Rezaleti bugün, 'arkası yarın'

Rezaleti bugün, 'arkası yarın'
Sabah kuşağında yayın yapan televizyoncular kurmaca öykülerle reyting toplamaya çalışıyor.
Kendi hayatlarından esinlenilen senaryoları gerçekmiş gibi oynayan Caner, Tülin, Ozan Orhon, Semra Hanım, belli bir ücret karşılığında çıktıkları ekranda ‘arkası yarın şov’ yapıyor. Her sezon yüzlerce dizi, televizyonlar aracılığıyla ekrana geliyor. Fakat biz çoğunun varlığının dahi farkına varmadan onlar ekrana veda ediyor. Zira artık izleyiciye daha cazip gelen, kahramanları gerçek hayattan seçilen ‘arkası yarın’lar var. Bunu geçtiğimiz yıllarda keşfeden televizyoncular şimdilerde bu tür programlara daha bir hız verdi. Ebru Akel ile “Denemeye Değer”de yıllar önce boşanan Ozan Orhon ve Yeşim Erçetin barışma için ekran önünde olağanüstü çaba harcarken (!), GünAydın’da bu yıl Ahu Tuğba’lı, Meriç’li hikâye yeni kahramanlar eşliğinde çeşitlendirilerek sunuluyor. Bu arada Esra Ceyhan da reyting savaşında yenik düşmemek için Türkiye’nin kaynanası Semra Türk’ün kızı ve damadı ile programını paylaşıyor. Sabahın Sultanı Seda Sayan’a ise kala kala yıllar önce küllenen Caner ve Tülin aşkından reyting çıkarmak düştü. Diğer taraftan Safiye’li Faik de kendi çaplarında hikâyeler oluşturarak kendi paylarına düşen izleyiciyi tutmaya çalışıyor. Her gün ekranlarda farklı senaryoların ayrı bölümlerini iki-üç kişilik oyuncular oynuyor adeta. Olayın kahramanları yayın saati dışında 24 saatlerini kameralarla dolaşarak geçiriyor. Aslında ekranda yapılan tartışmalar da, gizli çekildiği iddia edilen görüntüler de kurmaca. İzleyicilerin bir kısmı bunu bu şekilde algılasa da bir kısmı sanki olayları gerçekmiş gibi izliyor. Bunda da hiç şüphesiz karakterlerin gerçekte yaşadıkları bir olayın üzerinden kurguyu devam ettirmesi etkili oluyor. Ekran başındakilere başarılı yapımlar ile ulaşan senarist Birol Güven’in bir zamanlar iddia ettiği “İnsanların gerçek gibi algıladığı yapımlar’ gün gelecek ekranlara hakim olacak” görüşü de böylelikle hayata geçiyor. Türk izleyicisinin drama sevmesi aslında gerçekmiş gibi sunulan bu yayınları güçlü kılıyor. Birol Güven, Türk izleyicisinin artık filmlere inanmadığını, oyuncuların kendilerini çok tekrar ettiğini düşünüyor. Dolayısı ile de dizilerdeki eksiklik bu tür şovları destekliyor. Gündemden düşünce ‘Mutsuzlar’ Diğer taraftan bugün karşımıza oyuncu (!) olarak çıkan Semra Türk, kızı, eniştesi, Ozan Orhon, Yeşim Erçetin ve diğerleri işi tamamen profesyonelliğe dökmüş durumda. Bir evladını kaybeden Kaynana Semra, kızı ile ekranlarda kavga etmekte herhangi bir sakınca görmüyor. Tülin ile Caner parada anlaşınca yıllar sonra bayatlamış hikâyeleri ile âşık rolü kesiyor. Ozan Orhon çocuğunun annesi ile popülerlik uğruna ekranlarda her türlü tartışmaya girmekten çekinmiyor. Televizyon eleştirmeni Yüksel Aytuğ bu öykülerin kahramanlarının profesyonel amaçlarla geldiğini, aksi takdirde kimsenin en mahrem öykülerini milyonların önünde deşifre etmeyeceğini söylüyor. Paranın yanı sıra kameranın cazibesi de bu insanları her gün ekran karşısına çıkarıyor. Zira Tülin-Caner, Kaynana Semra, kocası, kızı ve damadı kameralar olmadığı sürece varlık alanlarını yitiriyorlar. İnsanları ekrana bağlayan sadece kuru gürültüden ve kurmacadan ibaret olan bu programlar öyle görünüyor ki, bundan sonra da bizi kandırmaya devam edecek. Yeni kahramanlar ve olaylar hiç tükenmeyecek. Sina Koloğlu (TV eleştirmeni): Bu işten para kazanıyorlar Bu insanlar bu işi para karşılığı yapıyor. Ortalama 15 milyar aylık para alıyorlar. Bu işin prodüksiyon şirketi var. Kandırmak görece bir olay. Halk bu kadar saf ise onun adı başkadır aslında. Yani bence burada kandırmadan çok bir illüzyon oynanıyor. Yalan da olsa inanmak gibi. Bu işi para karşılığı yapıyorlar. Duyduğuma göre Semra Hanım’a yeni ev alınmış. Ne adına? Ekrana çıkıp dövünmesi adına. Diğerleri için de aynı şey geçerli. Onların mesleği bu! Kurmaca bir oyun… Yeni karakterler çıkar. Çünkü burada iş var. Sanırım prodüksiyon şirketi bu işi devam ettirir… Yüksel Aytuğ (TV eleştirmeni): Esas sorun, gerçek gibi sunulmaları Ekran karşısındaki büyük bir kesim, yaşananların kurmaca olduğunun farkında. Ama tıpkı bir interaktif tiyatro oyununa salonun içinde dahil olmak gibi kendini öykünün orta yerine koyuyor. Oradaki karakterler ve olaylarla kendi hayatını özdeşleştiriyor. Gerçek yaşamında bastırdığı isyanını, o stüdyolarda ya da telefon bağlantılarında dile getiriyor. Küçük bir bölümün ise bunları gerçek gibi algıladığını düşünüyorum. Geriye kalanlar ise bunları televizyon yalanları olarak görüp, tümden reddediyor. Asıl tehlikeli olan, bunların kurmaca değil “gerçek gibi” ekrana sürülmesi. Örneğin Meriç Bey’in sözde Ahu Tuğba’nın gönlünü çalmak için yaptığı şaklabanlıklar, “romantizmin gereği” olarak algılanıyor ve etraf, sevgilisine Meriç gibi davranmaya özenen cahil delikanlılar ile doluyor. Birol Güven (Senarist): Senaryolar başarılı Objektif olarak sahicilik duygusu olarak baktığımızda senaryoları başarılı buluyorum. Tabii sadece inandırmak ise mevzu. Bir Semra Hanım herhangi bir diziden daha inandırıcı geliyor. Diğer film karakterlerini izleyici rol yapıyor diye izliyor. Fakat bunlara inanıyor. TURKUAZ / ZAMAN
19 Kasım 2006 14:12
DİĞER HABERLER