Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB), 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili paylaştığı rapora göre bölgede yaşayanlar kaderine terk edildi. Raporda, bayram ve seçimler sonrası belediyeler, kamu kurumları ve gönüllü kuruluşların dayanışma ve desteklerinin çok gerilediği yer aldı.
Olağandışı Durumlara Dayanıksız Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri başlıklı rapor, 1 Mayıs ile 31 Temmuz arasındaki sürece odaklandı. Raporun açıklandığı basın toplantısında TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Erişilebilir, nitelikli, bütüncül bir sağlık hizmeti; afetlerle baş edebilmek kamusal bir görev” dedi.
‘Konteyner kentler, toplama kampı gibi’
TTB Halk Sağlığı Kolu üyesi Dr. Mehmet Zencir’se deprem bölgesine her gittiklerinde çaresizlikle karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Altı ay geçmesine karşın hala çadırlarda kalan binlerce insan olduğunu, konteyner alanlarınınsa koşulları itibariyle birer toplama kampını andırdığını belirtti. Gıdaya ve temiz suya erişim sorunlarının giderilmemesi; yol temizliği, çöp toplama, ilaçlama, enkaz kaldırma çalışmalarında sulama gibi çevre sağlığı gereklerinin yerine getirilmemesi; merkezi yönetimden yerel yönetimlere, toplumsal örgütlerden bireysel gönüllülere desteklerin azalması gibi sorunları sıralayan Zencir sözlerini şöyle sürdürdü:
“Depremin altıncı ayında sorunların giderilmesine yönelik bir çaba olmadığı gibi, mevcut çabalardan geri çekilme hali var. Bu da depremzedelerdeki unutulma hissini tetikliyor, fiziksel sağlık sorunlarının dışında ruhsal sağlık sorunlarını büyütüyor. Unutulma hissini gideren ve umudu büyüten çalışmalara ihtiyaç büyük.”
Aile hekimliği hala enkaz altında
Aile sağlığı merkezlerinin ya yıkıldığını ya da çok kötü fiziksel koşullarda olduğunu, hemşire-ebe yetersizliğinden teçhizat eksiklerine kadar bir dizi sorunla baş başa bırakıldığını ifade eden Zencir, “Afetlerde birinci basamak sağlık hizmetlerine çok büyük iş düşüyor. Polikliniğe sıkışan değil, sahaya çıkarak çalışma yürüten bir sisteme ihtiyaç var” dedi.
Zencir, deprem bölgesindeki sağlık çalışanlarının tükendiğini belirtti: “Aile hekimliği çöken enkazın altında bir başına. Bu durumu sürdürmeye çalışmak daha büyük sorunların doğuruyor. Kızamık, uyuz gibi salgınlardan, ruh sağlığı sorunlarına, beslenme bozukluklarından, kronik hastalıkların alevlenmesine kadar pek çok hayati sorunun artması bunun sonucu. Birinci basamak sağlık hizmetleri güçlü bir şekilde sunulmadığı sürece bu sorunların katlanarak artması kaçınılmaz.”
TTB Merkez Konseyi üyesi ve Kahramanmaraş Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Tiyekli, Malatya Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Safa Burak Kıyat, Adıyaman Tabip Odası Başkanı Dr. İsmail Tosun ve Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Sevdar Yılmaz aşağıdaki sorunları aktardı:
*Barınma hem toplum hem de sağlık emekçileri için hala en önemli sorun. Bir an önce kalıcı konutlara geçiş için tüm olanaklar seferber edilmeli, deprem bölgesinin tarihi ve kültürel gerçeğini gören, toplumla birlikte karar veren bir inşa politikasına ihtiyaç var.
*Sağlığı doğrudan ilgilendiren, belediyeler tarafından yürütülen çevre sağlığı hizmetleri için, felaketten sonra erken dönemindeki gibi büyük belediyeler olanaklarını bölgeye yığmalı. Kentin yeniden inşasına katkı sağlamaları toplumda öne çıkan umutsuzluğun önüne geçilmesi için elzem.
*Sağlık bakımından aşırı sıcakların en büyük etkisi özellikle çadırlarda kalan nüfus için sıcak çarpması şeklinde kendini gösteriyor. Kronik hastalığı olanlar ve yaşlılar aşırı sıcaklardan daha fazla etkileniyor. Hasarlı binaların yıkma, enkaz kaldırma ve taşıma işlemlerine bağlı yoğun toz bulutu ile sıcaklar bir araya geldiğinde ölümlere kadar varan sağlık sorunları güncel en büyük sağlık tehditleri arasında. Klimaya erişim, bu açıdan kritik önemde. Ancak tüm depremzedeler bu konuda çok şanslı değiller.
*Yıkım ve enkaz kaldırma işlemleri sağlığı ciddi tehdit eder boyutta. Hem güncel hem de gelecek açısından olası sağlık tehditlerinin önüne geçilmesi için meslek örgütleri ve ekoloji mücadelesi verenlere kulak verilmeli. Bu işlemler aynı zamanda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği açısından ciddi tehlike ve riskler içeriyor. Kısa süre içinde bu tehlikelere maruz kalmak işçiler için geri dönülmez sağlık sorunlarına yol açma olasılığı çok yüksek. İşçi sağlığının temel ilkeleriyle hareket edilmeli, önlemler bu doğrultuda alınmalı.
*Sağlıkta olduğu gibi kentin yeniden inşasında da toplumun katılımı önemli. Sağlık çalışanları, sağlık örgütleri ve toplum öz gücünü harekete geçirerek geleceklerine sahip çıkmalı.
*Hekimlerin/sağlık emekçilerinin sorunlarının çözümüne yönelik bir strateji geliştirilmedi, gerekli adımlar atılmadı, özlük haklarında iyileştirmeler sağlanmadı.
*Tayin hakkı çıkması sonrası bazı branşlarda eksilme yaşandı. Bu da kalan hekimlerin üzerindeki yükü fazlasıyla artırdı.
*Sağlık hizmeti veren birimlerin fiziki şartları düzeltilmedi. Bazı birimlerdeki ekipman eksikliği giderilmedi. Sağlık müdürlükleri ise çözüm için herhangi bir adım atmadı.
*Yıkılan aile sağlığı merkezlerinin yapımı için hiçbir çalışma başlatılmadı.
*Adıyaman’da sadece devlet hastanesinin ayakta kalmasına, Kahramanmaraş’ta şehir hastanesinin hizmet verememesine bağlı olarak sağlığa erişimde sorunlar arttı, çözüm doğrultusunda herhangi bir çalışma başlatılmadı.
*Sağlık kurumları güzergahındakiler başta olmak üzere yolların halen yapılmamasına bağlı olarak ulaşım sorunu çözülemedi.
*Yıkımların sürmesi, su kuyularının moloz döküm alanlarının yakınına açılması gibi nedenlerden ötürü içilebilir suya erişim halen sağlanamadı.
*Yıkım, moloz döküm ve ayrıştırma çalışmalarının kurallarına uygun yürütülmemesi nedeniyle kanserojen lif, asbest ve toksik tozların havaya karışma sorunu sona ermedi.
*Aşı ve izlem eksiklikleri sorunu giderilmedi.
*Gündelik yaşamın normale dönememesi, temel ihtiyaçlara erişimin sağlanamaması, istihdam sorununun giderilememesi gibi nedenlerden ötürü psikolojik sorunlarda artış olmasına karşın psikolojik destek çalışmaları geliştirilmedi.