Kimin umurunda göreceğiz
KHK Platformlar Başkanı Münir Korkmaz Bey haykırıyordu. Babala Tv Youtube Kanalı yayınında Ali Babacan’a ‘’Bana bir bakın. Ben teröriste benziyor muyum’’ diyordu.
Münir Korkmaz 2016 yılına kadar öğretmendi. 12 Eylül’deki darbeciler 4 yıl öğretmenlik yaptırmamışlardı. Şimdiki rejim de 3 kez ihraç ederek öğretmenlikten men etmişti. Bugün sizlere rejimin yaftaladığı iki buçuk milyon kişiden biri olan tırnak içinde bir terörist kadını anlatacağım.
---
Bakın bakalım siz kimlere ağzınızı yaya yaya,
dudağınızı büze büze,
umursamadan,
acımadan terörist diyorsunuz.
Diyorsunuz ve kimlerin vebaline giriyorsunuz?
---
Hülya Durmuş.
41 yaşında 2 çocuk annesi.
Yamanlar Koleji biyoloji öğretmeniydi.
Eşi İbrahim Durmuş’ta Körfez Dersanesi’nde öğretmendi.
16 yaşındaki İlk çocukları Tarık otizmli olarak doğdu. O, % 98 ağır otizmli ve zihinsel engelli. 2. çocukları Burak 8 yaşında normal bir çocuk.
Tarık’ın iyi bir destek eğitimi alması ve daha güzel yetişmesi için İzmir’e taşınmışlardı. Tarık güzel bir rehabilitasyon merkezine gidiyor, düzenli spor aktivitelerine devam ediyordu. Hülya ve İbrahim öğretmen Tarık’ın iyiye gitmesinden çok mutluydular.
Fakat o kara gün var ya...
Tarihte eşi benzeri görülmemiş 15 Temmuz kumpası...
O meş’um gece geldi çattı ve o uğursuz oyun, otizmli Tarık’ın hayatında da geri dönülmez zararlara neden oldu.
Anne baba işsiz kalmış, Tarık’ın bakımı için zorluklar başlamıştı. Yaşanan olaylar Hülya Hanım’ın sağlığını etkilemiş ama bunu bile fark etmemişlerdi. 2018 yılı başlarında teşhis konduğunda hastalık çoktan 4. evreye ilerlemişti. 8 kemoterapiden sonra kanser iyileşmeye başlamış ama bu sefer rejim onların peşine düşmüştü.
İşlerinden etmeleri, işe girmelerine engel oldukları, okullarını yağmaladıkları yetmemişti kirli rejime.
Kurumlarda öğretmenlik yaptığı ve benzer suçlamalar ile gözaltına aldılar Hülya Hanımı. Emniyette polislere şunu sormuştu: Benim suçum ne, ben ne yaptım bu millete, devlete. Verilen cevap "Yamanlarda öğretmen olman" Suçu öğretmen olmaktı. Bir gece gözaltında kaldı, iki sene yargılama sürdü ve beraat etti.
-----
İmtihan bitmedi asıl şimdi yeni başlıyordu.
23 Temmuz 2019 günüydü.
Otizmli Tarık’ın her şeyi, tek dostu, canı ciğeri babasını tutuklamışlardı. Zaten zor olan hayatları Tarık’ın babasız ve yardımsız kalması ile daha da ağırlaşmıştı.
Komşular, yakınlar, akrabalar onlara vebali muamelesi yapıyorlardı. Mahallenin iyilik meleği, ailenin merhametli gelini Hülya öğretmen Bilmem neci olmuştu… İbrahim beyin babası yani kayınpederi hasta torunu Tarık ile ilgilenmek şöyle dursun, oğlundan sonra gelini de hapse girerse Tarık’ı da yanlarına almaları gerektiği uyarısını yapmıştı.
Akıl, vicdan, ahlak, pazardaydı. Satan satanaydı. Satan satana..
---
Tarık ile bir başına kalmıştı Hülya Hanım. Onu en çok üzen de 2 yaşındaki küçük oğlu Burak’ın Tarık krize girdiğinde çok korkması ve masanın altına saklanmasıydı. Babası gittikten sonra Tarık’ın öfke nöbetleri gitgide artmıştı. Arabanın camını, evin camını kırdı. Artık zapt edilemiyordu. Sokakta, okulda, evde yarı çıplak dolaşmaya başladı. Annesi ayakkabılarını giydiremiyordu. Babasının yanında olmaması onu çökertmişti. Yıllarca harcanan emekler mahvolmuştu ve Tarık en dibi görmüştü. Çünkü babasını çok seviyor, hiç yanından ayrılmıyordu. Onun yanında çok huzurluydu. Her gün saatlerce babasıyla yürüyüş yapardı. Rutin bozulmuştu. Artık elleriyle sürekli suratına vuruyordu. Kulak kepçesine şiddetle vurduğu için iç kanama oldu.
9 Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne sevk ettiler. Acil ameliyata alındı. 6 doktor narkozu bile vermekte zorlandılar. Hülya öğretmenin hastane kapılarında tek başına olan acizliği, yalnızlığı tarifsizdi. İbrahim neredesin diye eşine seslenerek hastane koridorlarında ağlayarak geziyordu.
Hülya Hanım Tarık’la uğraşırken Burak da tek başına büyüdü ve 1. sınıfa başladı. Burak babasının resmine bakamıyor. Görünce ağlama krizlerine giriyordu. Eşi tutuklandıktan sonra kiracı oldukları ev satıldı. Yeni eve taşındılar, o da satıldı. Tarık’la beraber ev bulmak korkunç zordu. Cezaevinde olan eşi İbrahim Bey de hastalanmıştı ve ameliyat geçirdi. Ameliyat biter bitmez cezaevine geri götürdüler ve iyileşme süreci gecikti.
Özetleyecek olursam, huzurlu bir yuvaları olan Hülya Hanım, İbrahim Bey, Tarık ve Burak’ın hayatlarını bir YALAN uğruna kararttılar.
Öğretmen Anne kanser hastası, öğretmen baba cezaevinde ve orada hasta,. Tarık ağır otizmli, kanser kontrollü annesi ona bakmaya çalışıyor ve 8 yaşındaki Burak abisinden korkarak tek başına büyüyor.
---
İşte size bir portre.
Nur gibi bir çehre,
İhlas ve sabır abidesi bir şahsiyet,
Kılı kırk yararak yaşadığı örnek bir hayat,
Sadık, vefakar ve fedakar bir eş.
Ve bu güzel insana hayatı daha da zorlaştıran bir mahalle,
Oğluna inanmayıp hırsıza inanan vicdan yoksunu bir baba...
Gül gibi insanları inciten bir toplum.
-----
Bu yaftalamalarınız ile telafisi imkansız zarar gören
hastaların,
bebeklerin,
ak saçlı anaların,
kaddi bükülmüş babaların,
engelli, MSli, kanserli,
otizmli yavruların
neler çektikleri umurunuzda mı?
--
Yoksa Emine Hanım’ın Hermes’i mi,
Bilal Oğlan’ın kuzu çevirmesi mi,
Saray’ın smutili şerbeti mi,
Damad’ın yat gezileri mi,
Binali’nin gemileri mi,
Soylu’nun poliçeleri mi,
5l’i çetenin köprüleri mi,
Reis’inizin milyon dolarları mı umurunuzda?
Göreceğiz... Göreceksiniz...