Washington'da geçen hafta basına sızdı; Trump yönetimi İran Devrim Muhafızları'nı resmen “terör örgütü” ilan etmeye hazırlanıyor. Zarrab ise ABD Federal Savcısı tarafından uluslararası dolandırıcılık yaparak, tam da bu kuruma, İran Devrim Muhafızları'na mali destek sağlamakla suçlanıyor.
Reza Zarrab asıl şimdi yandı!
Zeynep Gürcanlı ABD'deki Reza Zarrab Davası'nın AKP'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da etkileyecek şekilde çok daha zor bir hal aldığını yazdı.
‘Şark kurnazlığı’ duvara tosladı
AKP iktidarında Türkiye'nin dış politikasını iki kelimeyle tarif etmek mümkün:
“Şark kurnazlığı…”
ABD'de Trump iktidarına yanaşmaya çalışıp; Rusya'yla da “stratejik ilişki kuralım” politikası mı ararsınız;
“Suriye'de Esad rejimine külliyen karşıyım” deyip, Moskova'da Esad'lı Suriye pazarlıklarına katılmak mı;
Yoksa birbirleriyle sıcak çatışma eşiğine gelen İran ile Suudi Arabistan'ın her ikisini de “hoş tutarım” mı;
Hepsi var AKP dış politikasında…
Ama elbette bu kadar realist dünya, bu kadar şark kurnazlığını kaldırmıyor.
İşte bu yüzden Rusya El Bab'da Mehmetçiği bombalıyor; Trump yönetimi ise Ankara'nın bağırış çağırışına rağmen terör örgütü PKK'nın uzantısı PYD-YPG'ye zırhlı araç, silah, mühimmat vermeye devam ediyor.
İran'ın desteklediği milisler, Türkiye'nin itirazlarına rağmen Irak'ta günden güne güçleniyor, kurumsallaşıyor; dünya liginde Türkiye'nin yanına bile yaklaşmayacak Katar'ın Emiri, “mütekabiliyet” ilkesini takmayıp, kendisini havaalanlarında karşılayan Erdoğan'ı Doha'da karşılamaya ancak Enerji Bakanı'nı gönderiyor.
Türkiye'nin “gidecek” dediği Esad rejimi gün geçtikçe güçleniyor; Esad güçleri Türkiye'nin 70'e yakın şehit vererek girmeyi başardığı El Bab'ı, Mehmetçik'ten devralmak için güneyden kente yaklaşıyor.
Erdoğan'ın “düştü düşüyor” dediği Kobani, Ruslarla “federal devlet” pazarlığına başladı; ABD ile “müttefik” oldu.
Eğer bir ülke “güvenilmez ortak” olursa;
Güveneceği kimse de kalmaz…
“Şark kurnazlığının” ne yazık ki sonu bu…
ZARRAB ASIL ŞİMDİ YANDI!
Türkiye'de bir dönemin en dikkat çeken isimlerindendi.
Televizyonlara çıkıp “cari açığın üçte birini ben kapattım” açıklamaları yapıyordu.
Bakanların en yakın arkadaşı, sırdaşıydı.
Şimdi New York'ta bir hapishane hücresinde.
Neredeyse bir yıl geçti tutuklanmasının üzerinden.
Unuttunuz bile değil mi Reza Zarrab'ı.
Ankara'da unutmayan birileri var hâlâ kendisini… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mesela…
Daha birkaç ay önce “Zarrab vatandaşımız ve suçsuz yere 6 aydır hapiste” demişti.
Ya da Adalet Bakanı Bekir Bozdağ; Fetullah Gülen'in iadesini görüşmek üzere ABD'ye gidip, sürpriz şekilde Reza Zarrab'ın durumunu gündeme getirmiş, Amerikalı mevkidaşına “salıverin” mesajı vermişti.
Donald Trump'ın ABD Başkanı olmasıyla birlikte artık Zarrab konusu daha karışık…
Washington'da geçen hafta basına sızdı; Trump yönetimi İran Devrim Muhafızları'nı resmen “terör örgütü” ilan etmeye hazırlanıyor.
Zarrab ise ABD Federal Savcısı tarafından uluslararası dolandırıcılık yaparak, tam da bu kuruma, İran Devrim Muhafızları'na mali destek sağlamakla suçlanıyor.
Zarrab'ı yargılayan savcı Preet Bharara'nın geçmişinde demokratik siyasetçilerle çalışmaları yer alıyor. Nitekim kendisi de federal savcı olarak demokrat bir başkan, Barack Obama tarafından atanmıştı.
Bu nedenle, Cumhuriyetçi Başkan Trump'ın seçildikten hemen sonra Bharara'yla görüşerek, “görevine devam et” demesi sürpriz olarak karşılanmıştı.
Trump yönetiminin Devrim Muhafızları'na yaklaşımı ortaya çıktıkça, Bharara'nın neden görevine devam ettirildiği de açıklığa kavuştu.
Artık Reza Zarrab'ın işi çok daha zor.
Burada asıl merak edilen ise tüm bu şartlar altında, gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, gerek AKP hükümetinin Zarrab'a sahip çıkmaya devam edip etmeyecekleri…
Zarrab davası giderek daha ilginç bir hal alıyor.
Zeynep Gürcanlı Sözcü