağırlıklı besinleri fazla miktarda tüketmektedir. Sabah uyanıldığında
midede ağırlık, yanma ve ekşime görülebilir. Kahvaltı aslında günün başlangıcında
önemli ve altın değerinde bir öğün olmasından dolayı Ramazan ayında da sahurda
beslenme önemlidir. Biz bu öğünde özellikle kahvaltılıkla bir sahur geçirilmesini
tavsiye ediyoruz. Sahurda hazmı kolay, yüksek enerjili besinler tercih
edilmelidir. Sahurda sadece su içerek niyetlenmek veya gece yiyip yatmanın son
derece zararlı olduğu unutulmamalıdır. Beyaz peynir, yumurta, süt ve ekmek
tüketilmelidir. Yoğurt da tüketilebilir, komposto içilebilir. Sıvı içeriği fazla
gıdalar, sahurda tercih edilmelidir.
-Kalbin yükünü artırmayın-
TDD Başkanı Dağ, iftarda, gün boyu aç kalan mideye birden yüklenilmesinin,
birçok sağlık sorununa neden olacağı gibi kalbin yükünü de artırdığını
belirterek, bu durumun, kalp krizi, yüksek tansiyon, beyin kanaması ve felç gibi
hastalık risklerini doğurabildiğini ifade etti.
Hızlı yenmekten kaçınmayı öneren Dağ, Yavaş yavaş ve iyice çiğnenerek
yenmelidir. Oruç, su, hurma, zeytin gibi iftariyeliklerle açıldıktan sonra çorba
ve salata gibi hafif besinlerle iftara devam edilmelidir dedi.
İftariyeliklerin genelde yüksek yağ içerdiğini, bu nedenle her gün tek bir
seçim yapılması gerektiğini bildiren Dağ, bir gün tereyağı-bal diğer gün 2-3
dilim sucuk, sonraki gün peynir-zeytin şeklinde düzenlenmesini tavsiye etti.
Dağ, ana yemeğe geçmeden önce 5-10 dakika kadar ara verilmesinin sindirime
yardımcı olacağını vurgulayarak, tatlı olarak özellikle mevsim meyvelerinden
yapılan sütlü tatlılar ya da dondurma daha hafif ve sağlıklı olanların
seçilmesini önerdi.
-Su ve kahve su kaybını karşılamıyor-
Gün içindeki su kaybının, vücutta halsizlik, işte verimsizlik, konsantrasyon
güçlüğü, uyuklama, hazımsızlık, tansiyon düşmesi gibi sorunlara yol açabileceğini
belirten Dağ, şunları kaydetti:
Sıvı kaybını karşılamak için su dışında ev yapımı az şekerli limonatalar,
ayran, meyve kompostoları tercih edilmelidir. İftardan sahura kadar en az 8-10
bardak su tüketilmelidir. Fakat çay ve kahve gibi içeceklerle sıvı ihtiyacının
karşılanmadığını unutmayın. Karbonhidrat açısından zengin hamur tatlıları,
kurabiyeler, yağlı hamur işleri, hızlı acıkmaya neden olacağı için tüketilmesi
uygun değildir. Genel olarak hem iftarda hem de sahurda tuz içeriği yüksek olan
turşu, salamura, yağ ve tuz oranı yüksek olan pastırma, sucuk gibi besinler,
şeker oranı ve kalorisi yüksek olan kurabiyeler, hamur tatlıları gibi besinlerden
mutlaka uzak durulmalıdır. Ekmek tercihinde ise beyaz unla hazırlanmış sıcak
pide, kan şekerini hızla yükseltir. Bu nedenle kepekli, çavdar, tam buğday gibi
esmer ekmekler tokluk hissi sağladığı için tercih edilmelidir.
-Yemeklerin suyunu tüketmeyin, fiziksel aktiviteyi ihmal etmeyin-
Ayhan Dağ, ramazan ayı boyunca kabızlığı önlemek için yemeklerde lif oranı
yüksek gıdaların (kuru baklagiller, kepekli tahıllar, sebzeler) ve ara öğünlerde
de taze ve kuru meyveler, ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişlerin tercih
edilmesi gerektiğini vurgulayarak, yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak,
bağırsak hareketlerini düzenlemek, kan şekeri dengesini sağlamak, iyi kolesterolü
artırmak için vazgeçilmez olan fiziksel aktivitenin ramazan ayında ihmal
edilmemesinin önemli olduğunu söyledi.
İftardan bir saat sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek yerine
biraz hareket etmenin, kısa mesafeli orta tempoda 20-30 dakikalık yürüyüşler
yapmanın, hem sindirime yardımcı olması açısından hem de metabolizmanın
hızlanması açısından yararlı olacağını ifade eden Dağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
Ramazan ayı süresince kilo alımı oruç tutanlarda sıklıkla görülen bir
sorundur. Uzun süreli açlıklar metabolizmayı yavaşlatmaktadır. Metabolizmada olan
yavaşlamayı önleyebilmek için iftarı ikiye ayırmak, sahurdan önce yatmadan da
geceye bir ya da iki ara öğün konulmalıdır. Haftada en fazla iki kez sütlü tatlı
tüketip diğer günlerde meyveler tatlı olarak kullanılmalıdır. Şerbetli
tatlılardan kaçınılmalıdır. Komposto ve hoşafların şekerleri az olmalıdır.
Yemeklerin suyunu tüketmemeye çalışın bu şekilde daha az yağ tüketimi
azalacaktır.
Muhabir: Zafer Akpınar
Yayıncı: J.Jale Müminoğlu