Gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) bu yılın ilk çeyreğinde TL’deki sert değer kaybı, finansal koşullardaki sıkılaşma ve iç talepteki yavaşlamanın da etkisiyle yüzde 2.5 daralması, 2019’un tamamını da sınırlı da olsa daralma ile tamamlaması bekleniyor.
Para Analiz'in "Bu külüstür ekonomi 2019’da büyümez" yorumuyla aktardığına göre, Reuters’ın 19 kurumun katılımı ile yaptığı ankete göre birinci çeyrek GSYH tahminleri yüzde 1.7 ile yüzde 4.3 daralma bandında yer alıyor. Yılın tamamında yüzde 0.1 daralma beklenirken, tahmin aralığı yüzde 2.6 daralma ile yüzde 2.3 büyüme bandında yer alıyor.
Türkiye ekonomisi, 2017’de iç talep ağırlıklı yüzde 7.4 büyümüştü. Bu dönemde aşırı ısınma tartışılırken ekonomi 2018’in ilk çeyreğine yüzde 7.2 seviyesinde yüksek bir büyüme ile başladı. İkinci çeyrekte büyüme yüzde 5.3’e, üçüncü çeyrekte yüzde 1.6’ya yavaşladıktan sonra son çeyrekte ise yüzde 3 daralma yaşandı.
Burumcekci Consulting’ten Haluk Bürümcekci, “Büyümeye yönelik öncü göstergelerden en önemlisi sanayi üretimi. 2018 son çeyrekte sanayi üretimi arındırılmamış bazda yüzde 7.3 daralmıştı. 2019 ilk çeyrekte ise daralma yüzde 5.7 oldu. Yani sanayi üretimindeki daralma yavaşlamış durumda. Öncü veriler 2018 son çeyrekteki yüzde 3 daralmanın biraz hız keseceğini gösteriyor. Dolayısıyla ilk çeyrekte daralmanın biraz yavaşlayarak yüzde 2.6 olmasını bekliyoruz” dedi ve ekledi:
“Bir önceki çeyreğe göre değişim ise büyümenin önümüzdeki dönem seyri açısından önemli. İlk çeyrek itibarıyla önceki çeyreğe göre pozitif bir büyüme bekliyoruz. Bu dipten dönüş işaretleri taşıyor olması açısından önemli. Üretim tarafına bakıldığında iç talep ve yatırımlarda genel GSYH daralmasından daha sert bir daralma bekliyoruz. Dış talep tarafında ihracattaki artışa karşın ithalatta sert daralma görüldüğü için net ihracatın büyümeye ilk çeyrek itibarıyla ciddi bir katkı yapacağını anlıyoruz.”
Ekonominin resesyona girdiği ilk çeyrekteki daralma ile teyit edilmiş olacak.
Ekonomik büyüme 2018 ikinci çeyreğinden bu yana ivme kaybediyor. Finansal koşullardaki sıkılaşma, TL’deki değer kaybı, TCMB’nin sıkılaştırma adımları ve iç tüketimde yavaşlamanın etkisiyle başlayan daralma trendinin ne kadar süreceği ise soru işareti.
Reuters’ın geçen yıl Ekim ayından bu yana yaptığı ankette 2019 için GSYH büyüme beklentisi yüzde 1.1 olarak gerçekleşti. Ancak bu tarihten sonra yapılan anketlerde 2019 yılı büyüme beklentileri düzenli olarak aşağı revize edildikten sonra beklentiler daralmaya döndü.
Ekonomistler son dönemde seçim tekrarı başta olmak üzere reformların ertelenebileceği endişesi ve finansal piyasalarda artan satış baskısının ekonomiye yaratacağı endişelere dikkat çekiyorlar ve 2019 yılı GSYH’ye tahminlerine yönelik aşağı yönlü risklerin kuvvetlendiğine dikkat çekiyorlar.
Bürümcekçi geçen yıl ilk iki çeyrekte büyümenin güçlü olmasının aleyhte baz etkisi yarattığına dikkat çekerek, “Sonrasındaki görünüm ise, finansal koşulların ne ölçüde gevşeyeceği ve toparlanma eğilimine giren bankacılık kredi hacminin ne kadar yükseleceğine bağlı olacaktır. Son dönemde yerel seçim sonuçlarına ilişkin belirsizliğin uzaması ile finansal koşulların yeniden sıkılaşma eğilimine girmesi ve kredi hacmindeki artış ivmesinin son haftalarda yavaşlaması gözlenmeye başlanan toparlanmayı sekteye uğratabilir” dedi ve ekledi:
“Nitekim, Türkiye PMI endeksinin Nisan ayındaki ve tüketici güven endeksinin Mayıs ayındaki sert gerilemesi bu yönde bir sinyal olarak okunmuştur. Ayrıca, küresel büyümedeki yavaşlamanın dış talebi olumsuz etkilemeye başlaması yeni bir aşağı yönlü risk olarak izlenmektedir. Buna karşılık, geçici vergi indirimlerinin uzatılması, diğer teşvik ve tedbirlerin devreye alınması, bütçeden yapılan faiz dışı harcamaların belirgin artması ve sisteme verilen likiditenin artması destekleyici görünmektedir. Bu doğrultuda, 2019 yılı büyümesi için yüzde 1 olan tahminimizi yüzde 0.2 ile daralma olarak aşağı çektik, ancak revizyon sonrasında da bu tahmin üzerinde risklerin aşağı yönde devam ettiğini düşünmekteyiz.”
Türkiye’nin başlıca ihracat pazarı Avrupa Birliği’nde yavaşlama beklentileri de ihracat üzerinden Türkiye’nin olumsuz etkilenme potansiyeli yaratıyor. Avrupa Komisyonu euro bölgesine dair 2019 yılı büyüme tahminini yüzde 1.9’dan yüzde 1.3’e indirdi. AB’ye yapılan ihracat toplam ihracatın yüzde 50’sini oluşturuyor.
Bu gelişme Türkiye’nin ihracat ithalat verilerine de yansırken, ekonomistler AB’deki yavaşlamanın 2019 büyümesini 0.5 puan aşağı çekebileceğini hesaplıyorlar. İmalat sanayi satın alma yöneticisi endeksi (PMI) Nisan’da 46.8’e gerileyerek sektördeki daralmanın 13’üncü ayına girdiğine işaret etti.
Daralmanın şiddeti ise 13 ayın ortalamasına kıyasla azaldı. Mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi Mayıs’ta bir önceki aya göre yüzde 13 azalışla 55.3 değerini aldı ve küresel krizin etkilerinin hissedildiği Kasım 2008 seviyelerine geriledi.
Yüksek enflasyon ve cari açık gibi bozulan makro dengeler, şirketlerin artan döviz borcu, hükümetten ekonominin dengelenmesi için adım beklentileri, TCMB’nin para politikasına yönelik soru işaretleri gibi unsurların yanı sıra ABD ile bozulan ilişkiler kaynaklı siyasi riskler TL’nin geçen yıl sert değer kaybetmesine yol açmıştı.
Dolar/TL 13 Ağustos’ta illikit piyasada tarihi zirve olan 7.24 seviyesini test ederken, bu tarihte TL’nin dolar karşısında 2018 başına göre değer kaybı yüzde 47.5 olmuştu. TCMB’nin faiz artışlarının ardından TL, nispeten daha dengeli bir seyir izledi ancak ABD ile artan gerginlik TL’de son dönemde yeniden baskı yaratmaya başladı.